İSTANBUL - Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjde Tozbey, refakatsiz çocukların vakıflara teslim edilmesine ilişkin, "Çocuklar devlet eliyle verilmediyse, bu durum çocukların kaçırıldığı anlamına geliyor. Eğer devlet eliyle verildiyse, Bakan Yanık da suç işlemiş olacaktır" dedi.
Merkez üssü Mereş Bazarcix (Pazarcık) ve Elbistan olan iki ayrı şiddetli depremde binlerce çocuk yaralandı, kayboldu ya da ailesini kaybetti. Yaralı çocukların hastanelerdeki tedavilerinin ardından akıbetleri hakkında bazı iddialar tartışma yarattı. Depremde refakatsiz kalan çocukların bazılarının İstanbul Beykoz’da bir villaya yerleştirildiğine dair iddiaları destekleyen görüntülerin ortaya çıkması üzerine Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği 17 Şubat’ta İstanbul Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Daha sonra villaların Suriye’ye “insani yardım” adı altında gönderilen TIR’larda silah taşıması ile gündem olan İHH İnsani Yardım Vakfı’na ait olduğu bilgisine ulaşıldı.
Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği Başkanı avukat Müjde Tozbey, akıbeti bilinmeyen ve vakıflara teslim edilen çocuklar için duyulan endişelere ilişkin konuştu.
YARALI ÇOCUKLAR YABANCILARA TESLİM EDİLİYOR
Depremde yaşamını yitiren ailelerin çocuklarının, cemaat ve tarikatlara verildiğine dair kendilerine çok sayıda ihbar geldiğini kaydeden Tozbey, söz konusu ihbarlarda, deprem bölgelerinde enkazdan çıkarılan çocukların ambulans çalışanları tarafından hastaneye götürülmek yerine, sorgusuz sualsiz bazı kişilere teslim edildiğini belirtti. Tozbey, depremden bir hafta sonra bu iddialarla ilgili birçok delil ve tanık bulduklarını da sözlerine ekledi.
60 ÇOCUK
Alınan ve delilli, tanıklı ihbarlardan birinin İstanbul’un Beykoz ilçesi Çavuşlu Mahallesi'nde üç tane villanın ayarlandığı ve bu villalara depremzede çocukların yerleştirildikleri yönünde olduğunu aktaran Tozbey, “Olayı bize ihbar eden tanığımız cemaat ve tarikata yer alan bazı insanların olduğu bir Whatsapp grubundan yardım taleplerini görüyor. Tanık bu durum karşısında şüpheleniyor ve bu insanlara, ‘size nasıl yardımcı olabilirim?’ diye soruyor. Kişi villalarda, çocuklar için yardım toplandığını ve 60 çocuğun oraya yerleştirildiğinden söz ediyor. Tanık daha sonra bize ihbarda bulunuyor. Biz de ihbar doğrultusunda Beykoz Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduk. Bu çocuklar devlet koruması altında iken bu villalara nasıl yerleştirildi? Eğer devlet kurumlarının bundan haberi yoksa, bu 60 çocuk TCK’nin 334’üncü maddesine göre kaçırıldığı anlamına geliyor. Ama eğer devlet kurumları bu çocukları vermiş ise TCK’nin 109’uncu maddesine göre kişiyi ‘hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlamasıyla suç duyurusunda bulunduk” şeklinde konuştu.
KADIKÖY, ÇENGELKÖY, TUZLA
Tozbey, bu iddiaların sadece Beykoz’la sınırlı kalmadığını Kadıköy, Çengelköy ve Tuzla ilçelerinde de benzer evlerin olduğu yönünde iddialar olduğunu aktardı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın depremzede çocuklara ilişkin açıklamalarına işaret eden Tozbey, “Yanık, Ankara Etlik Şehir Hastanesi’nde depremzedeleri bir ziyarete bulunarak, bin 362 çocuğun depremden kurtarıldığını, 369 çocuğun kimliğinin tespit edilerek ailelerine teslim edildiğini, 792 çocuğun da halen hastanede olduğunu, 201 çocuğun ise ‘Sevgi Evleri’ne yerleştirildiğini söyledi. Aynı gün Cumhurbaşkanı Danışmanı Fuat Oktay, 574 çocuğun bakanlığın kaydına alındığını, bunlardan 76’sının ailelere teslim edildiğini söyledi. Bu çelişkili açıklamalardan şunu görüyoruz; devletin hiçbir kurumu şuan depremde kaç çocuğun kurtarıldığını, kaç çocuğun vefat ettiğini, kaç çocuğun ‘Sevgi Evleri’ne yerleştirildiğini bilmiyor” dedi.
ÇOCUK KORUMA KANUNU NELERİ KAPSIYOR?
“Çocuk Koruma Kanunu'na” göre çocukların anne ve babalarının aynı zamanda çocukların vasisi olduğunu belirten Tozbey, ailesi olmayanların ise “devlet koruması” altına alınması gerektiğini söyledi. Devlet koruması altındaki çocukların tüm ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanması gerektiğine vurgu yapan Tozbey, devamla şöyle konuştu: “Devlet bu çocuklarla ilgili özel hayat alanları sağlar. Bu özel hayat alanları içerisinde eğitimleri, yeme, içme, barınma giyim ve psikiyatri gibi ihtiyaçları karşılanır. Bu kanun aynı zamanda şunu söyler; çocuklar yaşam alanları için çocuk bakım evlerine yerleştirilir. Ve çocuk bakım evleri dışında çocuklar başka hiçbir kuruma gönderilemez. Aynı zamanda çocuk bakım evlerinde çocukların özel mahremiyeti önemlidir. Toplumda çocukların yaşadığı adreslerin verilmeyeceği gibi, çocuklarla ilgili hiçbir şey paylaşamaz.”
'YARGILANMALARI GEREKİYOR'
“Devlet, kendi eliyle, çocukları tarikat ve cemaat evlerine gönderiyor” diyen Tozbey, yasalara göre tarikat ve cemaatlerin çocuklar üzerinde hiçbir yetkilerinin olamadığın vurguladı. Tozbey, “Hiçbir sıfatla o çocuklara dokunamazlar. Eğer bu çocuklar devlet eliyle verilmediyse, çocuklar o evlerdeki insanlar tarafından kaçırıldı anlamına geliyor. Bu da TCK'nın 334’ünü maddesine göre suçtur. Eğer devlet eliyle bu çocuklar verilmişse o kişiler, kişinin hürriyetini kısıtlamaktan dolayı TCK 109’uncu maddesine göre yargılanırlar. Bu durumda bu çocukları veren görevliler ve Bakan Derya Yanık da suç işlemiş olacaktır. Çünkü hukuka aykırı olarak çocukları teslim ettikleri için görevi ihmalden dolayı yargılanmaları gerekiyor” diye belirtti.
'ÇOCUKLAR İKTİDARIN UMRUNDA DEĞİL'
Depremden zarar görmüş çocukların evlat edinilmesine dair Diyanet İşleri Bakanlığı’nın, “Evlat edinenle evlatlığın evlenme engeli yok” fetvasına değinen Tozbey, “Çocukların barınma, sağlıklı, korunma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığı tartışılmazken, çocukların evlatlık edinilip edinmeyecekleri ya da evlenilip, evlenilmeyeceği tartışılıyor. Yine deprem bölgelerinde çadırlar, sağlık merkezleri, eğitim kurumları kurulmazken, kuran kursları kurmaktadırlar. Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği de deprem bölgesinde uzman doktor psikiyatrisiler eliyle, çocukların yaşadıkları travmayla ilgili destek olmak için uğraşırlarken, Diyanet İşleri Başkanlığı ve AFAD görevlileri tarafından maalesef engelleniyoruz. Yani tüm bu hususların engellenmesi aslında çocuklarımızın iktidarın umurunda olmadığının göstergesidir” ifadelerini kullandı.
'ÇOCUKLARI GERİCİ ZİHNİYETTEN KORUYACAĞIZ'
Tozbey, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Çocukları tarikatlardan uzak tutarak, onların istismarına açık bırakmamalıyız. Diyanetin açıklaması çok açık olarak gerici bir zihniyeti temsil ediyor. Sadece çocuklarımızı teslim edilmesin demeyeceğiz, Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalıdır. Çünkü bu halka hiçbir faydası dokunmuyor. Bu gerici zihniyet karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Bundan sonraki ihbarları da değerlendireceğiz ve gelen takdirde suç duyurusunda bulunacağız. Bu konuda çocuklarımızın cemaat ve tarikatlara teslim edilmemesi konusunda mücadelemizi yürüteceğiz.”
MA / Esra Solin Dal