Haytaoğlu'nu katleden Ayhan'a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası

  • kadın
  • 17:13 30 Mayıs 2022
  • |
img

ANTALYA - Üniversite öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu’nu katleden Mustafa Murat Ayhan’a yargılandığı davada ağırlaştırılmış müebbet ve 16 yıl hapis cezası verildi.

Antalya'da Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu’nu (21) katleden Mustafa Murat Ayhan'ın ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası talebiyle yargılandığı davanın 4’üncü duruşması Antalya 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. "Nitelikli kasten öldürme", "Nitelikli cinsel saldırı", "Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" ve "Hırsızlık" suçlarında yargılanan Ayhan, duruşmaya tutuklu bulunduğu Diyarbakır 1 Nolu Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, Haytaoğlu’nun annesi Mezide, babası Mustafa Haytaoğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ile taraf avukatları salonda hazır bulundu.

Önceki duruşmada mütalaasını açıklayan savcı, sanığın "Nitelikli kasten öldürme" ve "Nitelikli cinsel saldırı" suçlarından cezalandırılmasını, “Hırsızlık” ve “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından da beraatını talep etti. Bu duruşmada avukatlar, savcının mütalaasına karşı savunma yaparak, sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.

Son sözü sorulan sanık, yaşananlardan dolayı çok pişman olduğunu belirterek, "Kendisiyle ne flört ne de arkadaşlık kurma gibi bir durumum vardı. Sadece uyuşturucu nedeniyle olayı gerçekleştirdim. Herhangi bir cinsel yönelimim olmamıştır. Yaşananlardan dolayı üzgünüm" dedi.

Mahkeme, sanığa "Nitelikli kasten öldürme" ağırlaştırılmış müebbet ve "Nitelikli cinsel saldırı" suçundan da 16 yıl hapis cezası verip, tutukluluğuna devam kararı verdi.

AVUKATLARDAN AÇIKLAMA 

Dava ardından Haytaoğlu’nun aile avukatları yazılı açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Mahkeme sanığa nitelikli insan öldürme ve nitelikli cinsel saldırı suçlarından ceza tesisi yoluna gitmiştir. Her ne kadar sanığın en başından beri cinsel saldırı eylemini gerçekleştirmediği ve ceza ehliyetinin olmadığı yönünde savunmada bulunmuşsa da yargılama aşamasında toplanan deliller ve özellikle dosyada mevcut uzman raporuna dayanarak mahkeme cinsel saldırı suçunun oluştuğu yönünde kanaat getirmiştir. Mahkeme olağan ve mevcut uygulamanın aksine  sanık hakkında haksız tahrik ve iyi hal indirimi yoluna gitmemiştir. Yine medya da olayın oluş şeklindeki ayrıntılar ve oluşundaki vahameti haber malzemesi olarak kullanmamış ve medya etik ve değerlerine bağlı kalmıştır.

Şunu ayrıca belirtmek gerekir ki  bu bir kadın cinayetidir. Azra’nın yerinde herhangi birimiz bulunabilirdi. Bu dosyada çok net anlaşılmaktadır ki, her kadın cinayetinde olduğu gibi  Azra’nın katledilmesinin tek nedeni kadın olması ve kadınlara yönelik şiddetin açığa çıkmayacağını, adalet mekanizmalarına hiç yansımayacağını, yansısa da caydırıcı cezalardan kurtulanabileceğini düşünen eril zihniyettir. Bu zihniyetle hareket eden sanık ve sanık gibi nice faillerdir. Sanığın dosya içine giren geçmiş yargılamalarına baktığımızda eğer o dosyalardan birinde ısrarlı takip mağduru kız çocuğunun beyanı esas alınmış, detaylı soruşturma yapılmış ve sanık beraat etmemiş olsaydı belki de bu vahim olay yaşanmayabilirdi.Bu sebeple her zaman vurguladığımız gibi bu zihniyetin mahkeme hakim ve savcılarındaki yansıması çoğu kez sanık lehine olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınların yaşam hakkı bağlamında maktulü sorgulamadan yargılama yapabilmek cinayetlerin azalmasında ve neticede caydırıcı cezaların verilmesinde etkin olacaktır. Ve bugünkü beklediğimiz sonuç gelmiş olacaktır. Bu süreçte birlikte hareket ettiğimiz, destek olan tüm meslektaş ve barolara ve feminist ilkelerle dayanışma gösteren kadın hakları savunucularına buradan ayrıca teşekkür ederiz."