İZMİR - İzmir Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Müzeyyen Alpşen, kent ve ilçelerinde sadece 12 Kadın Danışma Merkezi bulunduğunu, 30 ilçe arasında sadece bir merkezde Kürtçe tercümanın olduğunu belirterek, bu merkezlerde çalışanların da alana hakim olmadıklarını ifade etti.
Kadına yönelik şiddet giderek artarken, kadınların şiddetten kurtulmak için destek aldıkları Kadın Sığınma Evleri ve Kadın Danışma Merkezleri'nin sayısı oldukça az. Kadınlara hukuki, sosyal ve psikolojik destekte bulunması gereken Kadın Danışma Merkezleri İzmir gibi metropollerde bile yeterli seviyede değil. 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 14’üncü Maddesi’nde “Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000’in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorunda. Diğer belediyeler de mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar ve çocuklar için konukevleri açabilirler” ifadeleri bulunmasına rağmen birçok ilçede Kadın Sığınma Evi ve Kadın Danışma Merkezi bulunmuyor.
5 SIĞINMA EVİ
Türkiye'nin 3'üncü büyük kenti olan İzmir'de İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte toplamda 31 belediye bulunuyor. 31 belediyenin bulunduğu kentte sadece 12 Kadın Danışma Merkezi, 5 tane de aktif Kadın Sığınma Evi mevcut.
Bu yetersizlik karşısında İzmir Kadın Dayanışma Derneği, bu alanda bir çalışma başlattı. Çalışma kapsamında dernek kentte bulunan 12 Kadın Danışma Merkezi'ni ziyaret etti. Yapılan ziyaretlerde danışma merkezlerinin eksiklikleri ve yapılması gerekenler üzerinden fikir alışverişinde bulunuldu. Yapılan saha çalışmasında belediye başkanları ve danışma merkezlerinin müdürlerinin yanı sıra çalışanlarıyla görüşüldü. Mart ayında başlatılan çalışmanın sonuna gelinirken, İzmir Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Müzeyyen Alpşen ile yaptıkları çalışmaya ilişkin konuştuk.
EKSİKLİKLER TESPİT EDİLDİ
Dernek olarak 17 yıldır kadına yönelik şiddet üzerinde çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Alpşen, bu kapsamda birçok çalışmaya imza attıklarını vurguladı. Alpşen, belediyelere bağlı Kadın Danışma Merkezleri'ni ziyaret etmelerinin amaçlarının eksiklikleri yerinde tespit edip, yapılması gerekenler üzerinde fikir alışverişinde bulunmak olduğunu söyledi.
SIĞINMA EVLERİNE GEREKÇE
Büyükşehir ile birlikte kentte 31 belediyenin olduğunu anımsatan Alpşen, Belediyeler Kanunu’na göre nüfus oranına göre kentlerde Kadın Sığınma Evleri ve Kadın Danışma Merkezleri'nin açılmasının zorunlu olduğunu hatırlattı. Ancak çoğu belediyenin sığınma evi açmadığını ifade eden Alpşen, "Cinsiyete dayalı bütçe ayırmıyorlar. Çünkü buraya bütçe ayırdıkları zaman görünür olmuyorlar. Sığınma evlerinin reklamını yapamıyorlar. Bunu yapamayınca da, 'sığınma evine uygun mekan yok', 'standatlara uygun yer yok' gibi gerekçeler öne sürüyorlar" dedi.
BİLGİ VERİLMEDİ
Alpşen şöyle devam etti: "24'ncü Sığınaklar Kurultayı'nda Türkiye geneli kayyum belediyeleri hariç bütün belediye, Şiddet İzleme ve Önleme Merkezi (ŞÖNİM) ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na Nerelerde sığınma evleri, Kadın Danışma Merkezleri var?, nerelerde eksik var olanların işleyişi hakkında bilgi edinmek için başvuruda bulunmuştuk. Ancak buralarda da çok iç açıcı bilgiler gelmedi. Biz de İzmir yerelinde biraz özele inmek istedik. Kadın Danışma Merkezleri olan belediyeleri tespit ettik. Daha sonra yerinde ziyarette bulunduk. Buralarda sorun tespitini yaptık. Yine çalışan kadınların vaka alırken dikkat ettikleri, eksiklikleri üzerinden gözlemlerde bulunduk. Neler yapması gerektikleri üzerinde tartışmalar yürüttük."
ALANA HAKİM DEĞİLLER
Daha çok çözüm odaklı ziyeretler gerçekleştirdiklerini söyleyen Alpşen, gözlemlerini şöyle sıraladı:"Örneğin kadın Danışma Merkezi'nde çalışan bir avukat yıllardır belediyede iş hukuk üzerine çalıştığını, ancak kadın alanında çok ciddi eksiklikleri olduğunu ve bu konuda kendisini geliştimek istediğini söyleyerek, destek istemesi anlamlıydı. Buralarda çalışan arkadaşlar kadın çalışmalarına ilgili, ama ne yazık ki alana hakim değiller, deneyimleri yok. Bazen teori olarak birçok şeyi bilebiliriz. Ama saha ile bunu pekiştiremiyorsak iyi bir sonuç alınmıyor. Başvuran vakaya nasıl davranması, ne yapması gerektiği üzerinden eksiklikleri var. Yaptığımız tespitler sonucu bu çalışma oradaki arkadaşları güçlendirmede etkili olacaktır."
TEK KÜRTÇE TERCÜMAN VAR!
Bir diğer gözlem ise danışma merkezlerine şiddet başvuruları dışında daha çok maddi destek başvurularının yapıldığını ifade eden Alpşen,"Kadınlar ekonomik sorunlardan kaynaklı barınma başvurusunda bulunuyor. Yine özelikle tercüman konusunda çok ciddi sıkıntı var. Gezdiğimiz danışma merkezlerinde sadece Menderes ilçesinde Türkçe dışında Kürtçe tercüman bulunuyordu. Bu çok hoşumuza gitti. Çünkü Kürtlerinde yoğunlukta yaşadığı bir ilçedir. Kadınların kendi anadilleriyle yaşadığı sorunları ifade etmesi aynı zamanda danışma merkezlerine yönelik güveni de artırıyor" diye belirtti.
'ULAŞILMASI KOLAY OLMALI'
Alpşen, bazı danışma merkezlerinin kentin dışında olduğuna dikkati çekerek, bunun yanlış olduğuna işaret etti: Alpşen, "Kadın danışma merkezleri merkezi yerlerde olmalı. Kadınlar bakkala gider gibi danışma merkezlerine rahatlıkla ulaşabilmeli. Kentin neredeyse dışında yapılan danışma merkezlerine kadınlar nasıl gidecek? Diyelim ki kadın takip ediliyor. Bu durumda danışma merkezine gittiği belli olacak. Bunlar risk oluşturuyor" diye aktardı.
'GÜÇLENDİRME AĞI OLUŞTURACAĞIZ'
Yaptıkları çalışmanın sonuna geldiklerini aktaran Alpşen, bundan sonraki programları hakkında şu bilgileri verdi: "Öncelikle Kadın Danışma Merkezleri’ni güçlendirme, ve arttırılmasına yönelik itici güç olacağız. Bir ağ oluşturacağız. Bu ağla danışma merkezlerindeki kadınlar zorlandıkları sorunlar üzerine ortaklaşabilecek, birlikte çözüm üretebilecek. Her ay bir belediye ve kadın danışma merkezleriyle atölye, kadın odaklı bilinçlendirme eğitimleri vereceğiz. Kadına yönelik şiddet konusunda deneyimlerimizi aktaracağız. Ortak politika üreteceğiz. Bir birimizden güç alacağız. Bu çalışmaların sonucunda eksiklikleri belediyeler ile görüşüp giderilmesi üzerine harekete geçiren güç olacağız."
MA / Semra Turan