HABER MERKEZİ - Urfa ve İstanbul'da artan kadın katliamları protesto edilirken, “Erkek şiddeti nefes aldırmayan bir salgına dönüştüyse öz savunma haktır” mesajı verildi.
Artan kadın katliamları İstanbul ve Urfa'da protesto edildi. Urfa İl Kadın Platformu, Haliliye’de bulunan Topçu Meydanı’ndan açıklama yaptı. Platform birleşenlerinin yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Gençlik Meclisi üyeleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve çok sayıda kişi açıklamaya katıldı. "Bunun adı cins kırımıdır", "Kravat indirimini kabul etmiyoruz" ve "Cins kırımıma karşı öz savunma" dövizleri ile "Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizimdir. Yoksulluğa, yolsuzluğa, savaşa karşı alanlardayız" pankartı açıklamada açıldı.
İl HDP Gençlik Meclisi üyesi Berfin Çiçek, Şırnak'ta Hasan Karaaslan'ın eşi ile 3 kızını katletmesine işaret ederek, "Bu katliamlar ile Türkiye’de devlet eliyle cins kırımı önlenemez boyutlara ulaşmaktadır” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi ve belediyelere atanan kayyımların kadın kurumlarının kapatılmasıyla cinayetlerin arttığına dikkati çeken Çiçek, "Bugün kadınların canına kast eden erkek şiddetine karşı, bir kez daha alanlarda ‘Kadın cinayetleri politiktir’ demeye devam ediyoruz. Cezasızlıktan güç ve cesaret alan erkekler 'gücüm yettiği için hedef aldım' diyebilecek cürette ve biz kadınları akıl almaz yöntemlerle katletmeye devam etmekte” diye konuştu.
TALEPLER
Kadın cinayetlerine karşı mahkemelerin caydırıcı cezalar vermesi gerektiğini belirten Çiçek, şu talepleri sıraladı: "Devlet, kadına yönelik şiddetle bütüncül bir mücadele için kurumsal, mali ve eşgüdümlü yapılar kurmalı. Etkili, kapsamlı ve birbiriyle koordineli politikalar oluşturmalı. Kadına yönelik şiddet için önleyici tedbirlerin alınmamasının hemen ardından gerçekleşen kadın katliamlarına karşın, mahkeme heyetlerinin caydırıcı cezalar uygulamaması tedbirlerin alınmamasının devamı niteliğindedir. Bizler özgür ve eşit yaşamın mücadelecisini veriyoruz. Eril zihniyet ve kurumları bilsin ki yitirdiğimiz tüm kadın arkadaşlarımız için alanlarda mücadelemizi yükselteceğimizi, bu ateşin sönmesine asla izin vermeyeceğimiz bildiriyoruz. Toplumsal eşitsizliğe ve kadın katliamlara karşı biz kadınlar susmuyoruz, erk zihniyeti ve sistemi reddediyoruz.”
Çiçek, "Erkek şiddeti nefes aldırmayan bir salgına dönüştüyse öz savunma haktır. ‘Erkek Devlet’ şiddetine karşı alanlardayız. Direniyoruz” sözleriyle konuşmasını bitirdi.
Açıklama, "Jin, jiyan, azadî" sloganlaryla son buldu.
İSTANBUL
Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG), kadın katliamlarına karşı Kadıköy Süreyya Operası önünde açıklama yaptı. HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’ün yanı sıra çok sayıda kişi eyleme katıldı. Eylemde, “Katilleri kollayan devletin ahlakına itaat yok, isyan var" pankartı açıldı. Yine, "İstanbul Sözleşmesi biziz", "Erkek adalet değil gerçek adalet" ve "Sen boyun eğdiğinle kal ben isyandayım" dövizleri taşındı. Eylemde sık sık “Jin, jiyan, azadî”, “Kadınlar birlikte birlikte güçlü” ve “Erkek adalet değil gerçek adalet” sloganları atıldı. Kadınlar, açıklama öncesi İstanbul Sözleşmesi uygulandığı takdirde hayatta olabilecek kadınların isimleri okunarak, "Burada" diye haykırdı.
ÖZEL SAVAŞ POLİTİKASI
Kadın Zamanı Derneği Başkanı Dilek Başalan, Kürt illerinde özel savaş politikası uygulanarak kadınların katledildiğini ifade etti. Başalan, "Firdevs Babat Ahmet Babat’ın elindeki korucu silahından çıkan tam 17 kurşunla öldürüldü. Kürt illerinde kadın düşmanı politikalarını savaş politikasıyla derinleştiren devlet her gün kadınları öldürüyor. Korucu sistemini desteklerken kadınları ise ellerine silah verdiği bu katillerden korumuyor. Ahmet Babat’ın abisi Ramazan Babat yine aynı yerde başka bir kız çocuğuna tecavüz ettiği için tutuklanıyor. Tecavüz eden suçunu örtmek için erkek devletten aldığı güçle aileyi tehdit edebiliyor ve para teklif edebiliyor. Bu kadar suçun yaşandığı bir yerde erkekler neden korunuyor? Bir üniforma sahibi olan her erkeğe şiddetin her türlüsünü uygulama hakkı tanıyan, cinsel saldırıya ve istismara göz yuman iki yüzlü ahlak politikası bu katliamın baş failidir" şeklinde konuştu.
80 yaşındaki hasta tutuklu Makbule Özer’in Kürtçe tercüman olmadığı gerekçesiyle dinlenmediğini ve sağlık hakkının ihlal edildiğini belirten Başalan, “Fatma Altınmakas şikayet için ettiği karakolda Kürtçe tercüman olmadığı için yaşadıklarını anlatamamış ve ölüme mahkum edilmişti” diye kaydetti.
Başalan, şunları söyledi: "Erkek egemen sistemin yapmak istediklerini geçmişten yaşadıklarımızdan deneyimledik ve bunu kabul etmeyecek, ne makul kadın olacak ne itaat edenler olacağız. Katillerin, tecavüzcülerin sırtını sıvazlayanlara sözümüz var; sokakta, evde, okulda, işyerinde her yerdeyiz. Ne size ne kadın düşmanı politikalarınıza itaat etmiyoruz."