ANKARA - Afganistanlı kadınlar, Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinden bu yana geçen bir yılda yaşam hakları için mücadele veriyor. Aktivist Tahmina Safa, birlikte mücadelenin önemine dikkati çekerek, "İranlı, Kürt ve Suriyeli kadınlarla birlikte bir mücadele kurmak istiyoruz" dedi.
Afganistan'da Taliban'ın yönetimi ele geçirmesinin üzerinden 1 yıl geçti. Ülkede 20 yıl sonra yönetimi yeniden ele geçiren Taliban, özellikle kadınları ve kazanımlarını hedef aldı. Şeriat kanunları uygulanırken, kadınlar dini gerekçelerle baskı ve insan hakları ihlallerine maruz kaldı. Toplumunun sosyo-kültürel yapısı kadınların erkeklerle eşit olarak yaşamasına hiçbir zaman tam olarak müsaade etmediği Afganistan’da, Taliban’ın dönüşü ile birlikte kadınların tek başına sokağa çıkması, okula gitmesi ve çalışması yasaklandı. Kadın haklarından söz etmenin artık mümkün olmadığı ülkenin ismi Afganistan İslam Emirliği olarak değiştirildi. Kadın Bakanlığı, "Ahlaksızlığı Önleme Bakanlığı" olarak değiştirildi. Başkent Kabil'de bulunan Kadın Bakanlığı tabelası indirilerek, yerine "Dua, Rehberlik ve Namusun Teşviki ile Ahlaksızlığın Önlenmesi Bakanlığı" yazılı bir pano asıldı. Bakanlık çalışanı kadınlar ise binaya alınmadı.
Şeriat kanunları dayatılan kadınlara, bir bir kapılar kapatıldı. Ülkedeki kız çocuklarının eğitimi engellendi. Zorlu bir mücadele ile elde edilen kazanımları, hak ve özgürlükleri kaybetmeyle karşı karşıya kalan Afganistanlı kadınlar, yeniden yaşam mücadelesi vermeye başladı. Saldırılara karşı çok sayıda kadın, haklarına sahip çıkmak için sokaklara çıktı. Ülkenin adeta sessiz çığlığı olan kadınlar, gözaltında işkence ve tecavüze maruz kaldı, tutuklandı ve katledildi, kimileri can güvenliği olmaması nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Ancak her şeye rağmen vazgeçmeyen kadınlar, eylem ve kampanyaların yanı sıra sanal medyada videolar yayınlayarak uluslararası topluma çağrıda bulundu, seslerine kulak vermeye davet etti.
Hala Afganistan'da bulunan ve Taliban’a karşı mücadeleyi sürdüren aktivist Tahmina Safa, geçen bir seneyi ve sürdürdükleri mücadeleyi Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
‘AFGANİSTAN DİYE BİR YER VAR’
Kadınların yorulmak bilmeden Taliban’a karşı mücadelesinin devam ettiğini belirten Safa, uluslararası topluma dayanışma çağrısı yaptı. Kadınların haklarını savunmak ve temel insan haklarına sahip olmak için direndiklerini vurgulayan Safa, bu direnişin gözaltı, tutuklanma, tecavüz ve öldürülmeye rağmen korkusuzca sürdürüldüğünü söyledi. Duyulması için seslerini daha da yükseltmeye çalıştıklarını ifade eden Safa, “Dünya’nın bir köşesinde Afganistan diye bir yer var. Orada kadınlar ve çocuklar yaşamakta ve onların da insan haklarına sahip olması gerekiyor. Dünyanın her yerindeki halklara çağrı yapıyoruz. Bizimle bu mücadelede birlik olun ve sesimizi duyurun. Afganistan’daki kadınları savunun” dedi.
GÖZALTINDA TECAVÜZ
Taliban eliyle Afganistan’ın düşüşüyle beraber kadınların tüm haklarını kaybettiğini ve artık işe dahi gidemedikleri için eylemlere başladıklarını belirten Safa, “Farklı şehirlerde protestolar başlattık. Ne yazık ki, Mezar-ı Şerif’teki kadınlar yaptıkları protestolardan dolayı vahşi Taliban tarafından ele geçirildiler. Edindiğimiz bilgiye göre, Mezar-ı Şerif'te gözaltına alınan kadınlar, karakolda değil Taliban milislerinin evlerden bozma yaptıkları şahsi hapishanelerde tutuldu. Yer altlarında, bodrumlarda kurdukları şahsi hapishanede tutulan bu kadınlar, Taliban milislerinin tecavüzüne maruz bırakıldılar. Bu kadınların bir kısmı gözaltından bırakıldıktan sonra tecavüze uğradıkları için kendi ailelerindeki erkekler tarafından öldürüldü" ifadelerini kullandı.
‘GÜCÜNÜ KADINLARA KARŞI KULLANIYOR’
Kadınların Taliban'ın Kabil'e girdiği gün (15 Ağustos) sokaklara indiğini hatırlatan Safa, “Bu eylemler nedeniyle bizlere kin besliyor ve intikam almaya çalışıyorlar. İlk olarak Tamara, sonrasında ise gruplar halinde başka kadınlar gözaltına alındı. Son dönemde 40 kadın daha gözaltına alındı. Kabil’deki kadınların birçoğu gözaltında işkence gördü, dövüldüler ve hapse atıldılar. Afganistan’da hiçbir kadın güvende değil. Taliban tüm gücünü kadınları tehdit etmekve baskı altına almak için kullanıyor” dedi.
Taliban’ın sanal medya dahil her yoldan kadınları tehdit ettiğini ifade eden Safa, kadınların, eğitim ve çalışma hakkı için eylemler yaptıklarını söyledi. Safa, “Okulları açmalarını talep ederken aynı zamanda Afganistan’daki kadınlara eylemlere gelmeleri için çağrı yapıyor ve aydınlatmaya çalışıyoruz. Baştaki gücümüzü kaybettik ancak yeniden sesimizi yükseltmeye çalışıyoruz. Gittiğimiz yol tehdit, işkence, dövülme, hapsedilme ve öldürülme riski taşıyor. Bütün eylemlerde havaya ateş açıyor, panzer ve biber gazıyla saldırıyorlar. Silah kabzalarıyla dövüyorlar, birçok kadının omuzları, kolları kırıldı. Bütün bu eylemlerde Taliban, bizi fişlemek için fotoğraflarımızı çekti. Eylemlerimizi çekmeye çalışan kadınları tokatladılar ve silah kabzalarıyla vurdular” diye belirtti.
ÇOCUKLARIN KÜTÜPHANESİ BASILDI
Kız çocuklarının 6’ncı sınıftan sonra okula gitmesinin yasak olduğunu ancak kadınların eğitim hakkını geri almak için mücadeleye devam ettiğinin altını çizen Safa, eğitimin en temel insan haklarından biri olduğunu söyledi. Eğitim alan çocukların Taliban, DAİŞ gibi gruplara dahil olmayacağına dikkat çeken Safa, kendi imkanlarıyla kızların eğitim alabilmeleri için kurslar açtıklarını aktardı. Bu kursların okulda alınan eğitimin yerini dolduramayacağını ancak yine de aksatmamaya çalıştıklarını belirten Safa, kız çocuklarıyla birlikte okumalar yapıp, kitaplar verdiklerini söyledi. Çocuklara, okudukları hakkındaki düşüncelerini ve eleştirilerini sorduklarını dile getiren Safa, okuma gruplarının da tehdit edildiğini söyleyerek, şunları ekledi: “İlk okuduğumuz kitap Ramin Kemanger’in, ‘Sokak, Protesto ve Güç’ kitabıydı. Bu kitap sivil itaatsizlik eylemlerini anlatıyor. Bu perspektif üzerinden devam ettik. Kitap okuduğumuz bir kütüphane vardı, Taliban onu da bastı ve bütün kütüphanelere şu ültimatomu verdi; ‘Kadınlara yardım eden olursa, kitap ya da yer verirseniz sizi tutuklar, kütüphanenizi de kapatırız.’ Bu yüzden başladığımız program yarım kaldı. Ancak online bir şekilde devam etmeye çalışıyoruz. Whatsapp grupları üzerinden kızlarla toplanıyoruz kitap okutuyoruz ve orada eleştirilerimizi konuşuyoruz.”
YOKSULLUK TAVAN YAPTI
Kadınların, fal bakmaktan sokakta bir şeyler satmaya kadar iş sayılamayacak kötü işlere mecbur bırakıldıklarını söyleyen Safa, "Önceki hükümette tecavüz ya da şiddete maruz kalan kadınlar sığınma evlerine gidiyordu. Taliban’dan sonra o evler kapatıldı ve kadınlar dışarıya atıldı. Bu kadınların durumları çok kötü ama bizler de onların ne yaşadığına dair çok fazla bilgi sahibi değiliz. Bunu nasıl araştırabileceğimizi bilmiyoruz, öyle bir mekanizma da yok. Bu kadınlar sokaklara mı düştü, şiddete maruz kaldıkları eve geri mi döndüler, intihar mı ettiler bilmiyoruz. Birçok kadın küçük köylerden şehirlere gelmiş çalışıyorlardı. Taliban’la birlikte bu kadınların pek çoğu geri dönmek zorunda kaldı ve bu kadınlar ailelerine bakıyorlardı. Kadınların iş hayatından çıkarılması kadın yoksulluğunun tavan yapmasına neden oldu. Bu kadınların bir kısmı kız çocuklarını satmak zorunda kaldı. Ne yazık ki bu çocuk satma durumu uluslararası medyaya çok yansımadı ama biz gündelik hayatlarımızda bunlarla her gün karşılaşıyoruz. Bu kadınlar, kız çocuklarını bir eşya gibi satmak zorunda kaldı. Kendi organlarını satmak zorunda kaldılar. Pek çok kişi ciğerlerini ve böbreklerini sattı. Önceden çalışan kadınlar şimdi sokaklarda dilencilik yapıyorlar. Korkunç sayıda dilenci var ve hepsi kadın” dedi.
ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRI
Bu bir yılda sokağa çıkmanın artık daha da zorlaştığını belirten Safa, şöyle devam etti: "Mücadelemizi güçlendirmek ve yenilemek istiyoruz. Baskı ve tehditler çok arttı ama susturulmamıza izin vermeyeceğiz. Hükümetlerden değil dünya halklarından destek bekliyoruz. Taliban’ın ayaklarının altına kırmızı halı sermelerine izin vermeyelim. Bize yardımcı olun. Sesimizi duyurun. Bu barbarların uluslararası anlamda muhatap alınmasının önüne geçelim. Taliban, temellerini kadın düşmanlığı üzerine kurmuş barbar bir kabiledir. Bu temeli de, Afganistan'ın yapı taşına entegre etmek istiyorlar. Şu ana kadar olmuş olanlar size korkunç geliyor olabilir ama biz Afganistanlı kadınlar Taliban'ı çok iyi tanıyoruz. Henüz gerçek renklerini göstermediler. Kendilerini uluslararası arenaya şirin göstermeye çalışıyorlar. Eğer tanınırlarsa o zaman hepimiz Taliban'ın ne olduğunu göreceğiz.
ORTADOĞU KADINLARI İLE DAYANIŞMA
Tüm Orta Doğu kadınları dayanışma içerisinde olmalı. İranlı kadınlar, Kürt ve Suriyeli kadınlar, senelerdir hakları için mücadele ediyorlar. Oradaki kadınların deneyimlerinden faydalanmak istiyoruz. Onlarla birlikte bir mücadele kurmak istiyoruz. Biz onları savunalım onlar da bizi savunsunlar istiyoruz. Bizler Suriye’deki, İran’daki, tüm Orta Doğu'daki kadınlar birbirimizin sesi olmalıyız. Kadınların birlikteliği hükümetlere karşı gücümüzü arttırıyor. Bu hükümetler dini eline almış ve bu gücü halka karşı kullanmaktadır. Bunlar dini çirkinleştiriyor, saptırıyor. Dini kullanarak kadını ezmeye çalışıyorlar."
MA / Gözde Çağrı Özköse -Emel Vural