HAKKARİ - Zap, Avaşîn ve Metîna’ya dönük saldırılarla birlikte baskıların arttığı sınır hattındaki Çukurca’nın Mêrgan mezrasında günlük yaşamlarını sürdüremez hale gelen kadınlar, evlere hapsolduklarını belirtti.
Türkiye ve Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) ortak operasyonuyla Zap, Avaşîn ve Metîna’ya dönük 17 Nisan’da başlatılan saldırılar yoğun çatışmalarla sürüyor. Operasyonla birlikte sınır hattında bulunan ve askeri yığınak yapılan köyler de yoğun baskılarla karşı karşıya bırakıldı. Hakkari’nin Çukurca ilçesinin Federe Kürdistan Bölgesi sınırına komşu Gêman köyüne bağlı Mêrgan mezrasında yaşayan kadınlar, yaşadıkları zorlukları anlattı.
KÖYE HAPSOLDULAR
Mezrada yaşayan kadınlardan Esmer Demir, artan askeri baskılarla yaşamlarının her geçen gün daha da zorlaştığını belirtti. Yasaklardan dolayı hayvanlarını dahi besleyemediklerini ifade ederek, “Koyunlarımız köyün etrafında değil içerisinde otlanıyor. Bu otlaklar da haliyle yetmiyor. Hayatımız hep böyle baskıyla geçti. Yaşanan çatışma ve operasyonlardan kaynaklı yaylalara gidişlerimiz yasaklandı. Hiçbir şekilde ekim-biçim işleri yapamıyoruz. Bu baskıların artık son bulmasını istiyoruz” dedi.
AMAÇ GÖÇ ETTİRMEK
Yaylalara çıktıkları gibi asker engelliyle karşılaştıklarını dile getiren Demir, “Toprağımızı bize yasaklıyorlar. Yaşam alanlarımız sadece köyle sınırlı kaldı. Bu uygulamaların adı zulümdür. ‘Köy içerisinden başka hiçbir yayla ve meraya çıkamazsınız’ diyorlar. 18 yıldır bu köyde yaşıyorum ve 18 yıldır yaylaya çıkmamız hep yasaklandı. Uygulanan yasaklarla aç bırakmak ve köyü boşaltmamızı istiyorlar. Köyü bırakmaya niyetimiz yok. Bizi burada öldürseler, yaksalar da köyü bırakıp gitmeyiz. İnsan bir kez doğar bir kez ölür. Ancak öldüğümüzde topraklarımızı bırakırız. Ölmeden bu toprakları bırakmaya niyetimiz yok. Çünkü bu topraklar namusumuz” diye belirtti.
‘EVİMİZİN DIŞINA ÇIKAMIYORUZ’
Bir diğer mezra sakinlerinden Fatma Demir de, 20 yılı aşkın süredir burada yaşamını sürdürdüğünü ancak bu 20 yılın yasak ve baskılarla geçtiğini söyledi. Geçmişte rahatça çıkabildikleri yaylaların yasaklanması nedeniyle artık huzurlarının kalmadığını anlatan Demir, şöyle dedi: “Askerlerin baskılarından kaynaklı evlerimizin dışında başka bir yere gidemiyoruz. Yaylaların yasaklanması ve hayvanlarımızı otlatamadığımız için ekonomik olarak da çok zor durumdayız. Rahat bir şekilde gidip çocuklarımıza dahi kıyafet alamıyoruz. Eskiden daha rahattık. Rahat bir şekilde yaylalara, istediğimiz yerlere gidiyorduk. Hatta dağlardan topladığımız otları satıp kazancımızı sağlıyorduk ama artık hepsi bitti.”
Federe Kürdistan Bölgesi’ne dönük saldırıların köylerini de etkilediğini vurgulayan Demir, köyün tüm çevresinin askeri alanlara dönüştürüldüğünü söyledi. Yaşadıkları tedirginlikten kaynaklı çocukların dahi dışarıya çıkamadığını ifade eden Demir, “Bu topraklar bizim topraklarımız ama serbest dolaşmamıza izin vermiyorlar. Köy ve çevresini yaşanan savaştan dolayı yasaklamışlar” dedi.