DİYARBAKIR - Kayyım atanan belediyelerde eşbaşkanlık sisteminin sonlandırılmak istendiğini söyleyen görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Avukat Gülistan Ataş, “Ok yaydan çıktı, kadının eşit temsiliyetini bu saatten sonra yok edemezler" dedi.
Darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal’in (OHAL) verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Kürt siyasi hareketinin kazandığı belediyelerin 99’una 2016’da başlatılan kayyım atama uygulaması, 2019’da devam etti. 2019 seçimlerden sonra 19 Ağustos 2019’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) adaylarının kazandığı Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atandı. Daha sonra ise HDP’nin kazandığı 65 belediyeden 45’ine kayyım atandı.
Kayyımların ilk hedefleri arasında toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama yönünde HDP’li eşbaşkanların başlattığı projeleri sonlandırmak oldu. HDP’nin ardılı olduğu Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) başlattığı eşbaşkanlık devam ettirmesi ve bunu tüzüğüne alarak belediyelerde uygulama koyması, İçişleri Bakanlığı tarafından hedefe kondu. İçişleri Bakanlığı tarafından, 18 Kasım 2016’da gönderilen bir genelgede, “belediyelerde eşbaşkanlık tabiri ve unvanının kullanılmasının Türk Ceza Kanunu’nun ‘Kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi’ suçunu oluşturacağı” öne sürüldü ve belediyeler bu yolla tehdit altına alındı. Eşbaşkanlar hakkında “Üç aydan iki yıla kadar” hapis cezası verilmesi için idari ve cezai süreçlerin başlatılması talimatı verildi. Bu talimat ardından eşbaşkanlık suç haline geldi. Bu kapsamda çok sayıda belediye eşbaşkanı gözaltına alınarak tutuklandı, eşbaşkanlık sisteminin uygulandığı çok sayıda örgüt, dernek gibi kuruluşlar kapatıldı.
HDP’nin hazırladığı rapora göre, Temmuz 2015'ten bu yana 89 il eş başkanı, 193 ilçe eşbaşkanı tutuklandı.
Görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi HDP’li Meclis Üyesi Avukat Gülistan Ataş, kayyımların kadın politikaları ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği aleyhine attığı adımları ve eşbaşkanlık sistemini değerlendirdi.
ERİL ZİHNİYETE KARŞI EŞBAŞKANLIK
Eşbaşkanlık sisteminin Kürt kadın hareketinin yürüttüğü mücadele sonrası Türkiye’ye kazandırıldığının altını çizen Ataş, “Eşbaşkanlık toplumda ve siyasetteki eşit temsiliyet modelidir. Kadın bakış açısıyla siyaset yapmak, kadın bakış açısıyla toplum yaratma mücadelesidir. Bu model toplumda da siyasette de ciddi etkilere yol açmıştır. Kürt kadın hareketi sadece tekçi devlet zihniyetine karşı ulusal mücadele vermemiştir onunla birlikte eril devlet aklına ve ataerkil feodal topluma karşı da mücadele vermiştir. Eşbaşkanlık kurumuna dair devletin de iktidarın da ciddi baskıları oldu. Yerelde kayyumların hukuksuzluğuna gerekçe olarak eşbaşkanlık sistemi öne sürüldü. Bundan kaynaklı birçok eşbaşkan arkadaşımız yargılamalara, soruşturma, kovuşturmalara konu oldu. Buna dair ceza alan arkadaşlarımız oldu. Aslında burada amaçlanan hedef şudur: Yerel yönetimlerde kadın bakış açısıyla oluşturulmuş yönetimi yok etmek. Ataerkil feodal zihniyetin kadını eve hapsettiği bakış açısıyla hareket ediyor. Tabi devlet bunu AKP-MHP ittifakı eliyle yerelde kayyumlar elinden topluma sunuyor” ifadelerini kullandı.
‘İKTİDAR KADININ SÖZÜNDEN RAHATSIZ’
Ataş, siyasi iktidarın kadının sözünden rahatsız olduğunu belirterek, “Ama kadınlar inatla mücadelelerine devam ediyor. Amaçlanan şudur: Kadın bakış açısıyla siyaset yapmayın, kadın bakış açısıyla yerel yönetimleri yönetmeyin. Eşbaşkanlık sistemiyle verilmek istenen mesaj da şöyle: Kadınını sadece evdeki, ailedeki meselelerde değil, siyasette de söz hakkını şekillendirmesi ve topluma yön vermesidir” diye konuştu.
36 KADIN MERKEZİ KAPATILDI
Ataş, kadın kurumlarının kayyımların ilk hedefi olduğunun altını çizdi. DBP ve HDP’li büyükşehir belediyelerindeki kadın kurumlarının kapatıldığını ve Kadın Politikaları Başkanlığına erkek yöneticilerin getirildiğini hatırlatan Ataş, “Ve bu başkanlıkta çalışan kadın işçiler çıkarıldı. 36 kadın merkezi kapatılırken onlara bağlı sığınma evleri de kapatıldı. Sadece büyükşehirde kapatılmadı, ilçelerde de aynı durum oldu. Bunun yanında Kürtçe tabelalar indirildi, sokak ve cadde isimleri değiştirildi. Çocuklar için kurulan Kürtçe eğitim veren Zarokistan ve diğer kurumlar kayyumlar tarafından kapatıldı. Tabi kayyumlardan sonra yolsuzluk, fuhuş, uyuşturucu olayları ortaya çıktı. Mardin Belediyesi’nde bir fuhuş olayı ortaya çıktı, yargılama durumu söz konusu oldu ama yargılama makamı bunu çok da göz önünde bulundurmayarak perdeledi” diye belirtti.
‘KADIN BAKIŞ AÇISINA DÜŞMANLAR’
Yerel yönetimlerde kadınların yer almaması için devletin erkeklik rejimini devreye koyduğuna işaret eden Ataş, “Erkeklik rejimi dediğimiz mesele burada karşımıza çıkıyor. ‘Biz erkeklik rejimini devam ettirmek istiyoruz’ diyorlar. Eşbakanların yerine erkek başkanlar getiriliyor, ama eşbaşkanlık sistemi, kadınların sadece eşbaşkan olma meselesi değildi. Kadınların her alanda ekonomide, basında, hukuk alanında, siyasette söz sahibi olması için oluşturulan bir modeldi. Bütün mesele kadın düşmanlığından kaynaklanıyor. İktidarın kadın bakış açısından kaynaklı. Kadın bakış açısıyla oluşturulmuş her şeye düşman ya da karşıtlar. Bu sadece belediyelerle sınırlı bir durum değil” diye kaydetti.
‘ÖZERK YÖNETİMİN ÖNÜNE GEÇMEK İSTEDİLER’
OHAL döneminde çıkarılan kararnameyle belediyelere hukuksuza kayyum atandığını ve sonrasında ilk hedeflenenin kadın kurumları olduğunu vurgulayan Ataş sözlerini şöyle sürdürdü: “Her toplumsal olayda en başta kadınlara yöneliyorlar. Kadınlara şiddet ve işkence uygulanıyor. Bu bir devlet mantığı, zihniyetinden kaynaklı. Hele hele Kürt kadınıysanız, size karşı hem Kürt olduğunuz için bir baskı hem de kadın olduğunuz için bir baskı uyguluyor. Bu yüzden ilk hedef her zaman Kürt kadını olabilir diyebilirim. Kürdistan’a bu yüzden kayyum atanıyor. Yerel yönetimlerle hem kadının hem de Kürtlerin bir şey ortaya koymasının önüne geçmek istediler. Çünkü yerel yönetimler aslında özerktir. Özerkliği yok etmek istediler. Tek başına bir iktidara bağlı olarak faaliyet yürütmesini istiyor ama yerel yönetimlerin mantığı özerktir. Özerk olduğu için de kendi örgütlenmesini, maliyesini sağlayabilir, ama kayyumlarla bunun önüne geçmek istendi.”
‘EŞİT TEMSİLİYETİ YOK EDEMEZLER’
İktidarın tüm yok sayma politikalarına karşı kadınların eşit temsiliyetten vazgeçmeyeceğinin altını çizen Ataş, “Kadının eşit temsiliyetini bu saatten sonra yok edemezler. Çünkü ok yaydan çıktı, artık kadınlar kazanımlarını kolay kolay ne iktidara ne hükümete ne de başka bir devlete teslim etmeyi düşünmüyor. Çünkü kadınlar artık özgürlüklerini istiyorlar, yönetimlerde yer almak istiyorlar, siyasette söz sahibi olmak istiyorlar. O yüzden bu saatten sonra kadınların hiçbir devlet aygıtına boyun eğmeyecekler. Kadınlar özgürlükleri için her zaman alanlarda ön sıralarda olmuştur. Bu mücadele burada sınırlı değil devam edecektir” dedi.
‘SEÇİM OLSA YİNE HDP ALACAK’
Kayyım politikalarının halkta karşılık bulmadığına değinen Ataş, devamında şunları söyledi: “Halk kendi özgür iradesiyle seçtiği kişileri istiyor yönetimde. Bu yüzden kayyumların halkta bir karşılığı yok. Kayyum atandıktan sonra halkın tepkisi ortada. Sokaktaki herkes bundan kaynaklı rahatsızlığını dile getiriyor. Araştırmalar da şunu gösteriyor ki Kürdistan’da bir seçim olsa yine HDP belediyeleri devralacaktır. Ortada bir enkaz kaos var biz bu kaosu tekrar düzeltmek için mücadele vereceğiz. Biz eminiz halkın özgür iradesiyle seçilen kişiler tekrar gelecektir. AKP-MHP ittifakının Kürtlere uyguladığı düşmanlığı halk görüyor ve bunu da seçimlerde gösterecektir.”
MA / Eylem Akdağ