ANKARA - Semra Güzel’e “başını eğdirme” girişimi ve ters kelepçe uygulamasının Türkiye rejiminin fotoğrafı olduğunu dile getiren HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Seçilmiş bir milletvekiline uygulanan muamele, Türkiye demokrasisine kare bir lekedir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, 2 Eylül’de İstanbul’da gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden İstanbul Adliyesi’ne götürülürken ters kelepçe ve polisin “boyun eğdirme” girişimine maruz kalan Güzel, 3 Eylül’de çıkarıldığı mahkemece “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı.
Dokunulmazlığının kaldırılması sürecinde başlayan linç girişimi, Güzel’in gözaltına alınması sürecinde de iktidar ve medyası tarafından bir kez daha devreye girdi. Güzel’in gözaltına alınması sürecinde “başını eğdirme” girişiminin basın üzerinden servis edilmesi ve hedef alınmasını HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
SOYLU’NUN HEDEF GÖSTERMESİ
Yaşananların tesadüf olmadığının altını çizen Başaran, Güzel’in hedef alınmasının, gördüğü kötü muamelenin iktidarın kendisine karşı mücadele edenleri susturmanın, geri adım attırma politikasının devamı olduğunu söyledi. Güzel’in hedef alınmasını “Kürt kadınları şahsında Kürtlerin verdiği özgürlük mücadelesine geri adım attırma siyasetinin bir parçası olarak ele almak lazım” diyerek yorumlayan Başaran, “Süleyman Soylu ağzını her açtığında partimizi, Kürt siyasetini hedef aldığını ve en başat olarak da kadınları hedef aldığını görüyoruz. Buradan bir başarı elde etme planı olduğunu da görmek lazım. Semra Güzel arkadaşımızın başından bu yana hedef gösterilmesiyle yürütülen süreçte aslında bu siyasetin bir parçasıdır” dedi.
‘YALANLARLA BİR SÜREÇ İŞLETİLDİ’
İktidar ve kadrolarının içerisine girdiği yolsuzluk, devlet-çete-mafya ilişkilerinin her gün ortaya çıktığını hatırlatan Başaran, “Suça bulaşmış kişiler araştırıldığında mutlaka İçişleri Bakanı ile bir şekilde bağlantısının çıktığını görüyoruz. Bu kadar kendileri suça batmışken, suçlular ve suç örgütleriyle iç içe iken bunun üstünü kapatmak için Kürt, kadın düşmanlığını ön plana çıkararak, ayakta durmaya çalıştıklarının bir göstergesidir. Semra Güzel’in süreçleri tam da bu biçimde yöneltildi. Önce Süleyman Soylu hedef gösterdi. Akabinde bir süreç başlatıldı. Gözaltına alınması, basına yansıtılma biçimi, Süleyman Soylu’nun kullandığı zehirli dil bu süreci daha da tırmandırmak istediğinin bir göstergesidir. Çeşitli yalan ve manipülasyonlarla basına servis edildi. Peruk taktı, sahte pasaportla yakalandı, denilerek yalanlarla bu süreç işletildi” diye konuştu.
‘HAKLI BİR MÜCADELE VERİYORUZ’
Güzel’in “başının eğdirilmeye” çalışıldığı görüntülerin servis edilmesine dair Başaran,“Daha önce Van’da bir kadın arkadaşımız gözaltına alınırken, aynı bir görüntü oluşturulmaya çalışıldı. 2016’da dokunulmazlık kaldırıldığında benzer görüntüler servis edilmişti. Israrlı bir biçimde Güzel’in başının eğilmeye çalışılma görüntüleri basına servis edilmesi tesadüf değil. Kürtlere, kadınlara verilen bir mesaj var. Sanki ‘suç işliyormuşuz’ gibi bir duygu yaratmaya çalışıyorlar. Suç işleyenler, her gün suç örgütleriyle fotoğrafları çıkanlardır. AKP’nin milletvekillerinin, bakanlarının, Cumhurbaşkanı danışmanlarının, nasıl bir yolsuzluk şebekesinin içerisinde olduğu her gün çarşaf çarşaf her yerde yayınlanıyor. Semra Güzel’de ondan önceki arkadaşlarımızda onların bütün çabalarına rağmen başını eğmedi. Biz haklı bir mücadele veriyoruz. Kadınların, Kürtlerin, ötekileştirilenlerin özgürlük ve eşitlik mücadelesini veriyoruz” ifadelerini kullandı.
‘GERİ ADIM ATTIRAMAZLAR’
AKP’nin ve kurmaylarının bulaştığı suçların, yaptıkları hukuksuzlukların mutlaka hesabını vereceğini sözlerine ekleyen Başaran, “Bugün İçişleri Bakanı elinde olan güç ve konumuyla çok üst perdeden söylemlerde bulunuyor olabilir ama kendilerine uygulanan dokunulmazlık kılıfı ilelebet olmayacak. Mutlaka hukuk nezdinde hesap verecekleri süreçler olacak. Bütün suçları için hem hukuk hem de toplumda önünde hesap verecekler. Algı yönetimleriyle, hukuksuzlukları ve linç politikalarıyla, Kürt halkına da kadınlara da, Kürt kadınlarına da geri adım attıramadılar” dedi.
LEYLA ZANA HATIRLATMASI
Meclis’ten 1994’te benzer yönelimlerle çıkarılarak, gözaltına alınan ve tutuklanan Kürt siyasetçi Leyla Zana’yı hatırlatan Başaran, şöyle devam etti: “Meclis’te tek Kürt kadındı. Meclis’ten yaka paça çıkarıldı, tutuklandı. O Meclis’te sayımız artarak, geri döndük. Toplumsal olarak da mücadelemizi her defasında biraz daha büyüterek geldik. Binler olduk, milyonlar olduk. Aynı siyaset ile farklı sonuçlar almak isteyenlere tarihsel deneyimlere dönüp, baksınlar. En nihayetinde kazananlar mücadele edenler, hakkın ve hakikatin yolunda ilerleyenler olacak. Bu dönem açısında da farklı olmayacak.”
‘FAŞİST REJİMİN FOTOĞRAFIYDI’
“Bu uygulama sadece Kürtlere, HDP’lilere oluyor şeklinde değerlendirmemelidir” uyarısında bulunan Başaran, şunları söyledi: “Bu rejimin fotoğrafıydı. Seçilmiş, on binlerce oy almış bir milletvekiline uygulanan muamele Türkiye demokrasinin tümüne de bir kare lekedir. Meclis itibarı diye her yerde söyledikleri şey, halk iradesi, özgürlükler ayaklar altına alındı. Muhalefet bu meseleyi böyle değerlendirmeli. Bir ikiyüzlülük ortadadır, görüşmelerde Meclis onurundan söz edenler, bir üyesinin yaka paça, işkence uğrayarak, gözaltına alınmasına sessiz kalıyor. Bu da hak, hukuk ve adalet derken nasıl iyi yüzlü olduklarının fotoğrafıydı. Bütün toplumsal kesimlerin net tavır alması gerekir. Bu hadsizliktir. Kelimelerle ifade edilemeyecek çürümüşlük halidir. Ortak refleks daha üst perdeden yapılmalıdır.”
MA / Berivan Altan