'Nagihan’ın gülen yüzünü mücadelemizde yaşatacağız'

img
İSTANBUL - TJA aktivisti Ülker Özadikti, Nagihan Akarsel'in katledilmesinin örgütlü kadın mücadelesine yönelik bir saldırı olduğunu belirterek, “Nagihan’ın gülen yüzünü mücadelemizde yaşatacağız. Dünyaya örnek olan Jineolojiye sahip çıkacağız” dedi. 
 
Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi ve Jineoloji Dergisi editörü akademisyen - gazeteci Nagihan Akarsel, Federe Kürdistan Bölgese’nin Süleymaniye kentinde 4 Ekim’de uğradığı silahlı saldırı sonucu katledildi. Akarsel’in katledilmesinin ardından bölgede, Türkiye’de ve Avrupa’da başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde kadınlar alanlara çıkarak saldırıyı protesto etti. Akarsel’in katledilmesine ilişkin tepkiler devam ederken, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Ülker Özadikti ve Kadınların Kurtuluşu’ndan Burcugül Çubuk Akarsel’in Kürt-yurtsever ve öncü kimliğinin hedef alındığını belirterek, mücadeleyi büyütme sözü verdi.  
 
'KALEMİNDEN KORKTULAR'
 
Ülker Özadikti, Akarsel’in katledilmesiyle özgür kadını susturmanın ve kadınlara gözdağı vermenin amaçlandığını kaydetti. Özadikti, “Bütün dünya biliyor Nagihan arkadaşımızın bir kalemi vardı o kalemden korktular. Nagihan, Süleymaniye’deki gerici zihniyete karşı, mücadele ederek köleliğe boyun eğmedi” şeklinde konuştu.
 
Kürt kadın hareketinin Ortadoğu ve dünyaya bir model olduğunu dile getiren Özadikti, “İran’da Jina Mahsa Amini’nin katledilmesinden sonra İranlı kadınların direnişinin ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganıyla bir devrime öncülük etmesi, Kürt kadın hareketinden büyük bir etkilenmenin olduğunu gösteriyor. Kürt kadını 40 yıldır verdiği mücadele ile dünyaya örnek oldu ve egemenler de bundan korktu. Nagihan arkadaşımız bu korkunun sonucunda katledildi. Ama ne kadar baskı yaparlarsa yapsınlar bu katliamlara karşı susmayacağız ve korkmuyoruz” ifadelerini kullandı.  
 
'BU KİRLİ SİSTEME BOYUN EĞMEYİZ'
 
“Onun mirasına sahip çıkacağız, mücadelesini devam ettireceğiz” diyen Özadikti, sözlerini şöyle sürdürdü: “Jineoloji gerçekten bir aydınlanmadır. Herkes kendini orada görebilir. Özellikle kadın kurtuluş ideolojisinin felsefesini kendisine örnek alıyor. Bizler bu felsefenin hayat bulması için bedel verenlerin mirasına sahip çıkacağız. Zilan, Beritan, Sarya, Seve ve Sakine’nin mirasına sahip çıkacağız. Onların mücadelesi bugün dünyanın her yerinde ‘Jin, jiyan, Azadî ‘ sloganlarıyla yükseliyor. Bizler haklarımıza sahip çıkararak, bu kirli sisteme boyun eğmeyeceğiz.” 
 
'SALDIRI KOMPLONUN DEVAMIDIR' 
 
Sistemin Kürt kadın direnişinden korktuğunu vurgulayan Özadikti, özellikle özgür ve örgütlü kadının hedef alındığına dikkat çekti. Özadikti, “Çünkü sistem biliyor özgürlük ve eşitlik gelirse bunu kadın getirecek. Yani saldırılar sistemsel bir saldırıdır. Nagihan arkadaş katledildiği gün MİT müsteşarı Hakan Fidan Hewlêr’de bulunan Türkmen Karargahı yetkilileriyle görüştü. Bu görüşmenin ardından arkadaşımıza suikast düzenlemesi tesadüf değildir. Bu aynı zamanda İmralı heyetinde de yer alan bir isimdi. Bu anlamda komplonun bir parçası diyebiliriz. Saldırının Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplonun olduğu bir tarihte gerçekleşmesi, Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlük paradigmasının da hedef alınması anlamına geliyor” şeklinde konuştu.   
 
'ÖCALAN’IN FELSEFESİNDEN KORKUYORLAR'
 
Akarsel’e yapılan suikastın Abdullah Öcalan’a dönük komplo ve tecrit politikalarından bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Özadikti, “Önderliğin geliştirdiği kadın özgürlük ideolojisi tüm dünyayı sarsıyor. Dünya önderliğin bu felsefesinden korkuyor. Önderliği teslim almak için tecridi derinleştiriyorlar ama Önderlik asla kendi ilkesinden ve ideolojisinden taviz vermedi. 18 aya aşkındır Önderlikten haber alınamamasının nedeni bu felsefeden korkmalarındandır. Çünkü dünyanın kurtuluşu bu felsefededir. Jineoloji bir aydınlanma bilimidir dünya bu bilim ekseninde aydınlanacaktır. Sadece Kürt kadını değil, herkes kendini orada görebilir. Önderliğin felsefesi herkes tarafından benimseniyor. Dünyanın kurtuluşu bu felsefededir” dedi.
 
'DAHA GÜR SES ÇIKARMALIYIZ'
 
Yaşanan katliama karşı kadınların örgütlenip daha gür ses çıkarması gerektiğini söyleyen Özadikti,“Bundan sonra mücadelemizi daha da büyüteceğiz. Çağrım sadece Kürt kadınlara değil, tüm kadınlardır; Biz kadınlar örgütlendikçe bizden korkacaklar, o nedenle örgütlenelim. Bu sistemi değiştirecek, erkeği dönüştürecek felsefe kadın kurtuluş ideolojisi ve Jineoloji bilimidir. Biz Nagihan’ın gülen yüzünü mücadelemizde yaşatacağız. Dünyayı aydınlatan Jineolojiye sahip çıkacağız” sözlerine yer verdi.
 
Burcugül Çubuk de, Akarsel’in, Türkiye’de birçok feminist kadın tarafından tanınan bir gazeteci olduğunu dile getirerek, “Nagihan, eylem alanlarından tanıdığımız biriydi. Kadınların sesini, sözünü haberleştirmek için çalışıyordu. Hayatının geri kalanında bunu daha ileri bir aşamaya taşıyarak, kadınların kendi teorisini açığa çıkarması için daha fazla sorumluluk almaya yöneltmişti. Akarsel, bir Kürt kadını olarak örgütlü bir kadın mücadelesi verdiği için katledildi” diye belirtti.
 
'HEDEF ALINAN KADIN ÖRGÜTLÜĞÜDÜR'
 
Saldırının gerçekleştiği yerin KDP’nin yetkin olduğu bir bölgede olmasının manidar olduğunu dile getiren Çubuk, “Burada yine egemenler ve işbirlikçiler meselesi var. Örgütlü mücadeleyi yürüten kadınlar hedef haline getiriliyor. Burada amaçlanan Kurdistan’ın sömürgeleştirilmesidir. Amaçlanan işgalci erkek devlete karşı mücadele eden kadın örgütlülüğünün darbelenmesidir. Nagihan, bu anlamda simge bir isim olduğu için katledildi” diyerek kadınlara mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı. 
 
MA / Esra Solin Dal