İSTANBUL - İşbirlikçi zihniyete karşı eylemiyle simgeselleşen Gülnaz Karataş’ın ihanete karşı Kürt kadınların direniş çizgisi olduğunu belirten TJA aktivisti Seyri İpek, bu çizginin milyonlara yol gösterdiğini söyledi.
Kurdistan ve Türkiye’de binlerce kadına ilham olan O'ndan sonra doğan binlerce çocuğun adını aldığı Gülnaz Karataş (Beritan Hevi), 25 Ekim 1992 tarihinde yaşamını yitirdiğinde bir coğrafyanın umudu ve geleceği oldu. Sıradanlığı hiçbir zaman kabul etmeyen Karataş, henüz lise çağlarında bir arkadaşına yazdığı hatıra yazısında, "Kütükte beni böyle tanıyacaksınız, ama bu beni anlamanıza yetecek mi? Vietnam'da çalışan bir işçi yeşile tutkunluğumu bilecek mi? Nikaragua'daki kadınlar, boş zamanlarımda balkona çıkıp saatlerce gökyüzünü izlediğimi bilecek mi? Ayakkabı boyacılığı yapan çocuklar, kitaplara şiirlere olan ilgimi duyacak mı?......" diyordu.
Ekim 1992 yılında, Türkiye ile işbirliği yapan KDP ve YNK peşmergelerine karşı son mermisine kadar savaşan ve ardından teslimiyeti kabul etmeyerek uçurumdan atlayan Karataş, özgür Kürdün, işbirlikçiliğe karşı Kürt kadın direnişinin sembol isimlerinden oldu.
Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) aktivisti Seyri İpek, 90’lı yıllarda tanıştığı Karataş’ı anlattı.
Seyri İpek
‘KADIN DİRENİŞİNDE BİR ÇİZGİ’
Karataş’ın işbirlikçiliğe karşı büyük bir direniş sergileyerek, ihanetçilere büyük bir darbe vurduğunu belirten İpek, Karataş’ın Kürt kadın mücadelesi açısından çok değerli biri olduğunu vurguladı. İhanete karşı kadınların nasıl direneceği noktasında bir çizgi yaratığını söyleyen İpek, bu çizginin milyonlarca kişiye yol gösterdiğini dile getirdi.
“Bir yoldaşı olarak, O’nunla tanışma şansına kavuştum” diyen İpek, Karataş’ın mücadele çizgisi, bağlılığı ve kadın mücadelesindeki yürüyüşünün kendilerine örnek teşkil ettiğini söyledi. Karataş’ın hep moral kaynağı olduğunu dile getiren İpek, “Heval Berîtan’a baktığın zaman yaşama olan sevinci, mücadeledeki o özgüveni, ruhu alabiliyordun, onu hissedebiliyordun ve nitekim de gerçekten kadın mücadelesinde büyük bir role sahipti. Yani üzerimizde yarattığı etki, kadın yoldaşlarına verdiği özgüven, moral, kararlılık, iradeli duruş, kadın mücadelesinde büyük bir etki yarattı” diye belirtti.
‘İHANETE KARŞI DİRENİŞİN ADI OLDU’
Karataş’ın öncü kişiliğinden söz eden İpek, “Berîtan ve nice kadın arkadaşlar, gerçekten özgürlük alanında canlarıyla ve çizgileriyle öncü olmuşlardır. Böyle bir direniş çizgisini yarattılar. Heval Berîtan’da bir komutan ve öncüydü. Yürüttüğü mücadelede kadın yoldaşlarına hep örnek bir yoldaştı” ifadelerini kullandı. Karataş’ın son ana kadar savaştığını ve peşmergelerin “Teslim ol” çağrısına büyük bir direnişle cevap verdiğinin altını çizen İpek, şöyle dedi: “Bedeniyle, ruhuyla özgürlük hareketine bağlılığıyla büyük bir kahramanlık eylemi gerçekleştirdi. ‘Kürt kadın özgürlük mücadelesinde teslimiyetin yeri yok’ diyerek, büyük bir direniş sergiledi. İşbirlikçiliğe karşı sergilediği eylem ve direniş, bizler açısından da mücadelede bir çizgi haline geldi. Önderliğine, mücadelesine, Kürt halkına bağlıydı. Tüm ezilenlerin yanındaydı. Bunu pratiğiyle de sergiledi.”
Karataş’ın savaşma azmi ve direnişinin peşmergeleri pasifize ettiğini söyleyen İpek, “Peşmerge kendi içinde büyük bir eziklik yaşadı ve yaptıkları o pratikten utanç duydu. Heval Berîtan’ın o direnişi, azmi, savaşma gücü ve çizgisi, KDP güçlerini şaşırttı. Heval Berîtan’ın şahadeti onların üzerinde de büyük bir etki yarattı. Birçok aile çocuklarının adını Berîtan koydu. Berîtan’ın direnişi anlatılmaz, yaşamak gerekiyor” dedi.
‘ÖZGÜR KADININ ONURU’
Karataş’ın fedakar biri olduğunu belirten İpek, “Nerede bir eylemsellik, bir görev varsa Berîtan öndeydi. Hiç yorulmadan, bıkmadan, usanmadan... Çünkü bir inancı, bağlılığı vardı. Bunu hem şahsında hem pratiğinde de sergiledi. Berîtan Heval’in eylemi karşısında, kişiliği şahsında saygıyla eğiliyorum. Bize öncülük etti. Öylesi muazzam bir çizgi yarattık ki bugün kadın arkadaşları olarak bıraktığı mücadeleyi devam ettirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. Karataş’ın şahadetinin kendilerini oldukça etkilediğini ancak mücadeleye olan bağlılıklarını arttırdığını vurgulayan İpek, şöyle devam etti: “Bu şahadetler karşısında daha çok mücadeleye sarılıyorsun, daha çok güçleniyorsun aslında. Karşında seni yok etmeye, imha etmeye çalışan bir güç var. Acımasızca senin üzerine geliyor. Senin en yakının, mücadele arkadaşların, yoldaşların yanında şehit oluyor, şahadete ulaşıyor. Elbette ki çok derin acılar yaratıyor. Ama bir o kadar da bir intikam gelişiyor. Savaşma azmi artıyor. O yoldaşların bıraktığı yerden, onların mücadelesine sarılarak kaldığın yerden devam etmek istiyorsun. Kinin, nefretin, öfken çoğalıyor. Büyük bedeller ödendi. Büyük canlar gitti. Biz bunlara alışamayız. Heval Berîtan şahsında Ekim ayında şehit düşen ve özgürlük mücadelesinde şahadete ulaşan tüm kadın arkadaşları saygı ve minnetle anıyorum. Mücadeleleri mücadelemizdir.”
GÜLNAZ KARATAŞ (BERİTAN) HAKKINDA
Aslen Dersimli olan Gülnaz Karataş, 1971 yılında Bingöl’ün Solhan ilçesinde doğdu. Memur olan ailesinin Elazığ’a taşınmasının ardından ilkokul, ortaokul ve liseyi Elazığ’da okuyan Karataş, 1989’da İstanbul Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi’ni kazandı. Okul yıllarında sanata ve spora olan ilgisiyle tanınan Karataş, voleybol, basketbol, masa tenisi ve tiyatroya ilgi duyar, şiirleri severdi. Üniversitede dik başlılığı, baskıya gelmeyen karakteriyle zaman zaman zor anlar yaşayan Karataş, üniversitenin ilk yıllarında Kürt özgürlük mücadelesiyle tanıştı. O’nun belki de en az bilinen yönü üniversite yıllarında ilk örgütlendiğinde yürüttüğü kitle faaliyetleriydi. Alevi bir ailenin çocuğu olan Karataş, 1989 Newrozu’nda Kürt olduğunu öğrendi. 1990’da nişanlısıyla birlikte çalışmalara katılan Karataş, örgütlenme çalışmaları yürütürken tutuklandı. Serbest bırakılmasının ardından 9 Mayıs 1991 tarihinde PKK’ye katıldı. Kod adının “Binevş” olmasını isteyen Karataş, bu ismin başka arkadaşında olmasından kaynaklı “Berîtan” adını aldı.
Ekim 1992’de kendi ısrarıyla “Güney savaşına” katılan Karakaş, bu savaşta takım komutanı oldu. Türkiye ve ortakları KDP ile YNK’ye bağlı peşmergelere karşı büyük bir direniş sergileyen Karataş, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Sidekan’a bağlı Lêlikan Tepesi’nde etrafını sararak, “Teslim ol, sana bir şey yapmayacağız” çağrısı yapan peşmergelere karşı son mermisine kadar savaştı. Mermisinin bitmesiyle silahının peşmergelerin eline geçmemesi için kayalara vurarak tahrip eden Karataş, tüm vaatlere rağmen teslim olmayı reddetti ve kollarını yana dogˆru açıp, uçarcasına kendini kayalıklardan aşağı bıraktı. Karataş, 25 Ekim 1992’de gerçekleştirdiği bu eylemde yaşamını yitirdi.
Kürt kadınının bu cesareti ve direnişinden etkilenerek, kendinden utanan kimi peşmergeler bulunduğu görevden istifa etti. Bu eylemiyle adını milyonlara duyuran Karataş’ın “Berîtan” ismi Kürt çocuklarına verildi. Berîtan adıyla şarkılar, şiirler yazıldı. 2005 yılında gazeteci-yönetmen Halil Uysal (Halil Dağ) tarafından çekilen Berîtan adlı bir filminde Karataş’ın mücadelesi işlendi.
MA / Rukiye Adıgüzel