ANKARA - İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı açılan davalardan 26’sının duruşması Haziran’da görülecek. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, başvuruya dair 7 Haziran’da görülecek duruşmaya çağrı yaptı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik 20 Mart 2021 tarihinde verilen çekilme kararına karşı kadınların hukuk mücadelesi sürüyor. Kararın iptali talebiyle açılan 200’e yakın davaya ilişkin duruşmalardan 10’u 28 Nisan’da Danıştay 10'uncu Dairesi’nde görüldü. Bu duruşmaların ardından 15 gün içerisinde kararını açıklaması beklenen Danıştay, diğer başvurulara dair 7, 14 ve 23 Haziran’a duruşma günü verdi. Haziran ayında görülecek duruşmaların ardından kararın açıklanması bekleniyor.
26 BAŞVURUNUN DURUŞMASI GÖRÜLECEK
Danıştay’ın belirlediği günlerde ise 26 ayrı başvuruya dair duruşmalar gerçekleştirilecek. Bu başvurulardan 22’si barolara ait. 7 Haziran’da; Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği, SOL Parti, Malatya, Zonguldak, Çanakkale, Kars, Artvin, Denizli, Kırklareli boralarının, 14 Haziran’da; Türkiye İşçi Partisi (TİP), Sedef Erken, İzmir, Trabzon, Mersin, Giresun, Eskişehir, Burdur, Adana ve Manisa barolarının, 23 Haziran’da ise Kocaeli, Kayseri, Batman, Samsun, Antalya, Ordu ve Yalova barolarının başvurularına dair duruşmalar görülecek.
Danıştay’da başvurularına ilişkin duruşma görülecek kurumlardan Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nden avukat Çisel Demirkan, ajansımıza konuştu.
AİLELER DE DANIŞTAY’DA OLACAK
Dernek olarak kadınlara yönelik cinayet, tecavüz ve çocuk istismarına karşı mücadele verdiklerini belirten Demirkan, İstanbul Sözleşmesi’nin de tam da bu noktada kadına ve çocuklara yönelik şiddet karşısında gerekli olduğunu vurguladı. İstanbul Sözleşmesi’nin bile yetemediği noktaların olduğunu dile getiren Demirkan, “Sözleşmenin kaldırılıyor olması, kadınları, çocukları korumasız ve tek başına bırakıyor olmak demek. Bu nedenle bu hukuksuzluğa karşı dava açma gereksinimi duyduk” dedi.
Derneklerine başvuran ailelerin de duruşma günü Danıştay’da olacağını dile getiren Demirkan, “Temel derdimiz bu insanların sesini duyurmak. Çünkü bu insanlar, çocuklarını, yakınlarını korunmadığı için kaybettiler. Aileler, sadece kaybettikleri için değil hayatlarını da korumak için bizimle birlikte Danıştay’da olacaklar. Sadece Ankara’dan değil farklı şehirlerde beraber mücadele verdiğimiz avukatlar ve aileler bu dosyaya katılmak için o gün Danıştay’da olacak” diye belirtti.
DURUŞMAYA KATILMAK EN GÜÇLÜ CEVAP
Kanunların gerektiği gibi uygulanmadığının altını çizen Demirkan, “Kamuoyu, kanunların uygulanmasında birçok noktada mahkemelerden daha etkili olabiliyor. Birlikte mücadele verdiğimizi göstermemiz, orada olmamız, sözleşmeyi kaldırmaya çalışanlara en büyük cevap olur. Çünkü bu sözleşme siyasi vaatler üzerine kaldırıldı. Ama Danıştay’da olduğumuzda ve sözleşmeye sahip çıktığımızda çekilme kararının siyaseten bir noktaya varmayacağını ve kendilerine oy olarak geri dönmeyeceğini göstermiş oluruz” ifadelerini kullandı.
YASALAR KORUSAYDI…
Mevcut yasaların kadınları ve çocukları korumaya yönelik yeterli olmadığını vurgulayan Demirkan, şunları sordu: “Yasalar gerçekten bugün çocukları ve kadınları koruyor olabilseydi, dört aylık bebekler istismara uğrar mıydı? Yurtlar ağzına kadar terk edilmiş çocuklarla dolu olur muydu? Şimdi açalım gazete haberlerini kaç kadın cinayetiyle karşılaşacağız? Meclis’ten son geçen düzenleme de dahil bu yasalar kadınları, çocukları koruyor olmuş olsaydı bu cinayetler, istismarlar, tecavüzler devam eder miydi? Aynı şekilde Eda Nur’un sanıkları bırakılır mıydı ya da bırakıldığında bu kadar rahat avukatları tehdit edebilirler miydi? Kadın cinayetlerine dair devam eden tüm dosyalara bakalım, avukatlarına ve katledilenlerin, tecavüze uğrayanların ailelerine soralım, hangi polis hangi kanun gelip onları korudu? Daha birkaç gün önce müvekkilim gece beni aradı. Hakkında hapis kararı olan eski eşi evinin önüne gelip arabasının sileceklerini kırdı. Hangi polis vardı müvekkilimi koruyacak? Ağlayarak beni aradı, bir şekilde birlikte karakola gittik. Bu adam hala sokaklarda. Hakkında verilmiş hapis kararı hala uygulanmadı.”
KADINLARIN ORTAK KAZANIMI
Mevcut yasaların aksine İstanbul Sözleşmesi’nin çok kapsayıcı olduğunu dile getiren Demirkan, “Sözleşmenin tek kapsamı kadınlar ve çocuklar değil, LGBTİ+’ları da kapsıyor. Sadece aileyi değil, herkesi kapsayan bir sözleşme. Kadın ve çocuk davalarına bakan biz kadınlar da çok tehdit ediliyoruz. Bizi de koruyan bir sözleşme. Ama sözleşme, kadınları daha çok baskı altında tutmak amacıyla kaldırılmak isteniyor. Kadınların özgürlük alanlarından çekilmesini istedikleri için baskı ve şiddeti artırıyorlar” dedi. Sözleşmeden çekilme kararının hukuka uygun olmadığının altını çizen Demirkan, “Sözleşmenin kaldırılması kadınlara yapılmış bir saldırıdır. Birkaç sivil toplum örgütünün, baroların ya da siyasi partilerin mücadelesiyle kazanılmış bir sözleşme değil. Kadınların ortak kazanımı, bu nedenle sözleşmeden çekilmek demek kadınlara yapılmış en büyük saldırıdır” diye belirtti.
KADINLARA ÇAĞRI
Demirkan, son olarak “Danıştay’da görülecek davalar sadece derneklerin, sivil toplum örgütlerinin ya da bireylerin dosyaları değil tüm kadınların davası. Siyasi görüşü ne olursa olsun, kaldırılan sözleşme tüm kadınların. Kendi haklarınızı korumak ve sahip çıkmak için herkesi Danıştay’da olmaya davet ediyoruz” çağrısında bulundu.
MA / Zemo Ağgöz