İZMİR - Barışın sağlanması için toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması gerektiği belirtilen Barış Nöbeti’nde “Bu toprakların kadın direnişine her zamankinden çok ihtiyacı var” denildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi dernek binasında her ayın ilk Cuma günleri düzenledikleri Barış Nöbetinin ‘Kadınların barışa ihtiyacı var’ şiarıyla gerçekleşen ikinci nöbeti Eski Sümerbank önünde gerçekleştirdikleri açıklama ile sona erdi. ‘Kadınlar barış istiyor’ yazılı pankartın taşındığı basın açıklamasında basın metnini İHD İzmir Şubesi Kadın Komisyonundan Cemile Karakaya okudu.
‘KADIN ÖZGÜRSE TOPLUM ÖZGÜRDÜR’
Cinsiyet ayrımcılığına karşı İran rejimine karşı çıkan İran’lı kadınların ‘barış istiyor diyerek’ yanlarında olduklarını ifade eden Karakaya, “Soruyoruz ,kimsenin saç üzerinden kadınlara tahakküm kurmadığı bir dünya zor mu dur gerçekten? Geçmişten bu güne tüm baskıcı rejimler kadına baskıyı meşru görmektedirler. Çünkü kadına yönelik şiddet toplum üzerindeki şiddettir. Kadın özgürse toplum özgürdür” dedi.
Baskıcı rejimlerin desteklediği erkek zihniyetinin kadın düşmanlığı üzerinden kendini var ettiğini ifade eden Karakaya, kadın katliamına ilişkin bazı verileri şöyle dile getirdi:
“*Uluslararası Af Örgütü'ne göre, savaş dönemlerinde bazı askeri komutanlar, özellikle askerlerin zorla silah altına alındığı dönemlerde, askeri birlikler içinde bir uyum duygusu yaratmak ve sürdürmek için askeri bir strateji olarak toplu tecavüzü kullanmışlardır.
*Kadın tarihi yazarı Gerda Lerner'e göre de, savaş dönemlerinde işgalci bir grubun kadınlara tecavüz etme eylemi, milattan önce 2000’li yıllardan günümüze kadar, savaş ve fethin bir özelliği olmuştur.
*İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda da, Kızıl Ordu askerlerinin yaklaşık 200 bin Alman kadına tecavüz ettiği tahmini olarak belirtilmektedir.
*Elbette ki, 1939 yılının Eylül ayında Polonya'nın işgali sırasında Yahudi kadın ve kız çocuklarına tecavüz eden Alman kuvvetlerinin askerleri de göz ardı edilemez. Bu suçlar ayrıca toplu infazlar sırasında Polonyalı, Ukraynalı, Belaruslu ve Rus kadın ve kız çocuklarına karşı da işlenmiştir.
*Belçikalı gazetecilerin yaptığı araştırmalardan ve eldeki kanıtlardan da anlaşıldığı gibi , 1943 yılında Sicilya'nın işgalinden sonra İngiliz kuvvetleri tarafından defalarca tecavüz ve cinsel taciz suçu işlendiği doğrulanmış ve daha sonra bu suça ortak olan İngiliz askerleri de yargılanmıştır.
*20. yüzyılın sonunda ise Bosna Savaşı sırasında kasten oluşturulan ‘tecavüz kamplarının’ olduğu açıklanmış, bu kampların amacının ise, esir olarak tutulan Müslüman ve Hırvat kadınları hamile bırakmak olmuştur. Kadınların sıklıkla hamileliğin son aşamasına kadarda hapsedildiği belirtilmiştir.”
‘EN ÇOK KADIN VE ÇOCUKLAR BEDEL ÖDÜYOR’
Kadınların dışlandığı politikalarla savaşlara karar verildiğini belirten Karakaya, “Kutsanan şiddetin bedelini ise en çok kadınlar ve çocuklar ödüyor. Öldürülen, kayıpların yasını tutan, ağıt yakan kadınlar olurken, barış için savaşın olmaması gerektiğini de en iyi kadınlar biliyor. Kadınlar, ölümden değil yaşamdan yana ses çıkardıkça kadın bedeni üzerinden eril şiddet yeniden üretiliyor” diye belirtti.
Kadınlar savaş dönemlerinde işsizlik, hastalık, açlıkla mücadele ederken savaş sonrası ise silahlara ayrılan bütçe nedeniyle eğitim ve sağlık gibi hizmetlerden mahrum kaldığını kaydeden Karakaya, “Savaş dönemlerinde ganimet olarak görülen kadınların maruz kaldığı cinsel şiddet de cezasızlıkla sonuçlanıyor. Savaşın sona ermesi kadına yönelik şiddeti sona erdirmiyor aksine erkek otoritesine dayanan örgütlenme şekli güçleniyor ve yapısal şiddet gündelik hayatımızda devam ediyor” ifadelerini kullandı.
‘CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ SAĞLANMAZSA BARIŞ TESİS EDİLEMEZ’
Kadınların ne savaşa giden süreçte ne de barış müzakerelerinde muhatap alınmadığını belirten Karakaya, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ifade edilmeyip bu eşitsizliğin sonuçlarının ortadan kaldırılmadığı yerde barış elbette tesis edilemez. Barışın tesisi için öncelikle savaşın savaş olduğunu kabul etmeliyiz. Aksi takdirde ya sessiz kalıp savaşa, ölüme ve yıkıma ortak olacağız veya en yüksek sesimizle barış talebimizin arkasında duracağız” dedi.
‘KADIN DİRENİŞİNE HER ZAMANKİNDE ÇOK İHTİYAÇ VAR’
Savaş ortamından çıkışın, şiddet ortamının sonuçlarının konuşulması ve kadınların sözünü söylemesiyle mümkün olacağını dile getiren Cemile “Tüm bu anlattıklarımızın özü; Kadınlar barış istiyor, özgürlük istiyor, eşitlik istiyor. Mücadele edeceğiz ve kazanacağız. Ve biliyoruz ki; Yaşamımızı sürdürdüğümüz bu toprakların kadın direnişine her zamankinden çok ihtiyacı var” diye belirtti.
Açıklama “Jin jiyan azadi” “Savaşa hayır barış hemen şimdi” “Biji aşiti yaşasın barış” slofanlarıyla sona erdi.