ANKARA - “İstanbul Sözleşmesi Bir Dünya Sözleşmesi Buluşması”nda konuşan GREVIO Başkanı Iris Luarasi, “Türkiye’nin sözleşmeden çıkmasını kabul etmiyoruz. Ulusal düzeyde çabalarımız devam etmekte” dedi.
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararına karşı “Bir Dünya Sözleşmesi İstanbul Sözleşmesi” başlıklı uluslararası online toplantı düzenledi. Türkiye ve dünyanın farklı ülkelerinden çok sayıda hak savunucusunun dinleyici olarak katıldığı toplantıya, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu Taraflar Komitesi (GREVIO) Başkanı Iris Luarasi, GREVIO eski Başkanı Prof. Dr. Feride Acar, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) üyesi İngiltere’den milletvekili Ruth Jones, AKPM Ukrayna üyesi Yuliya Lovochkina, AKPM Avrupa Sosyal Şartı Alt Komitesi Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Sekreteri Doç. Dr. Selin Saye Böke, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekili ve AKPM üyesi Feleknas Uca, Anayasa Hukuku Profesörü Serap Yazıcı ile EŞİK’ten avukat Hülya Gülbahar katıldı.
‘HUKUKİ MÜCDAELE DEVAM EDECEK’
Toplantı avukat Hülya Gülbahar’ın açış konuşmasıyla başladı. Kadın hareketinin sözleşme için hukuk sürecini devam ettireceğini belirten Gülbahar, “Kadın erkek eşitliğine artan saldırılarla karşı karşıyayız. Dünya çapında kürtaj hakkına yönelik saldırılar da bunun parçası. Bu saldırı aynı zamanda eşit ve adil bir toplum düzenine karşı da bir saldırıdır. Kadın hareketi olarak da her türlü hakkın tehdit altında olduğu günlerden geçiyoruz. Bu saldırılar, sağ, popülist, otokratik iktidarlarda temel haklara ve hukuk devleti olma ilkesine yönelik saldırılar. İstanbul Sözleşmesi örneğinde bütün bu saldırıları aynı anda yaşıyoruz. Sokaklarda bu hakların gasp edilmesine karşı sürdürdüğümüz ortak direniş çok büyük bedeller ödüyor. Kadın hareketi olarak hukuki mücadeleyi sürdüreceğiz, Türkiye’yi eninde sonunda bu sözleşmeye taraf devlet haline getireceğiz. Sözleşmenin uygulanması için de ara vermeden çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
‘TÜRKİYE HAYAL KIRIKLIĞI OLDU’
Ardından konuşan GREVIO Başkanı Irıs Luarasi, yakın dönemde Ukrayna ve İngiltere’nin sözleşmeye taraf olmasını hatırlattı. GREVIO’nun Türkiye üzerinde sözleşmeden çekilme üzerine baskı kuramayacağını belirten Luarasi, “İlk defa bu sözleşmeyi imzalayan bir ülkenin sözleşmeden çekildiğini gördük. Bu konudaki hayal kırıklığımızı ve üzüntümüzü bütün iletmek istiyoruz. Aslında imzacı ülkeler üzerinde pozitif bir baskı oluşturuyoruz. Türkiye’nin sözleşmeden çıkmasını kabul etmiyoruz. Kabul edilemez bir durum. Sözleşme makamı ile uluslararası hukuk uyarınca geri çekilmeye dair bildirime karşı bir şey yapılamayacağı görüldü. Maalesef şu an elimiz kolumuz bağlı çünkü geri çekileceğine dair ihbarda bulunuldu. Ancak ulusal düzeyde çabalarımız devam etmekte ve bu duruma bir çare bulmak Türk yetkililere kalmış durumda. Bu yanıttan dolayı çok üzgünüm ama durum budur" diye belirtti.
‘SİYASİLERE KABUL ETTİRİLDİ’
GREVIO eski Başkanı Prof. Dr. Acar, sözleşmenin tam olarak uygulayabilmesi için devletlerin sözleşmenin temel felsefesini desteklemesi gerektiğini dile getirerek, “İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması, ekonomik, siyasi ve başka önlemlerin de alınması gerektiğini gösteriyor bize. Türkiye'nin her yerinden yüzlerce kadın ve LGBTİ+ kuruluşu, meslek grupları ve baroların sözleşmeye destekleri devam ediyor. Başarılı bir şekilde kamuoyunu da eğittiler. Bu çekilme kararı ile ilgili olarak en üst düzey idari mahkemeye gidildi. Orada uzmanlıkla azimle çalışmalar yapıldı. Ancak iddialar dar ve marjinal bir karar ile reddedildi. Ancak süreç hala devam ediyor ve edecek. Kadın hareketi İstanbul Sözleşmesi’nin önemini siyasilere kabul ettirdi” ifadelerini kullandı.
‘AKP’NİN KARARINI TANIMIYORUZ’
HDP’li Feleknas Uca, mücadelenin her alanda sürdürüleceğini vurgulayarak, “Hükümetin sözleşmeyi yok sayan kararını tanımıyoruz. Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden gece yarısı hukuksuz bir biçimde çekilmiştir. O tarihten bu yana kadına yönelik şiddette ciddi bir artış var. Sözleşmeden çekilmek kadınları şiddete, cinayete karşı savunmasız bırakmak anlamına gelmektedir. Bizim bu durumdaki rolümüz ise, İstanbul Sözleşmesi’ni sadece parlamento koltuklarında değil, köylerde, tarlalarda, sokaklarda yani her alanda herkese anlatmak, sözleşmenin öneminden herkesi haberdar etmek olmalıdır” dedi.
‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE İHTİYAÇ VAR’
İngiltere’den milletvekili Ruth Jones, Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesine karşı olduklarını belirtti. Türkiye ve İngiltere’nin sözleşmeye gereksinimi olduğunu belirten Jones, “Göçmenler yeterince korunmayabilir. Bu bir ayrımcılığa yol açıyor. Hane içi şiddet olaylarında, kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet vakalarının aktarılmasında sayıların artış gösterdiğini görüyoruz. Bu sistem mahkemeler üzerinden ilerliyor. Toplam vakaların maalesef yüzde 2’si mahkemelere taşınıyor. Her yıl mülteci kadınlar geri gönderiliyor. Sosyal güvenlik sisteminde reddediliyor. Bu durum aslında İstanbul Sözleşmesi’ne ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu gösteriyor” dedi.
‘HUKUK DA DEMOKRASİ DE YOK SAYILDI’
CHP Genel Sekteri Selin Saye Böke, Danıştay’ın kararını tanımadıklarının altını çizerek, mücadelenin süreceğini hatırlattı. Böke, “Karşımızda hukuku yok sayan bir zihniyet var. Bu nedenle hukuk mücadelemiz sürecek. Çıkmış olan bu hukuksuz kararın geri alınması için mücadele edeceğiz. Ama biliyoruz ki ne biz yalnızız ne de bunun mücadelesini veren parlamento dışındaki kadınlar yalnız. Danıştay kararı sadece hukuku değil demokrasiyi de yok saydı. Bizler bu tek adama karşı, çok kadınlar olarak mücadele edeceğiz. Bu anlamda mücadele sürecek ve bundan sonra da sözleşmenin uygulanması konusunda da mücadele edeceğiz” diye belirtti.
ANAYASA’YA AYKIRI
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Serap Yazıcı ise şunları belirtti: “Danıştay sürecinde fonksiyon gaspını gündeme getirdik ve Danıştay'ın bunu dikkate almasını istedik. İptal kararını iptal etmesini istedik. Danıştay talebimizi kabul etmedi. Bunun hukuken bir gerekçesi var mı? Hayır yok. Danıştay'ın kararında da Anayasa'ya aykırılık var. Cumhurbaşkanı imzasıyla geri çekilmekle Meclis’in yetkisi gasp edilmiştir.”
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?
İstanbul Sözleşmesi olarak da bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme, bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir. Sözleşme, Avrupa Konseyi (AK) tarafından desteklenmektedir. İstanbul Sözleşmesi, taraf devletleri hukuki olarak bağlar ve devletlere şiddetle mücadeleye yönelik yükümlülükler yükler. Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, bağlayıcı nitelikte olan ilk uluslararası düzenleme olan sözleşmenin dört temel ilkesi mevcuttur. Bunlar; Kadına yönelik her türü şiddetin ve ev için şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçluların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesidir.
Sözleşme, İstanbul’da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 121’inci toplantısında kabul edildi ve 11 Mayıs 2011 tarihinde de imzaya açıldı. Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’ni 11 Mayıs’ta imzaladı, 24 Kasım 2011’de de parlamentosunda onaylayan ilk ülke oldu.