AMED - Mor Çatı Vakfı gönüllüsü Ebrar Nefes, sığınak kurultaylarıyla “aile politikalarını” ifşa etmek istediklerine işaret ederek, “Çünkü bu aileci politikalar hem kadının emeğini ücretsiz bir şekilde sömürüyor hem de kadını evin içine hapsediyor” dedi.
Kadın Sığınakları ve Danışma/Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nın 25’incisi Amed’in ev sahipliğinde Sur’da bulunan Green Park Otel’de “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla dün başladı. Rosa Kadın Derneği ve Mor Çatı Vakfı ortaklığıyla yapılan olan kurultay, aralarında akademisyen, kadın örgütleri ve aktivistlerin de yer aldığı yaklaşık 350 kadın katılımıyla iki gün daha devam edecek.
Mor Çatı Vakfı gönüllülerinden Ebrar Nefes, kurultay ile birlikte kadın mücadelesinin daha çok yükseleceğini ve “sığınaksız bir dünya” yaratacaklarını söyledi.
AMAÇ SIĞINAKSIZ BİR DÜNYA
Kurultayları 1998 yılından bu yana düzenlendiklerini hatırlatan Nefes, “Amaç sığınaksız bir dünyaya ulaşmak için kadınları örgütlemek. İlk konuşmalarda da arkadaşlarımız bahsetti, ‘bağımsız olmak bizim için neden önemliydi?’ Bu bağımsızlığımızla kendi gücümüzü, Türkiye’nin dört bir yanından gelerek, kadınlar sığınaksız ve erkek şiddetinden uzak bir dünyayı nasıl var edebilirizi ve bunun politikasını nasıl yapabilirizi konuşuyoruz” dedi.
‘KAMU SIĞINAKLARINDA SORUNLAR VAR’
Yaşama dair politikalarının en önemli parçalarından birinin de sığınaklar olduğunu vurgulayan Nefes, “ Neden başka bir isim vermiyoruz da sığınak diyoruz? Bunu da tartışıyoruz. Çünkü erkek şiddeti aslında aciliyeti olan ve kaçmak istediğimiz bir ortam o yüzden sığınağa ihtiyacımız var. Ve sığınakların feminist ilkelerle yürütülen, kadın bakış açısına sahip olan yerler olmasına ihtiyacımız var. Eğer ki bir sığınak kadının günlük yaşamına devam etmesini zorlaştırıyorsa onu oraya kilitliyorsa tabi ki bağımsız yaşamasının önünde bir engel oluyor. Şuan özellikle kamu sığınaklarında böyle bir sorun yaşıyoruz. Bizim amacımız daha feminist ilkelerle yürüyen sığınakların olması, ki kadınlar şiddet sonrası kendi yaşamını kurabilsin” diye belirtti.
‘ŞÖNİM’LERDE KOORDİNASYON EKSİKLİĞİ VAR’
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) ve Kadın Destek Uygulaması (KADES) gibi kurumların kadınlar açısından kapsayıcı olmadığına da değinen Nefes, bu durumu şöyle açıkladı: “Aslında bunlar da kadın mücadelesiyle kazanılan uygulamalar. Özellikle ŞÖNİM’ler öncelikle pilot uygulamalarla çeşitli illerde vardı şuanda da 81 ilde devam ediyor. ŞÖNİM’lerin aslında bir koordinasyon görevi vardı ama şimdi baktığımızda bunu yapmadığını görüyoruz. Kadınların özellikle gizlilik anında gerekli gizlilik kararını uygulamadığını, sağlık eğitim ve iş gibi ihtiyaçlara erişiminin sağlamadığını, yine sosyal hizmet ve desteklere de erişemediğini görüyoruz. Bunun gibi pek çok sorunun ve bazen sayılarının yetersiz olduğunu biliyoruz. Bu da kadınların yaşadıklarını tekrar tekrar anlatmasına, haklı olan mekanizmalara erişememesine sebep oluyor. Aslında var olan ve olması gerekeni uygulayabilsek biraz daha bağımsız ve şiddetten uzaklaşabilmiş halimize erişebileceğiz. Fakat o koordinasyon eksikliğinden ve kadından yana bakış açısı olmadığından kaynaklı bunların yeterli olmadığını görüyoruz.
‘KADES HIZLI DEĞİL’
Yine KADES’ de bizim üstüne eğilmeye çalıştığımız bir konu. O da İçişleri Bakanlığı tarafından geliştirildi. Tabi burada şöyle bir durum var, akıllı telefonları olan kadınların erişiminin mümkün olduğu bir şey. Zaten burada bir ayrım var, en basitinden her kadının mevcut ekonomik koşullar sebebiyle akıllı telefonu olmayabilir. En azından Mor Çatı’da kadınlarla dayanışma kurarken kadınların deneyimlerinden bazen şunu da öğrenebiliyoruz. Kadınlar KADES’i kullandığında iddia edildiği kadar hızlıca polis gelmeyebiliyor. Ya da örneğin kadının kayıtlı bir ev adresi vardır, fakat kadın bunu kayıtlı ev adresinde kullanmamıştır, örneğin çocuğunun okulunda kullanmıştır. Polis de önce kadının evine sonra okula gidiyor gibi durumlar var bu da uygulamada iddia edildiği gibi o hızlı akut yanıtı vermediğini görüyoruz.”
HEDEFLER
Ortaklaşarak kadına yönelik şiddete karşı mücadele edeceklerini vurgulayan Nefes, “Feminist ilkelerimizi hatırlatacağız. Bu yıl hedeflerimizden biri aile politikası. Çünkü bu aileci politikalar hem kadının emeğini ücretsiz bir şekilde sömürmeye dayanıyor hem de kadını evin içine hapsediyor. Diğer tüm çıkış yollarını daraltıyor. Bu yıl ki amacımız hem bunları ifşa etmek hem de olası politikaları tartışmak ve yine hep birlikte bağımsız mücadelemizle sığınaksız bir dünya için çalışmaya devam etmek” dedi.
MA / Eylem Akdağ