ANKARA - Yeni jenerasyonun son derece cesur olduğunu belirten İranlı aktivist Mehtab Mahbub, Rojava'da temelleri atılan, üzerine devriminin kurulduğu “Jin, jiyan, azadî” sloganın gelip kendi topraklarında çiçek açtığını söyledi.
Jîna Aminî'nin “ahlak polisi” tarafından katledilmesi sonrasında başlayan ve İran’ın her bölgesine yayılan eylemler dördüncü haftasına girdi. Ülkenin her yerinde kadınlar ve gençler öncülüğünde eylemler ve grevler sürüyor. Öğretmenler, öğrenciler ve birçok meslekten işçilerin yanı sıra, İran ekonomisinde kritik rol oynayan petrol işçileri de eylemlere katılım gösterdi. İran’ın birçok bölgesinde Hamaney aleyhine sloganlar atılıyor ve rejimin değiştirilmesi talebinde bulunuyor. Yaklaşık 200 kişinin rejim tarafından katledildiği İran’da, halk geri adım atmadan, eylemlerini güçlendirerek sürdürüyor.
İranlı aktivist Mahtab Mahbub, İran’daki eylemlere dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu. Mülteciler ve kadınlar üzerine çalışmalarını Almanya’da yürüten Mahbub, 2009 yılında İran’daki eylemlere aktif katıldığı ve daha sonra ülkeyi terk etmek zorunda kaldığını anlattı. İran devletiyle demokratik müzakere alanının tamamen bloke edildiğini ve bu sebeple eylemlere yönelik şiddetin sertleştiğini ifade eden Mahbub, “Daha çok büyük şehirlerde vuku bulmuş 2009 yılı eylemleri ile kıyaslayacak olursak, şu anki eylemler her yerde. Eylemler, Jîna'nın katledilmesiyle başladı. Jîna'nın öldürülmesinde etkisi olan bir kaç şey vardı. Kadındı, Kürt’tü, Sünni’ydi, bir aksanı vardı ve Tahran'da gurbetteydi. Daha da önemlisi, polise ve polisin hakaretlerine direnmişti. Kendisine edilen hakaretlere tahammül edemedi ve polise karşılık verdi. Cevap verdi. Bir kadın ve bir Kürt olarak yaptı bunu. Bunun sonucunda da başına o kadar çok kez vurdular ki, Jîna komaya girdi ve sonrasında da hayatını kaybetti” ifadelerini kullandı.
KADINLIK VE ERKEKLİK YENİDEN TANIMLANDI
Jîna’nın öldürülmeden önce otobüs bekleyen sade bir vatandaş olduğunu ve insanların sabrını taşıran durumun da bu olduğunu ifade eden Mahbub, şunları söyledi: "Bu durum insanların sabrını taşıran, bardaktaki son damla oldu. İran'da bir kadın olarak otobüs beklerken bedeniniz o kadar şiddetli bir baskı aygıtına maruz kalabilir ki, bunun sonucunda ölebilirsiniz. Çünkü İran'daki kadınlar bu öfkeyi yıllardır yaşıyor ve yıllardır buna karşı direniyor. Bunu kimse öngöremezdi. İran'ın varoş kabul edilen ufacık bir kentinden gelen bir slogan, İran'ın başkentinde patladı ve tüm ülkeye dağıldı. Şimdi herkes ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganları atıyor. Bu muhteşem bir şey. Bu aynı zamanda çok da yeni bir şey. Bu sloganın etrafında kadınlık ve erkeklik yeniden tanımlandı. Bu sefer erkeklik, kadının ön saflarda olmasından incinmedi. Kim tahmin edebilirdi ki bir kadını savunmanın, aslında bu sistem altında ezilen erkekleri de savunmak olacağını? Jîna'nın mezarında da bu yazıyor. O'nun adı artık bir sembol oldu. Özgürlük yerine kullanılan gizli bir kod ad gibi oldu."
HALKLARI BİRLEŞTİRİCİ KARAKTERİ
İran’da birçok eyleme katılan ve siyasi süreçte aktif yer alan Mahbub’a göre, devam eden eylemlerin Kürdistan’da başlayıp yayılmış olmasının halkları birleştirici bir karakter ortaya çıkardı. Mahbub, şöyle devam etti: “Biz onlara artık 'ahlak polisini lağvedin' demiyoruz. 'Bunun bu şekilde devam etmesine izin vermeyeceğiz' diyoruz. Ahlak polisi doğru bir karşılık mı? Ahlak, kadın cinayeti işlemenin tam neresine düşüyor?"
YENİ JENERASYON TOPLUMA SESLENİYOR
Sokaklarda direnenlerin genelde 2000 yılı sonrasında doğan jenerasyon olduğuna ve bu jenerasyonun öncekilerden çok farklı olduğuna değinen Mahbub, şunları anlattı: "Akıl almaz derecede cesurlar. Hiç korkuları yok ancak maalesef hiç umutları da yok. Ben onların yaşındayken bu kadar umutsuz değildik. Bu çocuklar umudun kalmadığı dönemde büyüdü. Hiçbir sosyal özgürlükleri yok. Ekonomik bir beklentileri yok. Çok merkezi bir talepleri var. Bu talep yalnızca hükümete değil, topluma da karşı."
İRAN’DA REJİM KORKU İÇİNDE
İran devlet medyasındaki manipülasyonlara ilişkin soruya da Mahbub, şu yanıtı verdi: "İnanın İran devlet medyasını hiç takip etmiyorum. Takip eden bir kişi dahi de tanımıyorum. Şimdi siz söyleyince düşündüm, o kanalları İranlı kimse takip etmez. Bu da aslında kendi başına çok şey anlatıyor. Herkesin uyduları var. Herkes sosyal medyayı takip ediyor. Çünkü devlet televizyonları yalan söylüyor ve bunu bütün İran biliyor. Öte yandan demin bahsettiğimiz yeni jenerasyon sosyal medya kullanmakla kalmıyor, takip ettikleri ünlülerin sayfasına gidip mesajlar bırakıp, olanları anlatıp sesimizi duyurun diyorlar. Onları tepki göstermek zorunda bırakıyorlar. Bu muazzam bir şey. Evet belki şu anda internet kesintisi var ama sokakta hala eli kameralı gençler var. Bu gençler korkmuyorlar, kaçmıyorlar. Bu bana, daha önce İran'da direnmiş bir kadına çılgınca geliyor. Şu anda sokaklarda gördüğünüz vahşet, hapishanelerde olan ve olacak olan şiddetin, vahşetin onda biridir. Çünkü sokakta hala kameralar var. Bu nedenle rejimin tamamı korku içinde. Kendi medyalarından ne dediklerini de kendilerinden başka bir dinleyen yok."
İRAN’DA DİRENİŞ KAZANDI
Mahbub, eylemlerin dördüncü haftasına girdiği bu günlerde artık İran’daki direnişin kazandığını söyleyebileceğini belirterek, "Kadının yaşamın ve özgürlüğün merkezinde olduğu böyle bir başkaldırı dalgasında başarı nedir? Bence hali hazırda olmuş olan zaten başarıdır" dedi. Erkekliğin bu eylemlerle yeniden tanımlandığını ve bu süreçten yeni devrimci öznelerin doğduğunu vurgulayan Mehbub, "Rojava'da temelleri atılan, üzerine devriminin kurulduğu bir slogan, gelip bizim topraklarımızda çiçek açtı. Şu an İran nüfusunun tamamı, bu bambaşka bir yaşamın özeti olan sloganı bağırıyor. Bunun kendisi başlı başına bir başarıdır" ifadelerini kullandı.
MA / Gözde Çağrı Özköse