İSTANBUL - Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği’nin, gerçekleştirdiği buluşmada, yeni yaşamın kurulmasında kadın dayanışmasının şart olduğunun altı çizildi.
Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği, “Yaşamı Yeniden Kuruyoruz: Afette Feminist ve LGBTI+ Dayanışması” başlığıyla Beyoğlu’nda bulunan Cezayir Toplantı Salonu’nda Feminist Buluşma gerçekleştirdi. Kadın Zamanı Derneği, Kadın Savunma Ağı’nın aralarında bulunduğu çok sayıda kadın örgütü temsilcisi, kadın ve LGBTI+ örgütlerin yer aldığı buluşmaya birçok farklı kentten de katılım sağlandı. Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği’nden Tuğçe Canbolat’ın moderatörlüğünü yaptığı buluşmada, Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu’ndan Bade Başer, Ankara LGBTI+ Deprem Dayanışması’ndan Havva Kafes ve Mor Çatı gönüllüsü ve Kadın Koalisyonu Üyesi Elif Ege sunum yaptı.
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ
İlk olarak söz alan Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu’ndan Bade Başer, eşitsizliğin ve kadın düşmanlığının hayatın her alanında özendirildiği bir dönemde yaşadıklarını belirterek konuşmasına başladı. Kadınların deprem anına ilişkin ve sonrasındaki aktarımlarında bu sorunu duyduklarını ifade eden Başer, "Ahıra gideceğim, hasta bakacağım, hayvanları besleyeceğim, çocuklara bakacağım bana dayanışmayı önden ver’ diyen çok fazla kadın vardı. Kadınlar bakım yükünü ve duygusal yükü de üstlendi. Can yakıcı bir adaletsizlik bu. Kadınların spesifik ihtiyaçları vardı. Tuvalet çok uzakta ya da karanlıkta diye kendi emniyetini gözetmek zorundasın. Ped yerine çocuk bezi kullanmak zorunda kalan kadınlar vardı. Günlük ped çok hayati bir ihtiyaçtı. Çadırı, çocukları bırakamıyorsun. Bu nedenle bir adam tarafından ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalıyorsun. Bu yüzden de feminist dayanışmanın orada olması çok önemliydi” sözleriyle deprem bölgesindeki izlenimlerini paylaştı.
YENİ YAŞAM İÇİN KADIN DAYANIŞMASI
“Kadının ihtiyacını doğrudan ailenin ihtiyacını karşılayacak şekilde kurgulamak çok tehlikeli” diyen Başer, “Halbuki kadın bir özne. Bu durumda kadının öz bakım ve hijyene de ihtiyacı var. Soyut ihtiyaçlar da var. Kadın afeti, travmayı yaşadı ama dertleşmeye de ihtiyacı var. Özelleştirilmiş bir ihtiyacı anlatırken utanmamak, gücendirilmemek karşımıza getirilmeli” dedi. Kadınların deprem sonrası çok kısa bir süre içerisinde 300 kişiden fazla bir sayıyla bölgeye gidip çalışma yürütmeye başladığının bilgisini veren Başer, Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu’nun çalışmalarını şu sözlerle anlattı: “Geçmiş dönemlerin de mücadelesiyle birden gerçeğe dönüştü. 23 Şubat’ta Adıyaman’da Mor Tır’ımıza kavuştuk. Tekrar tasvipledik, dağıtıma çıkardık ve 10 köye dağıttık. Sürekli görünür kılınması için Kadın Çadırı kurduk. Bir hafta aralıklarla çadırda kalıyoruz. Kadınların emeğinin araçsallaştırıldığı bir düzlemden çıkıp ortaklaştırıldığı bir alan da çıkıyor. Kadınların sadece birbirleriyle durduğu değil kamusal alanın da daha geliştiği bir hal alıyor. Hataya da bir Mor Tır gönderdik. Mekanizma kurmaya çalışıyoruz, kooperatiflerle görüşüyoruz. Etüt merkezi gibi düşüncelerimiz de var.”
NEFRET SÖYLEMİ VE ŞİDDET
Ankara LGBTI+ Deprem Dayanışması’ndan Havva Kafes ise depremde hayatta kalanların barınma, tuvalet ve birçok sorun ile travmalarının eşitsizliği derinleştirdiğini ve şiddeti beraberinde getirdiğini vurguladı. Kafes, “Hayatın her alanında ayrımcılık ve şiddete maruz kalan LGBTI+‘lar, deprem bölgesinde de yine bu şiddete maruz kaldı. Nefret söylemi, ayrımcılık ve fiziksel şiddete maruz kaldılar. Acil ihtiyaçlarını karşılayamamalarına rağmen çadır alanlarına giremedikleri için hasar gören evlerine girmek zorunda kaldılar. Cinsel yönelim ve kimliklerinden ötürü de araçlara alınmama sorunlarıyla karşılaşıldı. İlaç temini yapıldı ama HIV baskını olup olmadığını bilmiyorduk. Maddi destek sağlanabileceği söylendi ama hiçbir LGBTI+ ev sahibi ve resmi kira statüsünde değil. Şiddetin hedefi haline getirmemek ve can güvenlikleri adına deprem bölgesine gidemediler” diyerek, maruz kaldıklarını özetledi.
KADIN KOALİSYONU'NUN ÇALIŞMALARI
Mor Çatı gönüllüsü ve Kadın Koalisyonu Üyesi Elif Ege de deprem sürecinden bu yana çalışmalarından bahsetti. Ege, şunları belirtti: “Depremin esas etkilediği 10 ilden sorumlular belirlenerek 40’ar ekiple örgütlü güç ile sahadan bilgi akışı sağlandı. Amaç, kaynakla ihtiyaç sahibini bir araya getirmek, hak ihlallerini tespit etmek, devleti zorlamak, kadın ve LGBTI+’ların bu süreçte yer almalarını sağlamaktı. Kadın Koalisyonu ihtiyaçlar için bir haritalama çıkardı. Avrupa Birliği (AB) yetkililerini sorunları takip etmeleri için zorladık. İnsan haklarıyla birlikte çalışma yürüttük. Uzun vadede ne yapacağımızı planladık. Kadın yaşam merkezleri fikrini oluşturduk, şimdi de pratiğe geçti. Kadınların başvurabileceği, destek alabileceği ve bir de afetten sonra yeni yapılacak olan şeylerin nasıl yapılacağı üzerine bir merkez. Yerelden, bölgedeki kadınlardan oluşsun, cinsiyet eşitliği temelinde ve materyaller ile sözler kadınların elinde olsun dedik. Koalisyonla bir broşür hazırladık kadınların nereye başvurabileceği üzerine. Sığınakların ne durumda olduğunu öğrendik. Başka illere transfer edildiğini öğrendik. Kamu kurumları ve kadın örgütlerini içeren bir çalışma hazırladık. Etiket yapıp dillere çevirdik."
Ege, kadınların mücadeleyle dayanışmalarını sürdüreceğini vurguladı.
Sunumun ardından katılımcılarla sorunlar karşısında nelerin yapılması gerektiğine dair tartışma yürüttü. Buluşma, soru-cevap bölümünün ardından son buldu.