İSTANBUL - Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararına tepki gösteren kadın kurumu temsilcileri, “Biz kadınlar sözümüzü kurup bizi yok etmek istedikleri yerden var olacağız ve vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair maddeler içeren İstanbul Sözleşmesi, 20 Mart'ta AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kararıyla feshedildi. Kadın örgütleri, muhalefet partileri ve çok sayıda sivil toplumu örgütü, bunun üzerine "yürütmeyi durdurma" talebiyle Danıştay’a başvurdu. Görülen duruşmaların sonucunda ise sözleşmeden çekilme kararının iptal istemini Danıştay 10’uncu Dairesi ise 2’ye karşı 3 oyla reddetti. Danıştay kararına başta kadınlar ve kadın örgütleri olmak üzere çeşitli kesimlerden tepkiler gelmeye devam ediyor.
Karara tepki gösteren Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Serap Dalkılıç, kararın kadına yönelik şiddeti arttıracağını söyledi. Sözleşmenin iptali sonrası şiddette yaşanan artışa dikkat çeken Dalkılıç, “Karar katillere cesaret verecektir. Ki imzanın çekilmesi kararının Pınar Gültekin’in katiline cesaret verdiğini, memnun ettiğini duruşmadaki beyanından anlamış olduk. Karar mahkemelerin adaletten uzak kararlara daha çok imza atılmasının da önünü açmıştır” ifadelerini kullandı.
TEHLİKELİ SÜRECİN BAŞLANGICI
Bu durumu “tehlikeli bir sürecin başlangıcı” olarak yorumlayan Dalkılıç, kararı temyiz edeceklerini belirtti. Dalkılıç, “Hukuki olarak bütün yollara başvurumuzu yapacağız” diyerek, sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini ve mücadeleyi sürdüreceklerini aktardı.
'YARGI BAĞIMSIZLIĞINI YİTİRDİ'
Kadın Zamanı Derneği’nin Yönetim Kurulu’ndan Newroz Ünverdi de, yargının bağımsızlığını yitirdiğini söyledi. Ünverdi, hukuksuzluğa karşı itirazların olduğunu fakat iktidarın “baskı ve tahakkümünün” yargıyı etkisi altına aldığını ifade etti.
KARARIN ETKİSİ
Karara ilişkin “Bu karar kimin lehineyse Türkiye’nin geleceğine ve kadın cinayetlerine olan tutumuna da biraz bu yönde etki edecek” ifadesinde bulunan Ünverdi, kararın hafızalardan silinmeyecek bir karar olduğunu vurguladı. Ünverdi, “Bu karar Türkiye’yi yakın gelecekte nelerin beklediğini de gösteriyor aslında. Devlet kadın cinayetlerine engel olmak için önlem almayacak, yargı bağımsız olmayacak ve tek kişinin sözü tüm hukukun üstünde sayılacak. Tam da bu noktada biz kadınlar sözümüzü kurup bizi yok etmek istedikleri yerden var olacağız ve vazgeçmeyeceğiz” dedi.