AMED - Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen 2023 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin kadınlar açısından iç karartıcı bulan Barış Akademisyeni Yasemin Özgün, “kadınların ihtiyaçlarına, sözüne yer vermeyen bir bütçeyle karşı karşıyayız.” dedi.
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu, 2023 Yılı Merkezi Bütçe görüşmelerini tamamladı. Yaklaşık bir ay süren görüşmeler sonucunda Cumhurbaşkanlığı, TBMM, tüm bakanlıklar ile bağlı kurum ve kuruluşların 2021 yılı kesin hesapları ile 2023 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi komisyonda kabul edildi. Kadın, çocuk ve emekçilerin talepleri ise bütçeye yansımadı.
Görüşmelerde kadınların, "toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe" talebini görmezden gelen iktidar, hazırladığı bütçe kanununda kadını sadece "aile" içinde görebildi. Bu yıl sosyal yardıma ayrılan bütçe 258 milyar 437 milyon TL olarak belirlendi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçe teklifi 149 milyar 868 milyon TL olurken, ailenin korunması ve güçlendirilmesi için ayrılan bütçe 3 milyar 781 milyon TL ile sınırlı kaldı. Bütçenin büyük payı ise her yıl olduğu gibi savaşa ayrıldı. Savunma ve güvenlik için ayrılması planlanan bütçe 266 milyar 480 milyon 483 bin TL. Bu oran “kadının güçlenmesi” için ayrılan bütçenin 128 katıyken, ailenin korunması için ayrılan bütçe kaleminin de 70 katı. Komisyonda kabul edilen bütçe tasarısı, 5 Aralık’ta Genel Kurul’da görüşülmeye başlanacak ve Meclis’te bütçe görüşmelerinin tamamlanacağı 16 Aralık’a kadar başka kanun teklifleri görüşülemeyecek.
Barış Akademisyeni Yasemin Özgün, bütçenin kadın boyutuna ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
'TABLO İÇ KARARTICI'
Meclis Alt Komisyonu’ndan geçen bütçenin kadınlar açısından çok da iç açıcı olmadığın belirten Özgün, “Tablo yine iç karartıcıydı, kadınların ihtiyaçlarına, sesine, sözüne yer vermeyen bir bütçeyle karşı karşıyayız. Kadın mücadelesinin bu kadar büyüdüğü, kadınların taleplerini ve isteklerini daha gür sesle dile getirdikleri bir süreçte yeteri kadar bütçe ayrılmaması ve yine kadının özgürleşmeleri yolunda gerekli adımların atılmaması büyük bir sorun. Belediyeler ve yerellerdeki tüm yönetimlerde, kadın bakış açısının yerleştirilmesi için gerekli adımların atılmaması hala büyük sorun olarak varlığını sürdürüyor. Büyük bir hayal kırıklığı, sonuçta kadınlar söke söke pek çok şeyi mücadelelerle aldı. Bu konuda da ilerlemeler kaydedecektir. Ama gelinen nokta hiç de iç açıcı değil” diye belirtti.
'SÖMÜRÜ MEKANİZMALARI'
Kadınların birçok alanda emek sömürüsüne maruz kaldığına değinen Özgün, “Kadınlar ücretli çalıştığı süreçlerde sömürüye maruz bırakılıyorlar. Ev içinde görünmeyen emekleri nedeniyle de ikinci bir sömürüye maruz bırakılıyorlar. Kadınlar uzun bir süredir, ‘kadın işleri’ diye tanımlanıp, ikincilleştirilen işlerde çalıştırılıyorlar. Kadınlar böyle bir sömürü mekanizması içinde yer alırken, bu konuda gerekli adımların atılmadığını görüyoruz. Kadınların hem ücretli iş piyasasında hem de ev içi görünmeyen emeklerinin ortadan kaldırılması yönünde mücadeleleri devam ediyor. Bütün bu meselelere kulak asılmadığı sürece gerçek anlamda kadınlar için bir şey yapılmış olmayacak” dedi.
'KADINLARIN SÖZÜ OLMALI'
Bütçe görüşmelerinde kadın kurumlarının dikkate alınmamasına da tepki gösteren Özgün, şöyle dedi: “Meselenin öznesi kadınlar, kadın kurumları ve örgütleridir. Bu konularda söz söyleyecek olan, çalışmalar yapmış olan, gerçekliğin bilgisine sahip olanlar kadınlardır ve onların bu süreçlerin dışında tutulması doğru sonuçların elde edilmemesine yol açıyor. Kadınların örgütlü olduğu, sesinin ve sözünün taşındığı alanlardan doğru mücadele olmalı. Buralardaki birikimlerin bir şekilde dile gelmesi ve taleplere kulak verilmesi gerekiyor. Yani kadın örgütlerinin olmadığı bir yerde kadınlar adına yine başkaları büyük ölçüde de erkekler karar vermiş oluyor ve doğru kararı da vermemiş oluyorlar. Sonuçta kadınların gerçek anlamda ne istediğini, ne için mücadele ettiklerini ancak kadınların örgütlü olduğu alanlarda kadın sözünü duyuranlar dile getirebilir. Onların dışlandığı yerde doğru bir adım atılacağını düşünmüyorum.”
'GÖRMEZDEN GELİNEMEZ'
Tüm bu olumsuz tabloya rağmen kadınların mücadele ettiklerini ve bu mücadele sonucunda başarıya ulaştıklarını vurgulayan Özgün, ekledi: “Bakın ‘Jin, jiyan, azadî’ yani ‘kadın, yaşam, özgürlük’ sloganı artık bugün evrensel bir slogan haline geldi. Bu kadınların mücadelesiyle oldu. İran’daki kadınlar bunu bütün dünyaya duyurdular. Zaten Kürt kadın hareketi bunu başlatmıştı, bu topraklarda 8 Martlarda, 25 Kasımlarda attığımız bir sloganken, bugün bütün dünyada herkesin bildiği, en popüler programlardan tutun pek çok yerde gündeme gelen bir slogan haline geldi. Bu kadınların gücü ve mücadelesidir. Bu gücü görmezden gelemezsiniz.”
MA / Eylem Akdağ - Mehmet Güleş