HABER MERKEZİ - KJAR, İran ve Rojhilat kentlerinde süren direnişe dair, kadın komünleri, alternatif eğitim, inanç ve kültür komitelerinin de içerisinde yer aldığı 10 boyutlu bir proje açıkladı.
Doğu Kürdistan Kadınlar Topluluğu (KJAR), İran ve Rojhilat kentlerinde 16 Eylül’den bu yana devam eden halk hareketine dair 10 boyutlu bir proje önerdi. KJAR’ın açıklamasında, 25 Kasım’ın "jin, jiyan, azadî" felsefesiyle karşılanacağına işaret ederek, "Bu oldukça heyecan ve umut vericidir. Özellikle Rojhilat Kurdistan ve İran’daki kadınların ve halkların direniş şifresi, yaşam tılsımı ve özgürlük kimliğidir" denildi.
‘ÖZGÜRLÜK ZAMANI'
Rojhilat'ta kadınlar öncülüğünde "özgürlük zamanının" yaşandığı belirtilen açıklamada, “21. yüzyılda, kadın devrimiyle, özgür yaşamı inşa edeceğiz. İşte Rojhilat ve İranlı tüm kadınlar artık demokratik bir İran’ı dayatmaktadır. Yeninin nasıl olacağını belirleyecek olan ise bu kez hegemonik güçler değil, biz kadınlar ve halklar olmalıyız. Dünyayı jin-jiyan-azadi haykırışı ile değişime ve özgürlüğe yürüten bizleriz. Yani yüreği özgürlük için, devrim için, eşitlik ve demokrasi için atanlardır. Diyoruz ki, biz kadınlar 21. Yüzyılın, yani bu çağın devrim gücüyüz” ifadelerine yer verildi.
‘İRAN’I KADINLAR ÖZGÜRLEŞTİRECEK’
Dünyadaki olumsuzluklardan kadınların daha fazla etkilendiğine dikkat çekilen açıklamada, "Savaşlarla özgür yaşam alanları ortadan kaldırılmaktadır. Bugüne kadar İran ve Rojhilat Kürdistan’ında, zorunlu hicap yüzünden kadınlar çok ciddi sosyal ve psikolojik baskılar görmekte, katledilmekteydi. Kadınlar hakkında bir tek kadınların kendileri karar sahibi olmalıdır. Bu en temel insani haktır. Bu serhildan sürecinde binlerce insanımız ve kadınlar, gençler, yaşlılar İran’ın özel devlet güçleri tarafından tutuklanmıştır. Baskı ve işkencelere tabi tutulmaktadır, hatta birçoklarının akıbetleri belli bile değildir. İran rejimi kadın özgürlüğünden çok ciddi korkmaktadır. Demek ki İran’ı ancak kadınlar özgürleştirecektir” denildi.
Açıklamada, "Demokratik Ulus" perspektifine vurgu yapılarak, "Demokratik Ulusu örgütleyerek, özgür yaşamı inşa edelim. İkinci ayını bulan serhildanlar her gün renklenerek, çeşitlenerek görkeminden hiçbir şey yitirmeden devam etmektedir. Özgürlükte ısrarlıdır. İşte yüzyılı ters yüz etmek isteyen, değiştirmek isteyen bir erkek mahşer çağı ile derin bir hesaplaşma yaşanmaktadır. Demokratik bir İran’ın tümden gelişebilmesi için, İran’daki her renk ve ulustan kadınlara ortak mücadele vermeye, birlikte olmaya çağırıyoruz. Dünyadaki tüm kadınları jin-jiyan-azadi sloganında ortaklaştırmıştır. Biriz, varız, kendimiziz. Özgürlük için alanlardayız, demekteyiz. Demokratikleştirme projesini serhildan ve isyan duruşu ile dayatmaktayız” diye belirtildi.
‘ALANLARA ÇIKALIM’
Açıklamada, “20 Kasım’da Rojhılat Kürdistan’ında ve İran'da katledilen Jîna Eminî şahsında, tüm şehitler için alanlarda sesimizi birleştirelim. Rojhilat Kürdistan’ında ve İran’daki tüm kadınlar için bir gün alanlara çıkalım, her kıtada da selama duralım."
KJAR’ın açıklamasının devamında, 10 boyutlu proje önerisine yer verildi;
“* Siyasi kadın tutsaklar ve tüm siyasi tutsaklar, başta Zeynep Celaliyan olmak üzere derhal özgürlüklerine kavuşmalıdır.
* Halklar arasında düşmanlık geliştiren parçacı, katil sisteme karşı bütün uluslar ve hhalklar mozaiği kadınlar öncülüğünde komitelerini oluşturmalıdır. Demokratik ilişki ve ittifaklarını geliştirmeli ve demokratik yönetimi oluşturmalıdır.
* Öz savunmanın temel bir hak olduğu bilinciyle, örgütlülüğün güçlü geliştirilmesine kadınlar, halkımız ve gençler ancak öz savunma bilinciyle örgütlenerek, serhildan duruşunu kalıcı kılabilir.
* Kadınlara ve topluma karşı geliştirilen, özel savaş politikalarına yönelik, öz savunma toplumun ve kadınların vazgeçilmez bir hakkıdır. Hiçbir mahalle komitesiz, birimsiz olmamalıdır. İran ve Rojhılat Kürdistan’ın da katiller, ajanlar, tecavüzcüler, işkenceciler, besic görevlilerine halkımız gerekli cezayı verebilmelidir.
* Yargı komitesi adı altında, kadının aktif katılımıyla toplum içerisinde göven veren, din ve inanç öncüleri, avukatlar kendi yargı sistemlerini geliştirmelidir ve İran rejiminin yargı sistemini red etmelidir. Toplumsal ahlak ve değerlerine uygun demokratik bir yargı sistemi geliştirilmelidir.
* Demokrasi ve özgürlük için yıllardır mücadele eden bütün sanatçı, sporcu, öğretmen, işçi, doktor ve ekoloji aktivistleri bu devrim sürecinde encümen ve komitelerini oluşturmalıdır. Özellikle bu alanlara öncülük eden kadınlar devirim korumak ve özgürlük, demokrasi için genel komitelerde yer aldıkları gibi paralelinde özgün komitelerini de oluşturmalıdırlar.
* Her gün ve her yerde özgürlük serhıldanına öncülük eden üniversitelerin talepleri oldukça demokratiktir. Özgür ve demokratik eğitim için öğretmen, öğrenci, aydın ve akademisyenler eğitim komiteleri oluşturmalıdır. Alternatif eğitim sistemi geliştirmelidir. Bütün ev, sokak, mahalleleri akademi şeklinde örgütlemek gerekir.
* Rojhilat ve İran’ı tüm kadınlar her yerde komünlerini, birimlerini, şura birimlerini kurarak kendi geleceği hakkında örgütlenerek, özgürlüğünü sağlayabilecektir.
* Devrimi korumak ve geliştirmek için aile başat rol oynamaktadır. Bu süreçte her aile komiteleri güçlendirmek için önemli bir role sahiptir. Özgür ve yeni insanı geliştirmek için demokratik aile prensibi ile mücadeleyi güçlendirmek gerekiyor.
* Devlet halkları parçalamak adına din, inanç ve kültürleri araç olarak kullanmakta. İran halkı buna karşı din, inanç ve kültür komiteleri oluşturmalı ve birbirlerini hassasiyetlerine karşı saygılı olmalıdırlar.
* Devrimci topluma destek komitesi, işgalci hakim sistem nedeniyle ve ayrıca meydanlarda, ayaklanma ve protesto sürecinden de, birçok devrimci, birçok aile ve toplum ekonomik yönden büyük geçinme sıkıntısı yaşıyor. Devrime yürek veren herkes, kadın ve gençlik öncülüğünde, özgün ekonomi kurumları ve şirketler yardımıyla, yaşamsal ihtiyaçları temin etmek için kendinizi örgütleyin.
* Ulus devlet sistemi kadın şahsında toplum kırımını geliştirirken, Demokratik ulus sistemi de kadın şahsında toplumun tekrardan ahlaki ve politik olarak yenilenmesi, özgür yaşam gücüne kavuşması demektir.”