İSTANBUL – PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “kadın özgürlükçü paradigmasıyla” kendisini tanıdığını belirten Ülker Özadikti, “Kürt kadının isimi vardı ama kendisi yoktu. Kadınları kim anladı Öcalan anladı. Bundan dolayı kendisine çok borçluyuz” dedi.
Sunduğu perspektif ve paradigmayla Kürt kadınlarının mücadelesinde önemli bir yere sahip olan PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Demokratik, Ekolojik, Kadın Özgürlükçü Paradigması" kadın özgürlük mücadelesinde devrimsel bir dönüşüm yarattı. Abdullah Öcalan’ın evrenselleşen fikriyatıyla erkek egemen zihniyetine karşı mücadeleyi büyüten Kürt kadınlar, kendini tanımadan mücadeleye ve savunmaya kadar önemli bir aşama kaydetti.
Kadın özgürlük mücadelesiyle tanıştıktan sonra yaşamı başka bir mecraya evrilen kadınlardan biri de 56 yaşındaki Ülker Özadikti. İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 74’üncü yaş günü dolayısıyla Özadikti ile mücadelenin yaşamında yarattığı değişimi konuştuk.
KÜRT KADINI KENDİNİ TANIDI
5 çocuğu olan Özadikti, mücadeleyle tanışmadan önce evde sürekli çocuklarıyla ilgilendiğini belirtti. Bu dönemlerde mücadeleyle henüz tanışmadığından kendi gerçekliğinin de farkında olmadığını söyleyen Özadikti, “O zaman ki yaşantım ev temizlemek ve yemek yapmaktı. Köy ortamında günlük rutin işler üzerinde oyalanıyordum. Geçmişe baktığımda güzel bir yaşantım yokmuş” diye belirtti.
Kürt kadın mücadelesiyle 35 yaşında Cemile adında bir arkadaşı vasıtasıyla tanıştığını dile getiren Özadikti, bu arkadaşının yaşam ve arkadaşlık biçiminin kendisini etkilediğini kaydetti. Özadikti, “Sonrasında ben de bu mücadeleyle tanışmak istedim. Bunda Cemile’nin etkisi çok oldu. Yarattığı tesir o kadar etkiliydi ki kendimi biranda mücadelenin içerisinde buldum. İlk başta Kürt kadınları kendini tanımıyordu şimdi ise kendini tanımaya başladı. Evde sadece çocuk bakmaktan, yemek yapmaktan kısacası kölelikten kurtulduk” ifadelerini kullandı.
MÜCADELE DEĞİŞTİRDİ
Kürt kadının 80 ve 90’lı yıllarda hem toplumda hem de ev de söz hakkının olmadığına dikkat çeken Özadikti, evlilik sürecinde toplum ve aile baskısını yoğun bir şekilde yaşadığını söyledi. Özadikti, “Evlendiğimde annem ‘Kocan başını kırabilir senin bunu kimseye söylememen gerekir. Çünkü o senin kocan ona biat edeceksin’ dedi. Annem, erkek egemen sistemin kendisine dayattığı köleliği benim de yaşamamı istiyordu. Ancak bunu bir türlü kabul etmiyordum. Kadın özgürlük felsefesiyle tanışmadan önce eve geç geldiğimde eşimle kavga ediyordum. Eşim ‘Niye bu saatte eve geliyorsun, ayıptır bizim bir kültürümüzde böyle bir şey yok’ diyordu. Bu şekilde önümüze barikat kurmaya çalışıyorlardı. Kavga ederek ve direnerek bu durumu aştım” dedi.
KADIN ÖZGÜRLÜK PARADİGMASI
Kadın olarak kendilerini başlarda tanımadıklarının altını çizen Özadikti, şöyle dedi: “Mücadeleyle kendimizi tanıdık. Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği Kadın Özgürlük Paradigması ile kendimizi tanıdık ve var edebildik. Öcalan’ın ‘Kadın özgür olmasa toplum özgür olamaz’ sözü aslında her şeyi özetliyor. ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı bu mücadeleyi dünyanın her yerine taşıdı. İran’da Jîna Emînî’nin katledilmesinden sonra kadınlar ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı etrafında birleşti. Bu Öcalan’nın yaratığı kadın felsefesinin yansımasıdır. Biz de bu felsefeyi büyüteceğiz.”
KAVGA AİLEDE BAŞLADI
Yaşamında erkek egemen zihniyete karşı hep bir kavga halinde olduğunu belirten Özadikti, bu kavgayı ilk başta eşiyle verdiğini söyledi. Özadikti, “Bir ara yine gözaltına alındım karakola götürüldüm. Eşim ‘Seni kabul etmemem gerekir. Nasıl olurda namusum karakola düşer’ diye tepki gösterdi. Beni evden atmaya çalıştı. Ancak bana ne kadar engel dolduysa karşısına dikildim. Ailem yurtsever olana kadar bu tutumum hiç değişmedi. Sonra çocuklarım bu mücadelemden etkilenmeye başladılar. Yani ilk önce ailemizle savaşarak başlattık bu mücadeleyi. Erkek egemen sistemin dayattığı yaşamı kabul edemezdim” ifadelerini kullandı.
‘ABDULLAH ÖCALAN’A BORÇLUYUZ’
Tüm bunlardan dolayı Abdullah Öcalan’ın kendileri için ayrı bir anlam ifade ettiğini söyleyen Özadikti, “Kürt kadının isimi vardı ama kendisi yoktu. Bugün Abdullah Öcalan sayesinde buralara geldik. Kendisine çok borçluyuz. Onun yaratığı bu felsefeyle kadınlar bugün özgürlüğü ve eşitliği savunuyor. Sadece Kürt kadınların özgürlüğünü savunmuyoruz bütün kadınların özgürlüğünü savunuyoruz. Öcalan’ın geliştirdiği kadın özgürlükçü paradigmaya çok şey borçluyuz. Kadınları kim anladı Öcalan anladı. Kadının olmadığı yerde özgürlükten bahsedilemez. Bu nedenle Öcalan üzerindeki tecridin kalkmasını ve özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz” dedi.
Abdullah Öcalan’ın doğum günün tüm Kürt kadınların doğum günü olduğunu söyleyen Özadikti, şöyle devam etti: “O’nun doğum gününü nasıl anlıyoruz ondan bahsedeyim; doğum gününde O’nun yaratığı felsefeyi kutluyoruz. Feodal erkek egemen tarafından prangalanmış kadın bedenini o kurtardı. 4 Nisan’da fidan ekeceğiz. 4 Nisan sadece Öcalan’ın doğum günü değil aynı zamanda kadınlarında doğum günüdür. Bütün Kürt kadınların Abdullah Öcalan’a sahip çıkması gerekir. Herkese sesleniyoruz; gelin el ele verelim bu hikayeyi büyütelim.”