İstanbul Sözleşmesi Davası: Cumhurbaşkanının çekilme yetkisi yok

  • kadın
  • 12:47 28 Nisan 2022
  • |
img
ANKARA - İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali yönünde açılan davaların ilişkin Danıştay’da görülen duruşmada söz alan avukatlar, yaşamsal haklarını koruduklarını belirterek Cumhurbaşkanının çekilme kararının yok hükmünde olduğunun altını çizdi.
 
İstanbul Sözleşmesi’nin fesih işleminin iptali istemiyle açılan 10 davaya dair Danıştay 10’uncu Dairesi’nde duruşma devam ediyor. Danıştay’ın 550 kişilik konferans salonunda görülen duruşmaya, Türkiye’nin dört bir yanından gelen yüzlerce avukatın yanı sıra davacı kurumların temsilcileri ile çok sayıda kadın örgütü katıldı. 
 
Duruşmada ilk olarak 29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Avukat Şenal Sarıhan, söz aldı. Bu davanın tarihi bir dava olduğunu, 29 Ekim Derneği olarak duruşmaya katılmak isteyen avukatlara 800 yetki belgesi sunduklarını kaydeden Sarıhan, neden bu davayı açtıklarını anlattı. Sarıhan, “Biz her alanda kadınların kendilerini eşit bir biçimde ifade etmeleri için yıllardır mücadele ediyoruz. Evimizde, iş yerimizde eşit olmak ve şiddet mağduru olmamak için mücadele ettik. Parlamentoda, alanlarda istediklerimizi ifade ettik. Evde ‘evin erkeği erkektir’ durumunu değiştirdik. Kadınların herhangi bir biçimde cinsel istismara maruz kalması ve istismarcı ile evlendirilmesi maddesini hep birlikte değiştirdik. Bütün bunlar kadının insanlık onurunun korunması içindi. Sadece Türkiye kadın kazanımı değil, tüm dünya kazanımıydı” dedi.
 
'2021’DE 280 KADIN KATLEDİLDİ'
 
Sarıhan, “Ben de çok eskimiş bir avukatım ama hiçbir duruşma böyle olmadı. Burada oturan kadınları aslında ayakta görmelisiniz. Onların hep birlikte çığlık attıklarını duymalısınız. Onları hep birlikte, ‘bu yasa yaşamsal önemde’ derken görmelisiniz. 2021’de 280 kadın katledildi. 2 ay içinde 90 kadın katledildi. Bizim koruduğumuz esasında yaşam hakkımız. Yaşam hakkımızı koruyamazsak diğer hakların bir değeri yok. Buradan lütfen iptal kararı verin ve çok da geciktirmeyin, çünkü her gün 4 kadın öldürülüyor duymadıklarımızla bu sayı 8’e çıkıyor. Hukuku yerine getirin” diye belirtti. 
 
'SESİMİZ DÜNYANIN HER YERİNDE DUYULDU'
 
Sarıhan’ın sözleri salondan alkışlarla karşılık buldu. Ardından 29 Ekim Kadınları Derneği adına söz alan avukat Oya Aydın Göktaş,  “Meslek hayatımda sesimin titreyerek savunma yapacağım ilk dava. Küçük yaşta satılan Suriyeli küçük kızların, Münevver Karabulut’un, Şule Çet’in avukatları olarak buradayız. Davanın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının yerinde olduğuna karar verecek bir dava olmadığının farkındayız. Anayasa’ya uygun olup olmadığına yönelik bir kararın verileceği bir dava. Sesimiz dünyanın her yerinde duyuldu. Hiçbir uluslararası sözleşme bu kadar çok insana ulaşmadı. Bu sözleşmeyi anlatan bir sloganımız var, ‘İstanbul Sözleşmesi bizim vazgeçmiyoruz’ Çünkü sözleşme bu topraklardan doğdu” diye belirtti. Göktaş ardından İstanbul Sözleşmesi’nin kabulüne gerekçe olan Nahide Opuz davasını hatırlattı. 
 
DIŞARIDA KALANLARA MÜDAHALE 
 
Göktaş’ın konuşmasının sürdüğü sırada söz alan diğer avukatlar, “Kadınlar dışarıda müdahaleye maruz kalıyor. Çevik kuvvet ekipleri getirilmiş. Salona alınmalarını istiyoruz” talebinde bulundu. Mahkeme başkanı, “Herkesi buraya alırsak salon çöker” yanıtını verdi. Mahkeme başkanına itiraz eden kadınlar, “Biz dışarı çıkıp arkadaşlarımızı alıp geliyoruz” yanıtını verdi ve çok sayıda avukat dışarı çıktı. Mahkeme başkanı, “50 kurum temsilcisini alabiliriz ama onun dışında alamayız sizin güvenliğiniz de tehlikeye düşer” yanıtını verdi. Bunun üzerine salonda bulunanlar alkışlarla kararı protesto etti. 
 
TEPKİLER ÜZERİNE DIŞARIDAKİ HERKES ALINDI
 
Mahkeme başkanının dışarıdaki 50 kadının daha salona alınması yönünde talimat vermesi üzerine Göktaş, konuşmasına devam etti. Göktaş’ın konuşması devam ettiği sırada çok sayıda kadın salona giriş yaptı. Avukatlar dışarıda bekleyen tüm kadınların içeriye alındığını söyledi. 
 
GÜNEY AFRİKA ÖRNEĞİ 
 
Göktaş, “Türkiye’deki tüm hukukçular, yaptıkları açıklamalarıyla, yazıları ile Cumhurbaşkanı’nı böyle bir yetkisi olmadığını anlattı” dedi. Göktaş, Danıştay’ın yürütmeyi durdurma talebini red kararındaki gerekçeleri tek tek saydı. Sözleşmeden çekilme noktasında Anayasa’nın çekilmeye dair bir düzenlemesinin olmadığına dikkat çeken Göktaş, “Anayasa’da çekilme konusunda herhangi bir hüküm bulunmayan Güney Afrika deneyimi var. Güney Afrika Anayasası’nda ekilem hükmü olmadan Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmesinden çekilme kararı almıştır. Bu karar üzerine Güney Afrika Anayasası’na başvuruyorlar. Bu çekilme güney Afrika yüksek mahkemesi tarafından geri çekilmiştir” ifadelerini kullandı. 
 
'ANAYASA CUMHURBAŞKANI’NA YETKİ VERMİYOR'
 
Türkiye’nin sözleşmeden nasıl geri çekileceği noktasında sessiz kaldığına vurgu yapan Göktaş, şöyle devam etti: “Ama çok temel dayanaklar var. Bunların başında Anayasa’nın 90’ıncı maddesi geliyor. Bu maddede davamız açısından iki önemli husus var. Birincisi Anayasa temel hak ve özgürlüklere ilişkin sözleşmeleri diğerlerinden ayırır. Anayasa’ya aykırıklarının iddia edilmeyeceğini belirtir. İstanbul Sözleşmesi de çok önemli insan hakları sözleşmesidir. İkinci husus, usulüne uygun yürürlüğe giren bir uluslararası sözleşme kanun hükmündedir. Kanunu feshetmenin yürütmenin yetkisinde olduğunu nasıl söyleyebiliriz. Hiç kimse Anayasadan kaynaklanmayan bir yetkiyi kullanamaz. Anayasa’da Cumhurbaşkanı’na verilen böyle bir yetki yok. Buna rağmen kanun hükmündeki bir sözleşmeyi Cumhurbaşkanı’nın kararıyla nasıl kaldırılır diyebiliriz. Siz bunu nasıl gerekçe sayarsınız” diye sordu. Göktaş, Cumhurbaşkanı kararının Anayasa’nın 13’üncü maddesine de aykırı olduğunu vurguladı. 
 
'KARAR DAYANIKSIZ'
 
6284 sayılı yasanın hala yürürlükte olduğunu hatırlatan Göktaş, “Doğrudan İstanbul Sözleşmesi’ne atıf vardır. Cumhurbaşkanı’nın kararı 6284 sayılı kanunu da değiştirmiştir. Bu Anayasa’ya aykırıdır. Bugün heyetinizin Cumhurbaşkanı’nın tek başına verdiği kararının dayanıksız yetki gaspı olduğuna yönelik karar vereceğine içtenlikle inanıyorum” dedi. 
 
MÜLTECİ VE GÖÇMEN VURGUSU 
 
Ardından 29 Ekim Kadınları Derneği adına avukat Ebru Beşe de beyanlarda bulundu. Beşe, mülteci kadınlara dair konuşacağını belirterek, “Sözleşme göçmen ve mültecilerin haklarını da güvence altına alır. Mülteci kadınlar gördükleri ayrımcılık haricinde yaşadıkları geto mahallelerinden çıkıp hayatlarını da kurtaramıyorlar. Sözleşmedeki 60’ıncı madde göç yollarında sistematik tecavüze maruz kalan kadınların gebeliği sonlandıracak ilaçlar ya da tedavilere ulaşmalarına yönelik ülkeye kabul edilirken teminat veriyor. Diğer yandan statüsü ve ikamet etmesine bakılmaksızın korunmaya muhtaçlar. Kadına yönelik şiddet mağdurlarının insanlık dışı muameleye maruz kalabilecekleri ülkelere hiçbir koşullarda geri gönderilmeyeceğini teminat altına alıyor. Sözleşmeden çekilme kararıyla elimizden alınan bir hukuki argümanımızdır. Bu kadınlar binlerce kilometre yürüyerek ülkeye sığınıyorlar, ancak biz onlara bu teminatı veren sözleşmeden usulsüz bir şekilde bir gecede çıkıyoruz” diye belirtti. 
 
Bu topraklarda yaşayan her ferdi vatandaşlık bağına bakmaksızın koruyan bir sözleşme. Tüm haklarımızı elimizden alındığını sabah uyandığımızda öğrendiğimiz bir ülkede yaşamak istemiyoruz. Çekilme kararının iptalini talep ediyoruz” şeklinde konuştu.  
 
SÖZLEŞMEYİ UYGUN BULAN KANUN YÜRÜRLÜKTE
 
Ardından Ankara Barosu’nun açtığı davaya dair Ankara Barosu temsilen Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan söz aldı. Sağkan, İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanması Meclis’te kabul edilen kanunla uygun bulunduğunu ve söz konusu kanunun hala yürürlükte olduğunun altını çizdi. Sağkan, “Cumhurbaşkanı’nın kararıyla çekilmesi hukuka aykırıdır. Karar yoklukla sakat bir karardır. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı kabul edilirse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden (AİHS) de bir sabah Cumhurbaşkanı kararıyla çıkabileceğimiz anlamına gelmektedir. Bu kararname yoklukla sakattır. Yoklukla sakat olduğu düşünülmüyorsa bile Anayasa’ya aykırı olduğunun ele alınması gerekiyor” dedi. 
 
'ÇEKİLME KARARINI KABUL ETMİYORUZ'
 
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Ceren Kalay Eken de,  “Sadece kadınları değil şiddete karşı mücadele eden herkesi ilgilendiren mili irade hiçe sayılarak, sözleşmeden çekilme kararı hukuki değildir. Sözleşme bizimdir tüm kadınlara, şiddete uğrayan bireylere aittir bu nedenle çekilme kararını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Hiçbir makam kendi kararıyla kendisine anayasal bir düzenleme getiremez. Anayasa’ya aykırıdır ivedilikle bu karardan dönülmesi ve iptal talebimizin kabul edilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.  
 
'HAKLARIMIZI HEDEF ALAN BİR KARAR'
 
Ankara Barosu adına LGBTİQ+ Hakları Merkezi’nden Avukat Sibel Duygu Çildoğan, söz aldı. Çildoğan konuştuğu sırada mahkeme başkanı sözlerini keserek, “Tekrarlardan kaçınalım” dedi. Çildoğan, “Tekrar etmiyorum LGBTİQ+’ların haklarını anlatıyorum” sözlerine salon alkışlarla karşılık verdi. 
 
'138’İNCİ MADDEYİ YERİNE GETİRİN'
 
Anayasa Hukuk Profesörü ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı açtığı bireysel davaya dair söz aldı. Yazıcı, “Cumhurbaşkanının kararı Anayasa hükümlerine aykırıdır. Hakkında iptal kararının verilmesi gerekiyor. Talebimiz, Anayasa’nın 138’inci emrinin yerine getirmek suretiyle bu yönde karar vermeniz ve Anayasa’nın 141’inci maddesinde yer alan hükümlere uygun olarak kararını en kısa zamanda gerekçeli bir şekilde açıklamanız yönünde” şeklinde konuştu. 
 
'KARAR YOK HÜKMÜNDE'
 
Gelecek Partisi’nin açtığı davaya dair ise Gelecek Partisi Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Habibe Çiftçioğlu söz aldı. Çiftçioğlu, “Kadına şiddetle mücadele adıyla anılan bir davada hali hazırda kadınların dışarıda şiddete maruz kaldığını görmek bizi üzmüştür” dedi.  Gelecek Partisi adına Avukat Seren Yıldız Öztürk de Anayasa’daki hükümlere dikkati çekerek, “Çekilme kararı yok hükmündedir, iptalini istiyoruz” dedi. 
 
Duruşma baroların açtığı davalara dair avukatların beyanlarıyla sürüyor.
 
SAĞKAN: KADINLARIN YANINDAYIZ 
 
Mahkemedeki beyanlarının ardından Danıştay önünde açıklama yapan TBB Başkanı Erinç Sağkan, davadan kararın iptal edilmesi yönünde karar çıkması beklediklerini belirterek, kadınların yanında olduklarını söyledi.
 
Çıkacak kararın hukuki olarak yeni bir süreç başlatacağını belirten Sağkan, “Sözleşmeden çekilmek bu ülkede kadınlara kadın mücadelesine yapılan en büyük kötülüktür. Bildiğimiz üzere uluslararası sözleşmeler kanunlardan önce gelmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla bu anlaşmalar onaylanır ve Meclis kararıyla çıkılır. Eğer ki yargı buna dur demezse Türkiye Cumhuriyeti Meclis yetkilerinin gasp edildiğini belirtecek. Buradan bir yargı kararıyla güçler birliği kararı çıkacaktır. Danıştay kararıyla ‘İstanbul Sözleşmesinden Cumhurbaşkanı kararışla çıkabilir’ denilirse yarın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden de bir imzayla çıkılabilir” diye konuştu.
 
Kararın iptal edilmesini beklediklerini belirten Sağkan, “Yaklaşık bir aylık sürede bu kararın çıkmasını bekliyoruz” dedi.
 
‘FESİH KARARI HUKUKA AYKIRI’
 
Duruşmanın ardından açıklama yapan Ankara Barosu Başkanı Mehmet Eren Turan, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, “Cumhurbaşkanın uluslararası sözleşmesi çıkması yönünde bir yetkisi yoktur. Amacı ve koruduğu haklar dikkate alındığında, sözleşmenin toplumsal hayatımızda var olduğu açıkça gözlemlenen ve her geçen gün artan şiddetin önlenmesine açıkça hizmet edeceği ortadadır” dedi.
 
Hak mücadelesinde bulunanlarla dayanışma içinde olacaklarını beliren Turan, “Anayasamızın 90 ve 104’üncü maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; Milletlerarası Antlaşmaların Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanmasının, TBMM tarafından çıkarılacak Kanunla uygun bulunmasına bağlı olduğu ortadadır. Onaylanması TBMM tarafından çıkarılacak kanunla uygun bulunmasına bağlı olan sözleşmenin cumhurbaşkanlığı kararıyla iptali, TBMM iradesinin hiçe sayılmasıdır.
 
Anayasamızın 6’ncı maddesine göre hiç kimse Anayasadan almadığı bir yetkiyi kullanamaz. Yine Anayasamızın 104’üncü maddesi incelendiğinde Uluslararası Sözleşmeleri Onaylama ve Yürütmeye koyma yetkisi verilmişse de, sözleşmeden çıkma yönünde bir yetkinin yürütmeye verilmediği anlaşılmaktadır” diye konuştu.