Abdullah Öcalan: Mahkum edilen kadından özgür kadına büyük yürüyüş

img
HABER MERKEZİ - Kadınların yaşadığı toplumsal sorunları değerlendirerek paradigmasal bir çıkış ortaya koyan PKK Lideri Abdullah Öcalan, bu konuya dair yaptığı değerlendirmelerde şuna işaret ediyor: “Kadın kurtuluş ideolojisinin gelişimi sağlanmadan, her şey kendini kandırmaktan öteye gidemez.”   
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde 24 yılı aşkın süredir tecrit altında olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 74’üncü yaş günü, doğduğu Riha'nın Amara köyünde kutlanacak. Kürt kadınlarının "Özgürlüğü, özgürlüğümüzdür, varoluşu, varoluşumuzdur" dediği Abdullah Öcalan'a atfettiği değeri bu yaş gününde de kutlayarak, gösterecek. 
 
Kadınların yaşadığı toplumsal tüm sorunların tespitini yapan ve özgür kadın perspektifi ile komployu boşa çıkartan Abdullah Öcalan'ın "Benim yarım kalan projemdir" dediği kadın özgürlük projesini Kürt kadınları başta olmak üzere dünya kadınları tamamlıyor. 
 
İlk mücadeleye atıldığı anlardan itibaren kadın sorunun çözümüne dair değerlendirmeler yapan Abdullah Öcalan, 24 yıllık İmralı’da ağır tecrit altında tutulmasına rağmen kadın özgürlüğüne dair paradigmasını büyüttü. 
 
İran’daki kadın mücadelesinin mihenk taşı olan “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla tüm dünya kadınlarının özgürlüğü noktasında yol açan Abdullah Öcalan, bu paradigmanın yaşamsallaşması için de mücadelesini büyüttü. 
 
YARIM KALAN PROJE
 
Abdullah Öcalan'ın fiziken tutsak edildiği 1999 yılında yaptığı ilk değerlendirme "Yarım kalan yaşam projem vardı" sözleri oldu. Kadın özgürlük mücadelesini atfen yarım kalan proje tespitinde bulunan Abdullah Öcalan, şunları söyledi: "Kadınlara ilişkin yarım kalan yaşam projem vardı. Onun içeriği doldurulabilir. Çünkü özü verilmiştir. Özgürleşme mücadeleleri devam etmeli ve sonuna kadar gitmelidir. Özgür kadın yürüyüşü bana göre halen en haklı ve sonuna kadar gidebilir. Yaşam ve barış üzerindeki etkisi düşünülmeli. Yenisi yaratılmalı. Özgür kadın benim için idealdi. O davam sonuca gidebilmeli."
 
'BEN BU ERKEĞİ ÖLDÜRDÜM' 
 
Kuran-ı Kerim’de kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığına dair ifadelere değinen Abdullah Öcalan, 20 Eylül 2000’de avukatlarıyla yaptığı bir başka görüşmesinde şu ifadelerde bulundu: “Bu tam bir çarpıtma. Erkek çarpıtmasıdır. Tarımı, ekin ekmeği vb. kadın başlatmıştır. Örneğin bizim orada teşi vb. var. Bunlar hep kadın icadıdır. Kadın başlattı ama sonuç unutuldu gitti. Ama erkek hem devletleşmiştir, hem de kültürünü egemen kılmıştır. Sınıfsal baskı ile cinsel baskı iç içe gelişir. Bu kapsamlı incelenebilir. Erkeklik egemen cins, egemen sınıf, egemen devlet oluşturmuştur. Ben erkeği bu konuda çözdüm. Kendi şahsımda çözdüm. Çözmekle de kalmayıp, daha önce de söylemiştim, bu erkeği öldürdüm. Erkeği çözmek, erkeği öldürmek ki bu egemen erkektir; bunu kapsamlı açabilirler.” 
 
'DAYATMALARI KABUL ETMEDİM, NAMUSU YIRTIP ATTIM' 
 
Abdullah Öcalan, çocukluğundan da bazı örnekler vererek, ilk başkaldırısının dayatılan rollere karşı olduğunu kaydetti. Öcalan, “Ben çocukken bile anamın savaş tarzını mahkûm ettim. Urfa’da köy savaşçılığını, namus savaşçılığını çocukluğumda yırtıp attım. O dönem birbirimizi öldürmemiz gereken ailenin çocuklarıyla ilişki kurdum. Elif adında bir yaşıtım vardı, düşmanımızdı, görüşmememiz gerekirdi. Ama ben Elif’le de, diğerleriyle de bağımı koparmadım. O geleneğe göre benim 15 yaşında ölmem gerekiyordu. Ben ise yaşamak ve ideallerimi gerçekleştirmek istiyordum. Bu konuda ailenin dayatmalarını kabul etmedim, namusu yırtıp attım” dedi. 
 
KADININ KÖLELEŞTİRİLME SÜRECİ 
 
Kadının köleleştirilmesi sürecine dair çözümlemelerde bulunan Abdullah Öcalan, "Daha barışçıl, güzel, duyarlı, böylelikle yaşanmaya değer bir ömrün kadın özgürlüğüne, onu mümkün kılan gücüne dayanmadan yaşayacağına inanmıyorum. Tersine kadın köleliğine dayalı bir erkeksilik ta çocuk yaşlarımda olduğu gibi hala bana iğrenç geliyor. Bu iğrençliği onaylamam beklenmemelidir. Tanrıça kendi evrenselliğini bilince çıkaran, demokratik güç dengesinde yerine tam oturan, özgür ve eşitliği toplumsal ilişkilerinde yürüten kadını ifade etmektedir. Bu kadın karşısında erkeğin karılaştırmaya, üzerinde egemenlik kurmaya cesaret edemeyeceği, sadece saygı ve sevgisini izhar edebileceği, kadından zoraki sevgi, saygı, hele hele cinsiyetçi ilişki beklemeyeceği açıktır" dedi. 
 
'KADIN GÜÇ HALİNE GELMELİDİR'
 
Kadın sorunları üzerinden tarihsel ve güncel tespitlerde bulunan Abdullah Öcalan, çözümün özgür kadın ile mümkün olabileceğini belirterek, "Kadın partisi her düzeyde meşru savunma çizgisini esas almak, düşünce ve duygularında fiziki ve bedeni varlığı ile yaşamı konusunda askeri gücü değil, sonsuzluğunu esas alarak doğru bir meşru savunma çizgisini hayata geçirmek zorundadır. Kadın barış ve demokrasiyi en çok gündeme getirmesi gereken bir güç olarak kendini geliştirmelidir. Kadın kültür ve sanat alanında en iddialı bir güç olmak konumundadır. Bu konularda bir anlayışın ve politikleşmenin sahibi olduğunuza inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.  
 
KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ 
 
Kadının güç haline gelmesinin de özgürlükle mümkün olabileceğine işaret eden Abdullah Öcalan, kadın özgürlüğüne dair şunları söyledi: "Kadın özgürlüğü, özgürlük mücadelemizin en temel direğidir. Kadınların özgürlüğe kavuşması için bugüne kadar yaptığım çalışmalar biliniyor. Benim Ortadoğu’daki en destansı çalışmam, kadın özgürlüğüne ilişkin olanıdır. Bana göre kadın özgürlüğü, anavatan ve emeğin kurtuluş çalışmalarından çok daha önceliklidir. Çünkü kadın, gericiliğin ve köleciliğin ilk ve köklü ezilen sınıfı, ulusu ve cinsidir. Bu nedenle kadın özgürlüğü çok büyük bir mücadeleyi göze almaktır. Kadınlar özgürleşmek için kadın kurtuluş ideolojisinde derinleşmeliler, ideolojik güç olarak var olabilmeliler. Kadın yoldaşlarımın bana ilişkin emeklerine böyle karşılık veriyorum. Bilmelerini istediğim en önemli bir hakikat, onların savaşın da barışın da kaderini belirleyecek kadar güçlü olmaları gerektiğidir. Sevginin işçisi olarak tanımlıyorum kendimi. Sizler için yaşıyorum. Sizlerin özlemleri yaşam gerekçemdir, sizinleyim. Kazanılacak özgür bir dünya var, kazanılacak özgür bir yaşam var.
 
ÖZGÜR KADINLA BÜYÜK YÜRÜYÜŞ
 
Özgür Kadın Partisi bir devrimin ifadesidir. Buna saygılı olmak gerekir. Dar cinsellik temelindeki yaklaşım doğru değildir. Saygılı olunmalı, dostça ve yoldaşça bir yaklaşım hâkim olmalıdır. Kendilerini dönüştürme kararlılığını korumalılar. Partileşme adımı tarihidir; mahkûm edilen kadından özgür kadına büyük yürüyüştür. Özgür kadına ulaşmak onurdur. Buna yanlış yaklaşmak onursuzluktur. Parti adına atılan adım, onurun kazandırılması adımıdır. Dünyada ilktir. Bu bilinçle ortaya koymak gerekir. Çok tarihi bir görevdir."  
 
KADIN KURTULUŞU
 
Abdullah Öcalan, özgürlüğün Kurdistan’daki kurtuluşla sınırlı kalmayıp, başta Ortadoğu olmak üzere dünyadaki yeni sosyal mücadelelere de kadın yaratıcılığı içeren bir yaklaşım içinde olmasının önemine vurgu yaparak, “Her şeyden önce kadın kurtuluş ideolojisinden bahsetmek gerekiyor. Biz bu ideolojiyi yaratma peşindeyiz. Böyle sıradan bir iki olay ve bir iki eylemle yorumlamakla bu işin altında çıkılmaz. Çok yoğun bir biçimde kadın kurtuluş ideolojisinin gelişimi sağlanmadan, her şey kendini kandırmaktan öteye gidemez. Bu, salt cins kurtuluşu anlamında bir ideoloji değildir, sosyalist öğretinin hatta toplumun bilimsel analizinin bizi getireceği bir noktadır ve kadın eksenli bir kurtuluş ideolojisinin büyük önem taşıyacağını önümüze koyacaktır." 
 
21. YÜZYIL VE KADINLAR
 
Bütün tespit ve çözümlemelerinde 21'nci yüzyılın özgür kadınların yüz yılı olacağı değerlendirmesinde bulunan Abdullah Öcalan'ın bu tezi bugün tüm dünyada yükseliyor. Dilden dile yükselen Öcalan'ın 21'nci yüzyıl tespiti şöyle: "19’uncu yüzyıl nasıl burjuva partilerinin, 20’nci yüzyıl emeğe dayalı partilerin yüzyılı olmuşsa, 21’nci yüzyıl da kadına dayalı partileşmenin yüzyılı olacaktır. Kadının kendine dayalı politika sürecine girmesiyle insan hakları, toplum ve kültürel hakları, doğa ve çevre sorunlarına duyarlılık, çocuk hakları, sağlık ve eğitim sorunlarında derinliğine açılımlar sağlanması beklenilmelidir. Kadın barış ve demokrasiyi en çok gündeme getirmesi gereken bir güç olarak kendini geliştirmelidir. Kadın kültür ve sanat alanında en iddialı bir güç olmak konumundadır."