Sansür yasası ile kadınların tepkisi susturulmak isteniyor

  • kadın
  • 09:06 7 Haziran 2022
  • |
ANKARA - “Sansür yasası” ile kadın örgütlerinin paylaştığı verilerin “dezenformasyon” olarak isimlendirilmesinin mümkün olacağını dile getiren EŞİK Üyesi Berrin Sönmez, iktidarın kriminalize etme çabalarının hukuksal zemin oluşturacağını söyledi.
AKP-MHP tarafından getirilen internet medyası ve sanal medyaya yönelik yeni yaptırımları da içeren “Dezenformasyon Yasası” kanun teklifi Meclis Dijital Mecralar Komisyonu'nda kabul edildi. Teklif, önümüzdeki günlerde Adalet Komisyonu’nda görüşülmesi ardından Genel Kurul’a gelecek. Muhalefetin birçok yönüyle karşı çıktığı yasa teklifi, internet ve sanal medyayı bir kontrol ve ceza platformu haline dönüştüreceği yönünde eleştiriliyor. En fazla tartışılan 29’uncu maddeyle Türk Ceza Kanunu'na (TCK) "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçu eklenerek, "endişe, korku veya panik yaratma, ülkenin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini ve kamu barışını bozmaya" yönelik yayın yapanların 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülüyor.
 
Birçok yeni kısıtlayıcı düzenlemenin yanı sıra bu madde kapsamında getirilecek yeni düzenleme kadın ve çocuklara yönelik şiddet konusunda mücadele veren örgütleri, dernek ve vakıfları da yakından ilgilendiriyor. Sanal medya, son yıllarda kadınların seslerini en çok duyurduğu mecralardan biri olmasının yanı sıra, kadın örgütleri ve kurumları tarafından hazırlanan şiddet verileri ve kadın davalarına dair gelişmelerin duyurulduğu bir ortam haline geldi.
 
Söz konusu yasa teklifinin kadınların yaşamı üzerinde nasıl etkilerinin olacağına ilişkin Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) Üyesi Berrin Sönmez, Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
 
İktidarın, şiddet başta olmak üzere istemediği konulardan bahsetme kanallarını kısıtlamaya yönelik “sansür yasası” çıkardığını dile getiren Sönmez, tüm adaletsizliklerde olduğu gibi sansürden de daha çok kadınların zarar göreceğini söyledi. Sönmez, “Yasada kadınlara yönelik hiçbir şey yokmuş gibi görünse de temelde kadınların özgürlüklerine dair yapılan saldırıların karşısında verilen tepki susturulmak isteniyor. Kadınların özgürlüklerine, hayatlarına dair saldırılar, yasaklar değil çığ gibi büyüyen tepkilere cezaların yağdırılmasını mümkün kılacak bir yasa yapıyorlar” dedi.
 
'EN ÇOK KADINLAR ZARAR GÖRECEK'
 
Söz konusu kanun teklifiyle toplumu susturmayı amaçladıklarını ve bundan en çok kadınların zarar göreceğini vurgulayan Sönmez, “Çünkü hep kadınların hayatlarına değen yerlerden vuruluyor toplum. Kadınlar araç olarak kullanılıyor. Çocuğa yönelik cinsler istismarı konuşmak ahlaksızlık ama istismarı yapmak ya da ona göz yummak ahlaksızlık olmuyor. İktidar bunlara göz yumuyor ama biz buna itiraz ettiğimizde yaptığımız itirazlar suç olabilecek durumda” ifadelerini kullandı.  
 
Teklifin, kadınların yaşamı üzerinde hem bireysel hem de örgütlü kadın mücadelesini etkileyecek şekilde etkisinin olacak gibi göründüğünü dile getiren Sönmez, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu” denildiğini ancak gerekçesinde herhangi somut bir açıklamanın yer almadığına dikkati çekti.  Sönmez, söz konusu teklifle beraber getirilmesi öngörülen yeni suç tipinin mahkemelerde gerek hakim, gerek iddianameyi hazırlayacak olan savcı ve iktidarın, tercih ettiği kişileri suçlu göstereceği şekilde kullanılabileceğini dile getirdi.
 
'ADALET ARAMA YOLLARI KISITLI'
 
Kadınların çoğunun, yaşanan olumsuzlukları; şiddet, kayıp gibi vakalara ilişkin mücadeleyi sanal medyadan kamuoyu desteğini alarak yürütebildiklerini belirten Sönmez, “Bu yönde bir eğilim var. Çünkü adalet arıyorlar ve adalet aramı yolları kısıtlı. Demokratik katılım yolları da tamamen kapatıldı. Bu nedenle insanlar, sosyal medyayı politik konularda, şiddetle mücadele konularında olsun demokratik katılım mekanizması olarak kullanıyorlar. Fikrini paylaşıyor” diye belirtti.
 
'SALDIRILARIN GEREKÇESİ OLUŞTURULACAK' 
 
Teklifle birlikte kadın örgütlerinin paylaştığı verilerin “Yanlış bilgiyi yayma” ya da “dezenformasyon” olarak isimlendirilmesinin mümkün olacağını da dile getiren Sönmez, “Örneğin kapatma davasıyla saldırı altında olan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDF)  yaptığı en önemli işlerden biri eril şiddetin her boyutuna dair veri yayınlamaktır. Diğer yandan Roza Kadın Derneği’nin üyelerine yönelik saldırılar devam ediyor. En son Batman’da aktivist ve politikacı kadınlar gözaltına alındı. Dolayısıyla Meclis’teki bu yasa kadın örgütlerine yönelik tüm bu girişimlerin gerekçesini, alt yapısını oluşturacak. İktidarın muhalif kesimlere yönelik saldırılarının, kriminalize etme çabalarının hukuksal zeminini oluşturacak. Bu bir sansür yasası” ifadelerini kullandı.
 
'VERİLERİ PAYLAŞMAK'
 
Devletin temel görevlerinden birinin kadına yönelik şiddetle mücadelede veri paylaşmak olduğunu aktaran Sönmez, katıldığı elektronik kelepçe takip merkezinin tanıtımının yapıldığı bir toplantıda, kamu görevlilerinin veri paylaşmamaya dair sıraladıkları mazeretleri anlattı. Sönmez, “Gösterdikleri mazeret şu oldu; ‘şiddet korkunç bir olgu, bunu sayılarla ifade etmek çok yanlış olur. Her bir sayı bir can. Bunu sayılarla ifade etmeyi doğru bulmuyoruz.’ Elektronik kelepçe verilerini de aynı gerekçeyle paylaşmadılar. Oysa devletin, şiddetle mücadele politikasını geliştirmesi için bu verileri öncelikle görmesi gerekiyor ve toplumu bu bilgilerden haberdar etmesi gerekir. Çünkü toplumla işbirliği yapması lazım. Şiddet altında olan kadınlar, çocuklar doğru kararı veremiyor, doğru bilgiye ulaşamıyorlar. Siz bu bilgileri, doğru düzgün periyodik olarak yayınladığınızda şiddet mağdurları her seferinde yeni bilgiyle kendini şiddetten kurtarabilme güveni elde edecek. Bu verileri paylaşmaları gerekiyor, yapmıyorlar. Ama yapana da itiraz ediyorlar” şeklinde konuştu.
 
Sönmez, “‘Şiddet haberleştirildiği zaman daha çok yayılıyor’ diyorlar. Şiddetin haberleştirilmesinden rahatsız olmak, toplumda bilgi gizleyerek şiddetin varlığını halının altına süpürmekle mücadele mümkün olmuyor” dedi.
 
'YASA HAZIRLIĞINDA BİLGİLER ÇARPITILDI'
 
Bir yandan “yanıltıcı bilgi” şeklinde yeni bir suç tanımını oluşturmaya çalışan iktidarın, kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair çıkarılan yasalarda bilgileri çarpıttığını dile getiren Sönmez, kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin düzenlemeleri içeren “Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hazırlanırken aylar boyunca iktidar tarafından “pişmanlık indirimi kalkacak” denildiğini hatırlattı. EŞİK olarak hazırladıkları bilgi notunu iktidar dahil tüm milletvekillerine gönderdiklerini söyleyen Sönmez, “Ama iktidar, hiçbir eleştiriyi duymadı ve ‘dediğim dedik’ diyen bir anlayışla Meclis’e sunduğu gibi yasayı geçirdi ve sonuçta ‘kaldıracağız’ dedikleri pişmanlık indirimini kaçınılmaz bir indirim haline getirdiler. Bunun adı manipülasyon değil de nedir? İktidar, yasa hazırlığında topluma bilgileri çarpıtarak sunuyor ama bu teklifle ‘yanlış bilgi’ dediği her şeyde halkın üzerine suç boca ediyor ve hukuk kriterlerine uymayan yeni bir suç tanımı getiriyor. İktidar, şiddetle mücadele ediyormuş görüntüsü altında şiddeti teşvik eden düzenlemelerle aslından toplumsal dokuyu değiştirmeye çalışıyor” diye aktardı.  
 
NEDEN YENİ YASALAR GETİRİLİYOR? 
 
Sansürün asıl hedefinde ise internet üzerinden yayın yapan basın kuruluşlarını kontrol altına almak olduğunu da aktaran Sönmez, “İktidar, basın ilan kurumunu bir sopa olarak kullanıyordu. Özellikle küçük medya grupları bundan son derece etkileniyordu ve basın ilan kurumunun kriterleri dışında yayın yapamayarak sansürleniyorlardı.  Büyük medya grupları da etkileniyordu ama patronlar devreye giriyordu. Demokratik ülkelerde medya patronlarının, medya alanı dışında başka sektörlerde faaliyet yürütmemesi, kamu ihalelerine girmemesi, devlet ve ekonomik çıkar ilişkisi oluşturacak sektörlerde bulunmaması gerekir. Ama bizde tüm kamu ihalelerinden devasa paylar alırlar ve basın organları iktidar tarafından bu şekilde kontrol edilir. Ama internet medyasına bu iki aracı, iki sopayı da kullanamadığı için bu yasa aracılığıyla baskı kurmak istiyor. İnternet medyası üzerinde baskı kurarken aynı zamanda sosyal medya üzerine de baskı kuruyor” şeklinde konuştu.
 
'OY KAYBINI HIZLANDIRACAK'
 
İktidarın, insanların paylaştığı fikir ve düşüncelerini canı istediği zaman suç gibi gösterebilecek bir zemin hazırladığını kaydeden Sönmez, bu zeminin hazırlanmasıyla seçime doğru gidiş arasındaki ilişkinin de görülmesi gerektiğinin altını çizdi. Sönmez, “Seçime giderken, iktidarın oylarının erimekte olduğunu görüyoruz. Bu erimeyi durdurmanın yollarından biri olarak toplumu susturmak istiyorlar. Ama bu denemelerin her biri iktidarın oy kaybını hızlandıracak girişimler. Kadınlara yapılan tüm saldırılar, politikacı kadınlara yönelik yargı eliyle cezalandırmalar, hapiste tutmalar, hasta olanların yasaya aykırı olarak içeride tutulması. Tüm bunlar iktidarın oy kaybını hızlandıracak girişimler aslında” diye belirtti.
 
'TOPLUMUN KADIN ÖRGÜTLERİNE DESTEĞİ'
 
Kadınlar olarak itirazlarının süreceğini vurgulayan Sönmez, “Kesinlikle bitmeyecek. Örgütlere davalar açılabilir ama kadın hareketi bitmez. Her halükarda mücadeleye devam edecek ve o toplumsal dokuyu değiştirme çabaları da sonuç vermeyecek. Bu konuda mücadele edeceğiz. Türkiye toplumu da bu konuda bilinçli. Sesi az çıkıyor olabilir ama toplumda kadın örgütlerine olan destek yüzde 80’lerin üzerinde. Biz mücadeleyi devam ettirdiğimiz sürece bu politikalar başarılı olamayacak” vurgusu yaptı.
 
MA / Zemo Ağgöz