ADANA - Tunus’ta gerçekleştirilen 3’üncü Dünya Konferansı’na katılan delegelerden Canser Dayanır, düzenlenen Ortadoğu gecesinin ortak sloganlarından birinin “Jin, jiyan, azadi” olduğunu belirterek, “Birbirimizden güç aldık. Uluslararası mücadele öne çıktı” dedi.
Tunus’ta 4-10 Eylül’de Tabandan Kadınların 3. Dünya Kadın Konferansı için 30 ülkeden kadın delegasyon bir araya geldi. Ortadoğu, Afrika ve Avrupa ülkelerinden kadınlar, konferans boyunca deneyimlerini konuşup, birçok başlık altında tartışmalar yürüttü. Dünya kadın hareketinin durumu, geleceği, örgütlenmesi ve mücadele perspektiflerini ele alan kadınlar, önümüzdeki süreçte daha güçlü bir kadın örgütlenmesi, mücadelesi ve dayanışmasını yaratma yollarını tartıştı.
Konferansa, Türkiye ve Kürdistan’dan Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA), Emekçi Kadınlar (EKA) ile sendikalardan delegeler katıldı. “Anaerkil sistem ve doğal toplumlarda yaşam”, “Savaş ve kadınlar üzerindeki etkisi”, “Savaş ve çatışma alanlarındaki kadınların rolü”, “Kadın ve Rojava Devrimi”, “Kadınların çevresel krizle yüzleşme çabaları”, “Kadınların kurtuluşu üzerine yeni bir bakış açısı”, “Sosyalizm veya oportünist feminizm ve kadın kurtuluşu üçlemesi”, “Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitliğin küresel durumu”, “Kadınlar ve işçi sendikası”, “Göçmen Kadınların Sorunları” ve “Kadına Yönelik Şiddet Biçimleri” gibi birçok başlıkta sorunların yanı sıra çözüm yollarının konuşulduğu konferansta yer alan EKA’dan Canser Dayanır, konferansa ve yürütülen tartışmalara dair konuştu.
‘SORUNLAR TÜM DÜNYADA AYNI’
Kadınların kapitalist ve emperyalist sistemlerin var olduğu yerde taciz, şiddet, tecavüz ve emek sömürüsüne maruz kaldığını belirten Dayanır, konferansın buna karşı enternasyonalist bir dayanışma ağı oluşturmak amacıyla düzenlendiğini söyledi. Konferansın ilkinin Venezuela, ikincisinin Nepal’de yapıldığını hatırlatan Dayanır, bu yılda Türkiye, Kürdistan ve dünyanın birçok yerinden kadınların katılımıyla Tunus’ta bir araya geldiklerini belirtti. Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan sorunların tüm dünyadaki kadınların yaşadıkları sorunları kapsadığını dile getiren Dayanır, “Kongrede taciz, tecavüz, faillerin cezasız ya da serbest bırakılması, işçi kadınların eşit işe eşit ücret gibi birçok sorun konuşuldu” dedi.
Emekçi ve genç kadınlar adına kongrede söz aldığını aktaran Dayanır, dünyadaki genç kadınların sorunlarının toplumsal sistemden bağımsız olmadığını gördüğünü dile getirdi. Dayanır, “Emekçi kadınlar olarak kadınların kurtuluşunun kapitalist sistemle mümkün olmadığı, çözümler getirilse dahi geçici olacağını ortaya koyduk. Kalıcı çözümler istiyorsak toplumsal sistemin değişmesi gerekir. Kapitalist sistemde kadınların ezilmesi işlerine yarayan bir durum çünkü kadın ucuz iş gücü olarak görülüyor. Kadınlar mücadele ederek, örgütlenerek sisteme karşı çözüm gücü olabilirler. Genç kadınlar sorununda ise ekonomik anlamda bugün derin bir kriz yaşanıyor ve bu krizden özelde genç kadınlar etkileniyor. Barınma sorunu, hem okuyup hem çalışma ve daha birçok sorunla karşı karşıyayız. Birçok ülkeden genç kadınlar katılmıştı. ABD, Hollanda, Batı Sahra’dan katılan genç kadınlar olarak yaşadıklarımızı birbirimize aktardık. Birçok ülkede barınma ve ekonomik krizin ciddi boyutlara ulaştığını gördük. Her ülkede kadınların üniversite döneminde çalışmak zorunda olduğunu gördüm. Sonuç olarak her ülkede kapitalizmin bir çöküş içerisinde olduğunu ve bu çöküş sürecinin kadınlara, ezilenlere zarar verdiğini gördük. ABD’deki kadınla benim yaşadığım sorun farklı değil aslında. Kadınlar dünyanın dört bir tarafında eziliyor ve dünyanın dört bir tarafında mücadele etmek zorunda” diye belirtti.
TUNUS’UN DEMOKRASİ DENEYİMİ
Konferansın ilk gününde Tunus Devrim Meydanı’nda bir araya gelerek, bir yürüyüş gerçekleştirdiklerini söyleyen Dayanır, gözlemlerini şöyle aktardı: “2011’de Tunus’ta bir devrim gerçekleşti. Halk tarafından Zeynel Abidin Bin Ali adında bir diktatör devrildi ve bunun etkisi hala hissediliyordu. Evet tamamen demokratik, sosyal bir ülke değil ama insanlar eylemlerde rahat hareket edebiliyor. Burada o tarz bir konferans gerçekleştirmek istesek polis yığınağı oluşur etrafımıza. 30 dakikalık bir yürüyüş boyunca etrafta tek bir polis yoktu. Çok coşkulu bir yürüyüş oldu, sloganlarımızı attık. Bu benim için önemliydi ve devrim sonrasında bu hakları kazandıklarını söylediler. Bu hakkı mücadele sonucunda almışlardı.”
JIN JIYAN AZADİ SLOGANI
Konferansın ilk iki gününde 30 başlık üzerine tartışmaların yürütüldüğünü belirten Dayanır, “Kadın ve Rojava Devrimi, savaş, genç kadınların sorunları, kadın grevleri, göçmen kadınların sorunları, eşit işe eşit ücret mücadelesi gibi pek çok sorunlar için atölyeler yapıldı ve çözüm yolları tartışıldı. Atölyelerin ardından genel kurul başladı. Konferansa katılan kıtaların raporları aktarıldı. Bu raporlara dair önergeler sunuldu. Son gün atölyenin sonuçları tartışıldı. Son günde kültürel etkinlikler de yapıldı. Farklı ülkelerin danslarını gördük, şarkılarını dinledik. Halaylar çekildi. Ortadoğu gecesinde bu etkinlikler ayrı bir coşku verdi kadınlara. Salonda özellikle ‘Jin jiyan azadi’ ve ‘Yaşasın enternasyonal dayanışma’ sloganları atıldı, etkinlikler çok coşkuluydu” ifadelerini kullandı.
TUTUKLU KADINLARLA DAYANIŞMA
Rojava Devrimi’ne sık değinildiğini belirten Dayanır, şöyle dedi: “Salonda, Rojava’daki kadınların desteklenmesi, sürekli konuşulan konular arasındaydı ve sık sık Rojava Devrimi’ne dair sloganlar atıldı. Filistinli ve Rojavalı kadınların mücadelesi selamlandı. Cezaevlerindeki hasta kadın tutsaklar üzerinden tartışmalar yürütüldü. Özellikle Aysel Tuğluk şahsında kadın tutsakların durumu konuşuldu. Bakırköy Cezaevi’nde yatan Zühal Sürücü yoldaşımızın mektubunu da orada okuduk ve selamladık. Birçok ülkeden kadınlar, cezaevlerindeki kadınlarla dayanışmak için mektup göndermek istediklerini söyledi. Hasta kadın tutsaklar üzerinden bir duyarlılık hakimdi. Kadın sorunu konusunda enternasyonal bir mücadele yürütmek gerektiği vurgulandı. Bunun içinde ortak ve merkezi etkinlikler yapmak herhangi bir ülkede bir kadın sorun yaşadığında tüm ülkelerden ses çıkarmak hattı üzerinden uluslararası bir mücadelenin başarılı olabileceği konuşuldu.
‘BİRBİRİMİZDEN GÜÇ ALDIK’
Bu tarz konferanslar çok önemli, sözümüzü özgürce söyleyebildiğimiz bir alan oldu. Farklı ülkelerden birçok kadın, ülkesinde yaşadığı bazı baskılara rağmen oraya gelip özgürce sözünü söyledi. Afganistan’da söz hakkı olmayan, eylemlere katılamayan bir kadın orada rahatça konuşmasını yapabildi ve beraber olunca birbirimizden güç aldığımızı gördük. Bu tarz etkinlikler arttırılmalı. Konferanstan kazanımım çok büyük. Bize takılan zincirleri hissediyoruz ve birlikte olunca bu zincirlerin kırılacağına olan inancımız tam daha motive oluyoruz.”
MA / Mukadder Akyol