ANKARA - TJA ve Kürt kadınların temel gündemlerinden birinin bir şiddet aygıtına dönüştürülen tecrit olduğunu belirten HDP'li Gülistan Kılıç Koçyiğit, 4’üncü Kadın Konferansı’nın kararlarının kurulacak komisyonlarla hayata geçirileceğini söyledi.
Dominik Cumhuriyeti'nde faşist Trujillo Hükümet'ine karşı baskı ve zorbalıklara karşı mücadele sembolü haline gelen Mirabal Kardeşlerin bayrağı, 62 yıldır tüm dünyada yükseltiliyor. Kadın mücadelesinin kazanımları ise ataerkil sistem tarafından tahammülsüzlükle karşılanıyor. Kadın ve çocukları uluslararası bağlamda koruyan İstanbul Sözleşmesi, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bir gece yarısı kararıyla feshedildi. Kadınların fesih talebinin reddine ilişkin Danıştay’da görülen davalar ise reddedildi. Türkiye’de sadece 2022 yılının ilk 10 ayında 280 kadın erkekler tarafından katledildi, 202 kadın şüpheli bir biçimde ölü bulundu.
Dünya da olduğu gibi Türkiye ve Kurdistan’da da kadınlar, cins kırımına varan baskılara karşı mücadeleden geri adım atmıyor. Her güne bir etkinlik ve eylem sığdıran kadınlar, özgürlükte ısrarcı. Bu kapsamda Özgür Kadın Hareketi’nin (Tevgera Jinên Azad-TJA) "Faşizme karşı kararlı, özgürlükte ısrarcıyız" şiarıyla düzenlediği 4’üncü Kadın Konferansı, 24 Eylül’de Batman’da gerçekleştirildi. İki gün süren konferansa, Türkiye ve Kurdistan’ın kentlerden 700 delege katıldı. Konferansta yer alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, yürütülen tartışmaların yanı sıra Mirabal Kardeşlerin mücadelesiyle sembolleşen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ve “jin, jiyan, azadî” sloganıyla yayılan kadın mücadelesini değerlendirdi.
EVRENSELLEŞEN ÖZGÜRLÜK SEMBOLÜ
Kürt kadın hareketi tarafından sahiplenilen “jin, jiyan, azadî” sloganının artık tüm kadın eylemlerinin simgesi haline geldiğini belirten Koçyiğit, “Kürt kadın hareketinin etkin olduğu her yerde ‘jin, jiyan, azadî’ sloganı kullanılıyordu. Jîna Emînî’nin katledilmesinden sonra gelişen protestolarda temel slogan olmasıyla İran direnişinin de sembolü haline geldi. Emînî’den sonra İran da başlayan kadın serhildanında, Beluci, Alevi ve Farslı her kadın kendi dilinde bu sloganı sahiplendi. Bu bağlamda ‘jin, jiyan, azadî’ sınırları aşarak ve evrenselleşerek kadın özgürlüğünün sembolü haline geldi” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın felsefesinin Kürt kadın hareketinin şekillenmesindeki etkisine değinen Koçyiğit, sınırları aşan kadın mücadelesine ilişkin şunları söyledi: “Sayın Öcalan’ın kadın belirlemelerinden, felsefesinden yol alıyoruz. Bu anlamıyla Sayın Öcalan’ın ve onun yolunda ilerleyen Kürt hareketinin nasıl evrensel bir paradigma ve özgürlükçü yaklaşıma sahip olduğunu görüyoruz. Yıllardır bu slogan için yargılananlar, gözaltına alınanlar olarak felsefemizde ısrar etmenin onurunu yaşıyoruz. Ezilmişliğin dini, dili, ırkı yok. Bütün dünyada kadınlar aynı ruhta, özgürlük özleminde ve aynı sloganda ortaklaşıyor.”
KADINLAR TECRİDİ TARTIŞTI
Konferansta yürütülen tartışmalara değinen Koçyiğit, “Türkiye ve bölgedeki diğer kadınlarla nasıl ortak mücadele yürüteceğiz, ezilmişlikleri nasıl aşacağız, sorunlarımıza karşı nasıl mücadele edebileceğimiz üzerine tartışmalar yürüttük. İmralı’da Sayın Öcalan'a yönelik mutlak tecrit üzerine özel tartışmalar da yürüttük. Öcalan’a uygulanan tecrit, Kürt halkı ve Türkiye'nin demokratikleşmesinin önünü kapatmaya dönük bir tecrittir. Bu bağlamda Türkiye’de barışa dönük bir tecridin olduğu açıkça ifade edildi. Devletin asimilasyon politikalarına yönelik kararlar alındı. Her kararın komisyonu kurulacak ve her bölge bu kararların hayata geçmesi için politikalar yürütecek. Kadına yönelik şiddet, cezaevine kapatılma, infazların yakılması, kadın gazetecilere yönelik tutuklamanın yanı sıra en temel gündemlerimizden biri tecrit. Tecrit, bir şiddet aygıtı olarak kadınları terbiye aracına dönüştürüldü. Kürt ve TJA’lı kadınlar olarak savaşa, şiddete, kadın yoksulluğuna ve bunların ana sebebi olan tecride karşı mücadele edeceğiz” diye belirtti.
‘İLHAM KAYNAĞI ROJAVA’
“Rojava Kadın Devrimi”nin dünya kadın mücadelesini etkilediğini ve ilham kaynağı olduğunu belirten Koçyiğit, şöyle dedi: “Bu sistem kalıcıymış, bundan başka bir yaşam yokmuş gibi dayatılan kapitalist egemen zihniyetine karşı kadın merkezli, eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaşam olabileceğini Rojava’da görüyoruz. Rojava Kadın Devrimi nereye gidersek önümüze yansıyan unsurlardan biri. Rojava Kadın Devrimi; Avrupa’da, Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da kadın özgürlük mücadelesinin ilham kaynağı, yerinde parlayan bir yıldız. Yaşadığımız yeri Rojavalaştırmalıyız. Rojava’daki eşit ve özgür sistemi coğrafyamızda hakim hale getirmeliyiz. Ortadoğu'da ve Avrupa'da yaşayan kadınlar olarak, orada DAİŞ’e karşı savaşan kadınlara yaşamımızı ve örgütlülüğümüzü borçluyuz. Devrimsel süreçler egemen güçler tarafından yok edilmeye çalışılıyor ama dünyadaki kadın mücadelesi, bunların da önüne geçecek. Her dilden kadının kalbinin Rojava’da attığını biliyoruz.”
‘ÖZGÜR KADIN ÖZGÜR TOPLUM’
Kürt özgürlük mücadelesinde devrim tahayyülünün kadın özgürlük mücadelesi ile yürütüldüğünün altını çizen Koçyiğit, kadınlar olarak buna tanıklık ettiklerini ve bu süreci inşa ettiklerini söyledi. Kürt özgürlük mücadelesindeki kadın sisteminin Avrupa ülkeleri dahil pek çok yerde yürütülmediğini kaydeden Koçyiğit, “Eşbaşkanlık, eşit temsiliyet ve kadın meclisi sistemimiz ‘kadının kararını kadın alır’ yaklaşımı özgün bir yerde duruyor. Bu sistemimiz; kadını güçlendiren, yarına ertelemeyen, özne olma halini açığa çıkaran ve bütün özgürlüklerin ana merkezine koyan bir yerde duruyor. Sayın Öcalan’ın ‘Kadın özgür olmadan toplum özgür olmaz’ sözüyle kadın özgürlüğü çok kilit bir yerde duruyor” dedi.
“21’nci yüzyılın kadın yüzyılı” olduğunu ve kadın kazanımlarıyla taçlandırılmasının hedeflendiğini dile getiren Koçyiğit, “Kadın mücadelesi gittikçe küreselleşiyor. Sosyal medya ve alternatif mecralar aracılığıyla birbirinden etkilenmeyi, beslenmeyi, beraber yol yürümeyi de beraberinde getiriyor. Kadın özgürlük mücadelesi uzun süredir yerellikle beraber evrenseli de yürütüyor ve bu uluslararası boyutun daha da güçlenmesi gerekiyor. Bizler bu kapsamda birinci ve ikinci Ortadoğu Kadın Konferansı’nı yaptık. Berlin’de bir kadın konferansı gerçekleştirildi” ifadelerini kullandı.
‘EN GÜÇLÜ SAVUNMA ÖRGÜTLÜLÜK’
Kadınların 25 Kasım’da erkek-devlet şiddetine karşı alanlarda olacağını vurgulayan Koçyiğit, “Türkiye’de her gün en az 3 kadın katlediliyor. Bu bir kadın kırımı politikasıdır. Bu kırıma karşı özgür bir mücadele hattı gerekiyor. Bizim tankımız, topumuz, silahımız yok. Kadınlar olarak en büyük savunmamız örgütlülük. Bu nedenle 25 Kasım’ı sadece şiddete karşı mücadelenin haftası olarak değil, örgütlenme kapsamıyla da ele alıyoruz. Devlet aygıtları ideolojik olarak kadın karşıtıdır. Kadınların bu anlamda ideolojik mücadele yürütmeleri, özgürlükleri ve haklarının farkına varmaları gerekiyor. Devletin ve sistemin ideolojisine karşı bizim de kadın özgürlük çizgisini yükseltmemiz, her yerde ve zeminde örgütlenmemiz, bu evrensel mücadeleyi dünyadaki kadınlarla beraber vermemiz gerekiyor” çağrısında bulundu.
25 KASIM'DA ALANLARA
Koçyiğit, köydeki kadından fabrikadaki kadına yaşamın her alanında özgürlük mücadelesinin verilmesi gerektiğini belirterek, “Kadın katillerinin ceza indirimleri aldığı, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırıldığı, 6284’ün tartışmaya açıldığı, kadın bedeninin teşhir edildiği, kirli savaşın öznesi haline getirildiği bu zemine karşı 25 Kasım’da tüm kadınların alanlarda, meydanlarda, sokaklarda olup erkek faşizmine son vermeli. Beraber, yan yana geldikçe güçlenecek, faşizmi yıkacağız” mesajını verdi.