İran’daki protestocular: Tek talebimiz rejim değişikliği

  • kadın
  • 10:20 24 Eylül 2022
  • |
img
ANKARA - Jîna Mahsa Amînî'nin İran'da katledilmesi sonrası 3 farklı kentte sokağa çıkan eylemciler, “Artık tek talebimiz rejim değişikliği. Ülkemizi geri istiyoruz. Halk olarak bir aradayız, bölünmeyeceğiz ve bu bile bir özgürlüktür” dedi.
 
İran’da “ahlak” polisi tarafından gözaltında işkence edilerek katledilen Jîna Mahsa Amînî’nin ardından başlayan protestolar başta Kürdistan kentleri olmak üzere tüm ülkeye yayıldı. Rejimin saldırılarına rağmen İran'da, sokağa çıkan insan ve eylemlerin yapıldığı kent sayısı da giderek artıyor. Tüm olumsuzluklara rağmen sokağa çıkan, farklı kentlerde yaşayan 3 eylemciyle, kentlerindeki atmosferi ve sokaktaki durumu konuştuk. Güvenlik gerekçisiyle kaynaklarımızın isimlerini saklı tutarak, farklı isimler kullandık.
 
'SOKAKLAR HINCA HINÇ DOLU'
 
İnternet kesintisi nedeniyle çok kısa ve kesintili bir görüşme yapabildiğimiz İran'ın başkenti Tahran'daki eylemlere katılan 15 yaşındaki lise öğrencisi Nazanin, İran’da birçok yerde internetin kesik olduğunu ancak VPN ile kısa süreli bağlantılar yapabildiklerini anlattı.
 
Tahran’da sokakların hınç hınç dolduğunu, eylemlere sert müdahalelerde bulunulduğunu ifade eden Nazanin, Kürdistan eyaletindeki polis saldırılarının daha da sert olduğunu belirterek, “Yerleşim yerlerinden sabaha kadar insanların sloganları ve çığlıkları geliyor. Sabaha kadar silah sesleri duyuyoruz" dedi.
 
‘REJİM POLİSLERİ HASTANELERDE PUSU KURUYOR’
 
Arkadaşları ile beraber sokakları terk etmediklerini ifade söyleyen Nazanin, eylemlere ilk günlerde daha çok gencin katıldığını, polislerin sokaklarda insanları katletmesiyle birlikte birçok kişinin ailesi tarafından engellendiğini anlattı. Yükselen direnişi ailelerinde engellemelerinin sonuçsuz kaldığını ifade eden Nazanin, “Çocuklar evden kaçıp eylemlere katılmaya devam ediyor. Sokağa çıkıp eylem yapıyoruz. Baskıcı güçler bize biber gazı ile saldırıyor, insanları pompalı tüfekle vuruyorlar. Çok kişi yaralanıyor ama çok ağır yaralanmadığımız sürece hastanelere gitmiyoruz. Çünkü polisler hastanelerde pusuda bekliyor. Yaralı birisi hastaneye gidince sizi orada daha doktor tedavi bile etmeden tutuklayıp, gözaltı merkezine götürüyorlar” ifadelerini kullandı.
 
‘İRAN’DA YAŞAMAKTA ÖLMEKTEN FARKLI DEĞİL’
 
Eylemleri engellemek için bazı sivil polislerin protestolara halktan biri olarak katıldığına dikkat çeken Nazanin, “İnsanları kandırıp kıyıda köşede yerlere, tenhalara çekmeye çalışıyorlar. Sonra onları orada tutuklayıp götürüyorlar. Bu insanların bazılarını sonra bulamıyoruz. İlk başta pek çok sınıf arkadaşımla beraber gidiyorduk bu eylemlere. Ama şimdi çoğunun ailesi korkuyor, çıkmalarına izin vermiyorlar. Ama biz korkmuyoruz. Evet burada sokakta hiçbir şeyden çekinmeden insanları öldürüyorlar ama şu anda İran'da yaşamak zaten ölmekten farklı değil ki” dedi.
 
‘SİSTEMİ DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ’
 
İran’da geleceklerini öngörmediklerini için sokaklarda olduklarını kaydeden Nazanin, şöyle konuştu: “Sorun sadece tesettür olsaydı, tesettürlü kadınlar eylemlere destek vermezdi. Sokaklara çıkarak canını tehlikeye atmazdı. Bizlerin burada bir geleceği yok. Bunun için sokağa çıkıyoruz. Biz burada var olan bu sistemi değiştirmeye çalışıyoruz ama ne olacağını kestirmek çok zor. Babam sürekli kendini siyasi meselelere bulaştırma diyor. Ama bu benim de geleceğim."
 
‘SESİMİZİ DUYUN’
 
Dünyadaki kadınlara seslenen Nazanin, “Tüm kadınlardan burada olan bitene sessiz kalmamalarını rica ediyoruz, burada kadınlar ve kız çocukları olarak onurlu bir gelecek için sokaklara çıkıyor ve öldürülüyoruz. Bizim sesimizi kesmek için interneti kestiler. Lütfen sesimizi duyurun" dedi.
 
İran resmi ajanslarına yönelikte tepkisini dile getiren Nazanin, şöyle devam etti: “İran medyası ülke içindeki sorunları, eylemleri, insanların ölümlerini yayınlamaz. Bu durum bizi çok kızdırıyor. Geçen gün bir sınıf arkadaşım televizyonda yürüyen merdiveni olmayan bir köprüyle ilgili bir haber görmüş. İran'da tüm kentler ayağa kalkmış, kaç kişi ölmüş bilmiyoruz, İranlı gazeteciler gitmiş yürüyen merdiven haberi yapıyor. Bu nasıl olabilir? Siz gerçek gazeteciler lütfen bizim hakkımızda yazın. Burada insanların yaralandığını, öldürüldüğünü yazın. Yaralılar hastaneye gidemiyor ve kan kaybından ölenler oluyor. Çatışmalar bu şekilde devam ederse, ölen insanların sayısı çok fazla olacak.
 
KÜRDİSTAN’DAKİ SALDIRILAR ÇOK DAHA YOĞUN
 
Kürdistan eyaletinde Saqqez kentinde oturan bir arkadaşım sokaktaki kurşun seslerinin günlerdir bir an bile durmadığını söyledi. Sokaklarda tanklar varmış. ‘Sıkıyönetim var’ dedi. Oralarda durum buradakinden de kötü. İnsanları öldürüyorlar. İran'da bütün insanlar mazlumdur. Kadınlar, Kürtler, Farslar, Türkler… Burada hepimiz baskı ve zulüm altında yaşıyoruz. Kürdistan'da saldırılar çok daha yoğun ama hepimiz bu koşulların değiştirilmesi için sokaklardayız. Tek bir talebimiz var o rejim değişikliğidir.”
 
'TÜM BASKI ARAÇLARI DEVREDE'
 
İnternetin kesilmesi nedeniyle geç ulaşabildiğimiz Rawbar ise, Kürdistan'ın Kerman kentindeki eylemleri ve sokakların durumunu anlattı. Sokaklarda polisler ve eylemcilerin olduğunu anlatan Rawbar, “İnsanlar çok öfkeli. Çileden çıkmış durumdayız. Ellerindeki tüm baskı araçlarını devreye soktular. Kerman, Kasım Süleymani'nin doğduğu yerdir. Biliyorsunuz kendisi İŞİD ile birlikte Suriye'de savaşan eski bir Devrim Muhafızıdır. Geçtiğimiz günlerde videolarını da görmüşsünüzdür, burada eylemciler devasa bir Süleymani posterini indirip ateşe verdiler. Biz Kermaniler bu gibi adamların adıyla anılmak istemiyoruz. Bu sabah da Kasım Süleymani'nin mezarına yakın olan Sarbaz caddesinde çok sayıda tank vardı. Halk mezarlığa gidip eylem yapmasın diye mezarın etrafını barikatlarla çevirip yüzlerce polis yığmışlar” diye konuştu.
 
'EYLEMLERE KATILIM ARTIYOR'
 
Eylemlere polisin saldırması ardından halkın daha fazla katıldığını aktaran Rawbar, on binlerin sokaklarda “Rejimin değişmesini istiyoruz” diyerek, hükümet karşıtı taleplerini haykırdığını belirtti.
 
‘HALKI KORUDUKLARINI SÖYLÜYORLAR'
 
Kadınların eylemlerin öncülüğünü yaptığını da sözlerine ekleyen Rawbar, halkı “haydutlardan koruyoruz” diyen rejime, sözcülerine de şöyle yanıt verdi: “Halkı halktan korumalarına ihtiyaç yoktur. Kimseyi korudukları da yok ayrıca. Hiçbir resmi ya da devlet kurumu bizleri korumuyor. Tamamen yalan söylüyorlar. Bizi sokaklarda av tüfekleriyle, pompalı tüfeklerle vuruyorlar. Bu mu halkı korumak?" diye sordu. Rawbar, internet kesintisi nedeni ile daha fazla konuşamadı.
 
‘YAŞLI, GENÇ SOKAKTAYIZ’
 
Karaj kentinde eylemlere katılan 23 yaşındaki eylemci Mehrshahr da, internet kesintisi nedeniyle gönderdiğimiz sorulara yazılı yanıt verdi. Karaj’ın abluka altında olduğunu dile getiren Mehrshahr "‘Besiç’ denen, Devrim Muhafızları tarafından finanse edilen, silahlandırılan, sivil giyimli ve görevi halkı korkutmak, bastırmak ve halka şiddet uygulamak olan, hatta resmi dairelerde ve devlet kurumlarında ihbarcılık ve ajanlık faaliyetleri yürüten paramiliter güçleri polislerle birlikte hareket ediyor. Besiç denen bu güçler Suriye'de IŞİD'le birlikte de savaştı. Eylemlere katılanlar daha çok gençler ve kadınlar diyebilirim, ama bir anda karşınıza başörtüsünü çıkarıp yürüyen yaşlı bir kadın da çıkabiliyor. Eylemlerde her türden, her yaştan insan görmek mümkün. Yaşlı, genç, kadın, erkek sokaklardayız” ifadelerini kullandı.
 
'BAŞARACAĞIZ'
 
Yaralı ve ölü sayısının her geçen gün arttığına, ama bununla beraber insanların cesaretinin de arttığına işaret eden Mehrshahr, "İnsanlar şiddet arttıkça daha da yiğit oldular. Birbirlerinden cesaret alıyorlar ve korkmuyorlar. Ölü sayısı arttıkça, her ölen bir kişi yerine yüz kişi daha sokağa çıkıyor. Ya başaracağız ya başaracağız" dedi.
 
‘BİRÇOK KİŞİDEN HABER ALAMIYORUZ’
 
Binlerce eylemcinin tutuklandığına dikkat çeken Mehrshahr, “Defalarca polis tarafından götürülmekte olan yurttaşların kalabalık halk grupları tarafından polisin elinden alındığına şahit oldum. Bunun yanı sıra polis tarafından götürülen bazı kişilerden de haber alamıyoruz. Nereye götürüldüklerini bulamıyoruz. Resmi bir işlem yapılmıyor. Bu ‘Besiç’ dediğimiz grubun bir sürü üssü var. Bu üsler resmi merkezler değil ve gizli tutuluyor. Kaçırılan insanları oralara götürdüklerini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
 
'HALK ÖRGÜTLENMESİN DİYE İNTERNETİ KESTİLER'
 
Halk arasındaki teması, bilgi alışverişini kesmek için internetin kesildiğini dile getiren Mehrshahr, “Medya sürekli yalanlar söylüyor. Ama İranlılar bu durumun farkında. İnsanlar devlet medyasındaki haberleri, halkı bölmeye çalıştıkları ve yalan bilgi verdikleri için dinlemiyor. Kulak asmıyorlar” dedi.
 
İRAN HÜKÜMETİNİN KINANMASI
 
Taliban'ın İran hükümetini kınayarak kadın haklarına saygı göstermesi gerektiğini söylediği açıklamaya dikkat çeken Mehrshahr, "Bir hükümetin durumunu Taliban'ın kınaması için ne kadar kötü olması gerekir bir düşünün. İran hükümetini terörist bir örgüt kınadı. Artık tek talebimiz rejim değişikliği. Ülkemizi geri istiyoruz. Halk olarak bir aradayız, bölünmeyeceğiz ve bu bile bir özgürlüktür" diye ekledi.
 
MA / Gözde Çağrı Özköse