ANKARA - Yeni döneme “özgürleşme” hedefiyle hazırlandıklarını belirten HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Bu iktidarın sonunu kadınlar getirecek ve yeniyi de kadınlar kuracak” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 21-22 Mayıs’ta Ankara’da 4’üncü Olağan Kadın Konferansı’nı 300 delegenin katılımıyla gerçekleştirdi. İktidarın savaş politikaları ve ülkede yaşananlara dair mücadele yolları tartışıldı ve bazı kararlaşmalara gidildi. HDP’li kadınlar, 3 Temmuz’da gerçekleştirilecek 5’inci Büyük Olağan Kongreye ise, konferansta açığa çıkan “büyük kazanacağız” kararlılığıyla gidiyor.
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, alınan kararları ve yeni döneme dair planlarını ajansımıza değerlendirdi.
YENİ MÜCADELE HATTI
Savaş ve işgalin en derinlikli halinin yaşandığı, kadına yönelik saldırıların kırım boyutuna vardığı, partilerine yönelik kapatma tartışmaları ve kumpas davalarının olduğu bir dönemde konferanslarını gerçekleştirdiklerini vurgulayan Başaran, “Bu konferanslarda saldırıların halkların iradesine çarpıp, geri döndüğünü bir kez daha gördük. Kararlı, mücadelede yer alma, yeniyi örgütleme perspektifi kendini gösterdi” dedi.
Konferansta yeni dönem mücadele hattının yanı sıra kadın mücadelesinde yaşadıkları eksiklikleri ve parti içerisindeki erkek egemen zihniyeti masaya yatırdıklarını dile getiren Başaran, “Eleştiri ve özeleştirinin yoğun olduğu, neyi eksik bıraktığımız, nasıl tamamlamamız gerektiğini tartıştık. Önümüzdeki dönemde hangi tablo ve atmosferlerin bizi beklediği ve buna karşı nasıl mücadele edileceğini ele aldık. Konferansın ilk gününde kadın cephesinden dünya, Ortadoğu ve dünyada kadın mücadelesine yönelik gelişen siyasal süreçleri, savaşı, etkilerini, uluslararası güçlerin pozisyonlarına ve amaçlarına dair çoklu bir tartışma yürüttük. AKP ve MHP’nin son 7 yılda neyi inşa etmeye çalıştığı, hangi kesimlere nasıl yöneldiği yönünde derinlikli ve nitelikli siyasal süreç tartışmaları yürüttük” diye belirtti.
ÜÇÜNCÜ YOL HEDEFİ
Konferansın ikinci bölümünde kadın örgütlüğünün gelişmesi önündeki engelleri ve yaklaşımları ele aldıklarını söyleyen Başaran, “Örgütlülüğümüzü, kazanımlarımıza yönelik sistematik saldırılara nasıl cevap olduğumuzu, örgütlülüğü ne kadar sağlayabildiğimizi, erkek egemen sisteme karşı mücadeleyi ne kadar büyüttüğümüzü tartıştık. Erkek egemenliği sadece iktidarda olan bir kavram değil. Karma bir yapı olduğumuz için bizde de yer yer söz konusu oluyor, bununla ne kadar mücadele ettiğimizi, aldığımız konferans kararlarını ne kadar uygulayıp, uygulamadığımızı da ele aldık” ifadelerini kullandı.
Medya aracığıyla yükseltilen militarizm ve kışkırtılan erkeklikle toplumun çoklu bir saldırı altında olduğunu kaydeden Başaran, kendi kitleleri ve parti çalışanlarının da bu bombardımana maruz kaldığını vurguladı. “Televizyondaki dizilerden kadına yönelik şiddeti haberleştirme biçimine, iki yıllık pandemi sürecinde alınan tedbirler gerekçesiyle kadınların belli alanlara sıkıştırılması, evlilik okulları gibi çoklu saldırı ile karşı karşıyayız” diyen Başaran, şöyle dedi: “Özel savaş politikası olarak da yorumlayabileceğimiz yöntemlerle yüz yüze kalıyoruz. Kürt genç kadınları hedef alan çoklu saldırılarla karşı karşıyayız. Sadece kazanımları sahiplenen olmayı yeterli bulmuyoruz. Büyütmek, geliştirmek ve ileriye taşımak lazım. Sadece erkek egemen zihniyetle mücadele etmiyoruz. Üçüncü yol hedefimiz var. Üçüncü yol tam da bu tekçi, erkek egemen, dinci rejime karşı yeniyi örme, kadın özgürlükçü, halkların eşitliğine dayanan, inançların kendini var edebileceği ekolojik sistemin kendisini oluşturmayı hedefliyoruz. Omurgasını HDP’nin oluşturduğu üçüncü yolun öncülüğünü de hedefliyoruz. Bizi bir alana sıkıştırmaya çalışan iktidara karşı Kürt, feminist, sol-sosyalist, devrimci, Alevi, Ermeni, Süryani, Arap ve Türk kadınlar olarak daha geniş bir biçimde partide yer alacağımız bir perspektifi esas aldık.”
CEZAEVLERİNDEKİ KADINLAR UNUTULMADI
Cezaevlerinde tutulan kadın tutuklulara dair de yeni dönemde etkin bir mücadele perspektifi iddiasıyla yola çıktıklarını belirten Başaran, “Şu anda onlarca, yüzlerce kadın arkadaşımız kadın mücadelesi yürüttüğü, toplumun öncülüğünü, özsavunmasını geliştirdiği için cezaevinde tutuluyor. Cezaevinde işkenceden, taciz, tecavüze kadar saldırıların sistematikleştiğinin farkındayız. Sayın Öcalan üzerinde başlatılan ve bugün bir yönetim biçimi haline getirilen tecridin cezaevleri üzerinden topluma yaygınlaştırılması söz konusu. Bu saldırıların en somutlandığı, düşman politikasının en görünür olduğu mesele de hasta tutuklular meselesidir. Aysel Tuğluk şahsında kamuoyunda bir duyarlılık oluşsa da her gün cezaevlerinden cenazeler çıkıyor. Bunun karşısında kadınlar olarak güçlü bir mücadele yürüttük. Ama önümüzdeki süreçte özgün bir yoğunlaşma ve planlamamız olacak. Kadın mücadelesiyle cezaevlerini özgürleştireceğiz” dedi.
SİYASET AKADEMİLERİ İÇİN KURUL
Bu konferansta takvime kavuşturulması kararı alınan Kadın Siyaset Akademileri ile kadın perspektifiyle siyaset oluşturmayı hedeflediklerine dikkat çeken Başaran, “Önceki dönem kongrede kararlaşmaya varan kadın akademileri hedefimiz vardı. Ancak bu dönemde belli bir planlamaya kavuşturduğumuz bir çalışma oldu. HDP’nin, kadınlara siyasette öncülük rolü veren bir perspektifi var. Bugün siyasetin bu kadar çıkmaz halde olmasının ve krizlerin derinleşmesinin temel sebebi erkek egemen anlayışla yürütülen zihniyetten kaynaklıdır. Bu açıdan kadınların siyasette daha fazla aktifleşmesinin nasıl sağlanacağı, kendimizi sadece nicelik değil nitelik olarak da değiştirip dönüştüreceğimiz bir akademi çalışması planlıyoruz. Kongreden hemen sonra Hazırlık Kurulu’nu oluşturacağız. 6 ay içerisinde yönetimini oluşturacağız ve sonrasında kesintisiz bir biçimde devam edeceğiz” bilgilerini paylaştı.
Siyasette kadın bakış açısının oluşturulmasının önemine değinen Başaran, “Hepimizin bu akademilere ihtiyacı var. Bizde de beliren iktidarcı, erkek egemen yaklaşım bakış açısından kendimizi arındıran mekanlar olacak. Hepimiz bu kadın akademilerinde tekrar tekrar kendimizi eğiterek, gözden geçirerek, daha güçlü bir kadın siyaseti hedefliyoruz” diye belirtti.
ÖZEL SAVAŞLA MÜCADELE
Özel savaş politikalarına karşı mücadeleye dair ise Başaran, şunları söyledi: “Savaşın olduğu bölgelerde ilk hedef alınan kadınlardır. Savaşın başlaması ardından Ekin Wan’ın çıplak bedeninin teşhir edilmesi, İpek Er’in, Gülistan Doku’nun hedef alınması bunlar tesadüf değildi. Kadın şahsında toplum teslim alınır. Bu zihniyetin tezahürü Kürdistan’da görülüyor. Kürt genç kadınlara özel savaş yöntemleri uygulanıyor. O kadınlar şahsında topluma geri adım attırma, biat ettirme, yozlaştırma, özünden uzaklaştırma siyaseti yürütülüyor. Daha önce Tevgera Jinên Azad (TJA) ‘Em xwe diparêzin’ kampanyası ile bu konuya dair özel bir çalışma yürüttü. Çünkü savaş politikalarına karşı yapılacak en önemli şey kendini savunmadır. Sadece fiziki olarak değil, ideolojik olarak kendini savunma, karşıdakinin ne yapmak istediğini gören, farkındalık oluşturan, derinleştiren bir savunma mekanizmasına ihtiyaç var. Bu politikaların topluma da anlatılmasına ihtiyaç var. Bu konuda özgün çalışmalar yaptık ama önümüzdeki dönem bir mücadele kararlılığındayız.”
‘İKTİDARIN SONUNU KADINLAR GETİRECEK’
Kadınların, açığa çıkan “özgürleşme” hedefiyle yola devam edeceğinin altını çizen Başaran, “Birçok yönelimle karşı karşıyayız. Kazanımlarımız gasp edilmeye, alanlarımız daraltılmaya, özgürlük arayışlarımız engellemeye çalışılsa da kadınlar uzun yıllardır verdikleri mücadelelerle vazgeçmedi, vazgeçmeyecek. Kurulan hiçbir ittifak bunun önünde engel olamayacak. AKP-MHP, kadınlara açtığı savaşlarla ayakta durmaya çalışıyor. Ama biz şunu çok net söylüyoruz; bu iktidarın sonunu kadınlar getirecek ve yeniyi de kadınlar kuracak. Bu kongre kendimizi daha da güçlendirecek ve HDP’yi kapatmaya çalışanlara kadınlar olarak ‘buradayız, büyüyoruz, genişliyoruz’ mesajını vereceğiz. HDP Türkiye’de, Kürdistan’da toplumun tüm kılcal damarlarına kadar örgütlenmiş bir fikriyat, hiçbir güç bunu değiştiremeyecek. Bunun öncülüğünü de kadınlar yapıyor” ifadelerini kullandı.
Başaran, son olarak tüm kadınları HDP’de mücadeleye çağırarak, “Özgür yaşamı hep beraber kuralım” dedi.
MA / Berivan Altan