RIHA - Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Kadın Meclisi Başkan Yardımcısı Ruken Melê, yeni toplumsal sözleşmeyle kadınların her alanda eşit bir şekilde yönetime dahil olduklarını belirterek, “Kadınlar bizzat karar aşamalarında söz sahibi” dedi.
Dincilik, bilimcilik, milliyetçilik ve cinsiyetçilik üzerinden şekillenen kapitalist modernite tehlikesine karşı Kürt hareketinin esas aldığı Demokratik ulus sistemi, ulus-devlet sistemine alternatif bir model olarak örgütleniyor. “Tek dil, tek din, tek bayrak” üzerinden şekillenen ulus-devlet sistemine karşı “çok dilliliği ve renkliliği” odağına alan Demokratik ulus modelini ilham alan halklar, Rojava Devrimi / Kadın Devrimi'ne giden yolun taşlarını örerken, yeni bir yaşamın da inşaa hazırlıklarını yaptı. 2011 baharıyla birlikte Arap coğrafyasında yaşanan “Arap Baharı” isyanı, Suriye’ye de sıçradı ve Rojava’da devrime susamış halklar, 19 Temmuz 2012'de devrim ateşinin ilk kıvılcımını yaktı.
19 Temmuz 2012 tarihindeki devrimin ilanının ardından sırasıyla 21 Ocak 2014’te Cizîr Kantonu, aynı yıl 27 Ocak’ta Kobanê ve 29 Ocak’ta da Efrîn’de kantonlar ilan edildi. Kantonların alt yapısı demokratik, ekojik ve kadın özgürlükçü paradigma ile örüldü. İdari, sosyal, ekonomik, askeri boyutta örgütlenmelerini Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ne kadar geliştiren halklara, her aşamada öncülük eden ise kadınlar oldu. Kanton sisteminin ardından DAİŞ’ten temizlenen alanlara 7 sivil yönetim kuruldu. Demokratik Suriye Meclisi'nin üçüncü konferansında tüm taraflar arasında koordinasyonun sağlanması için Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin kurulmasına karar verildi. Böylelikle her bölge kendi özgünlüğü ile yönetildi.
Tüm süreçlerde eşbaşkanlık sistemi uygulandı. Yerel yönetimlerden, halk meclisine kadar kamusal kurum ve kuruluşların tamamında kadınlar doğrudan yönetimler içerisinde yer aldı. Sulh Komiteleri örgütlendi ve 2015’te Adalet Divanı kuruldu. Daha sonra Toplumsal Adalet Meclisi tüzüğü hazırlandı, böylelikle 2017 yılında Toplumsal Adalet Meclisi’nin temeli atılmış oldu ve bu Meclis çatısı altında “Mala Jin Sulh Komitesi” ve “Toplumsal Adalet Divanı” kuruldu.
Toplumsal Adalet Meclisi’nin çatısı altında ilk şubesini 20 Mart 2011’de Qamişlo’da açan Mala Jin, Kongra Star çatısı altında örgütlenip 62 şube açtı. Eşit toplum felsefesi, demokratik aile kültürü ve özgür eş yaşam bilinci ile örgütlenen Mala Jin, aile içi şiddet ve kadınların toplum içinde yaşadığı sorunları komiteler yoluyla çözüme kavuşturmayı hedefledi. Mala Jin, Özerk Yönetim’in tüm sivil kurumlarında ve yargısında temsil edildi ve burada çözülemeyen davalar Kadın Adalet Meclisi'ne raporlandı.
MEKTEBA JIN
Her kurumda kurulan “Kadın Ofisleri”nde görüşülen şiddet olayları “Mekteba Jin”e taşındı. Burada yaşanan sorunlara çözüm arandı. Eğer çözüm sağlanamazsa kadının yaşadığı sorun Kadın Koordinasyonuna taşınarak, kadına dönük şiddet varsa, uygulayan kişiye soruşturma açıldı, adli süreç başlatıldı. Başvuran kadının mağdur olmaması için koordinasyon tarafından kadının ekonomik, toplumsal hakları korundu. Eğer sorun burada da çözülemiyorsa Özerk Yönetime bağlı mahkemelere başvuru yapılarak kadının hakları arandı.
YENİ TOPLUMSAL SÖZLEŞME
Özerk Yönetim son olarak toplumsal yapı ve adalet sistemini güçlendirmek amacıyla, 4 ana başlık ve 134 maddeden oluşan Toplumsal Sözleşmeyi, 12 Aralık 2023’te kabul etti.
Oluşturulan komite tarafından demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigma çerçevesinde yapılan değişiklikler şu şekilde oldu; “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ismini, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi olarak değiştirdi. Artık 7 kantondan oluşacak olan Özerk Yönetim’de Belediyeler Komitesi’nin hiyerarşik yapısında değişiklikler yapıldı. Komitenin adı ‘Topluluklar ve Belediyeler Birliği’ olarak, Genel Meclisin adı ise ‘Kuzey ve Doğu Suriye Halklar Meclisi’ olarak değiştirildi. Halklar Meclisi’ne bağlı olarak da “Gözlem Kurumu” kuruldu. Toplumsal Sözleşmeye göre ‘Merkezi Bütçe ve Ödemeler Ofisi’ ile ‘Toplumsal Sözleşmeyi Koruma Mahkemesi’ kurulmasına karar verildi. Komitenin alınan kararlarında din, inanç, dil gibi pek çok farklılık es geçilmeden, Özerk Yönetim içerisinde yer alan pek çok farklı kurum, kuruluş, yapı ile maddelerin 99’u tartışılıp ortak mutabakatla değişikliğe gidildi.
Pek çok maddede değişiklik daha kapsayıcı olma temelinde gerçekleştirilirken, demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük kuramları etrafında şekillenen sözleşmede, kadın hakları üzerinde en çok durulan konu oldu.
YÜZDE 50 KOTAYLA HER ALANDA KADIN TEMSİLİYETİ
Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Kadın Meclisi Başkan Yardımcısı Ruken Melê İbrahim, bölgede toplumsal yaşamdaki değişimlere kadınlar cephesinden dikkat çekerken, hukukçu Aynur Zêd Paşa da, yeni Toplumsal Sözleşme’nin oluşum süreci ve kadın mücadelesinin geldiği aşamayı anlattı.
Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Kadın Meclisi Başkan Yardımcısı Ruken Melê İbrahim, bu değişimin en temel nedeninin kadınların her aşamada yönetimlerde söz sahibi olmasına bağlarken, 2014’te gerçekleşen Rojava Devrimi’nin esaslarının genişletilerek ilke olarak kabul edildiğini ve bugüne gelindiğini kaydetti.
Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nde “yüzde 50 kadın temsiliyeti” şartı olduğunu hatırlatan Ruken, “Kadınlar burada sadece temsiliyet olarak değil, bizzat karar aşamalarında söz sahibi” dedi. Özerk Yönetime bağlı belediyeler, meclisler başta olmak üzere kadın kotasının her alanda uygulandığını ifade eden Ruken, kadın meclisi ve kadın komitelerinin 7 kantonun 7’sinde de bulunduğunu belirtti.
2021 yılında Kadın Koordinasyonu’nun kurulduğunu hatırlatan Ruken, “Bu koordinasyon sadece Özerk Yönetim içerisinde değil, aynı zamanda kantonlarda da bulunuyor. Bu koordinasyonda yer alanlar eşbaşkanlar, Danışman Meclisi Eş Genel Başkanı ve Adalet Meclisi Eş Genel Başkanı şeklindedir. Koordinasyonun üyeleri, Özerk Yönetimde alınan kararların değerlendirilip tartışıldığı, aylık ve yıllık toplantılarda yerini alıyor” ifadelerini kullandı.
‘EN KÜÇÜK KÖYDE DAHİ ÖRGÜTLENDİK’
Hem devrim sürecinde hem de sonrasında devam eden saldırılara karşı kadınların özsavunmada bulunduğunu söyleyen Ruken , “Bu süreçte pek çok zorlu zamanlar geçirdik. Bunlardan biri de Arap kadınlarıyla temas kurmaktı. Onlarla çalışırken sorunlar yaşadık. Engellemelerle karşılaştık, ancak her şeye rağmen çalışmalarımızı sürdürdük. İlk zamanlarda DAİŞ’in zihniyetinin hakim olduğu alanlarda çalışmalar yürütüldü. Burada hem bu zihniyetle, hem feodal ve eril zihniyetle mücadele ettik. Bugün ulus devletlerin özellikle Türkiye’nin hedefiyiz. Bunun en önemli sebeplerinden biri de kadın mücadelesidir. Bu yüzden en önde mücadele veren kadınlar saldırılarda ilk hedef alınanlar oluyor. Ancak biz Özerk Yönetimde yaşayan tüm kadınlarla birlikte mücadelemizi omuz omuza sürdüreceğiz. Bugün en küçük köylerde dahi örgütlenme içerisindeyiz” diye konuştu.
‘SURİYE REJİMİNDEN KALAN PÜRÜZLER’
Yeni sözleşmenin oluşum sürecinde komitede yer alan hukukçu Aynur Zêd Paşa ise, Özerk Yönetimin bir önceki anayasasında Suriye rejiminden kalma pek çok pürüzün olduğunu ifade etti. Aynur, 40 yıllık bir mücadelenin ardından önce özerklik ilan edildiğini ve 2014 yılında Efrîn, Cizîr ve Kobanê’de Toplumsal Sözleşme’lerin imzalandığını vurgulayarak, “Bu sözleşmelerle kadın erkek eşitliği kabul edildi. Kadınların askeri, siyasi, toplumsal hakları düzenlendi. Kadınların bu alanlarda temsiliyeti yüzde 40 olarak yükseldi. Birçok değişim yapıldı, ancak hala noksan olan konular vardı” şeklinde konuştu.
Aynur, bu eksikliklere şöyle değindi; “Yönetim şekli sebebiyle kadın ve çocukları ilgilendiren yasalar Suriye rejimi anayasasında yer alan ‘Aile Kanunu’na göre düzenleniyordu. Suriye rejimi döneminden kalma yasalardan dolayı hala pek çok noksanlıklar mevcut. Biz Özerk Yönetim içerisinde bütün kimlikleri ve inançları eşit tutuyoruz ancak Özerk Yönetimin bağlı olduğu Suriye Anayasasında bulunan Mebdee-i Yasası (Esas Prensipler), İslami bir hukuk içeriyor. Özellikle ‘Aile Kanunu’ diye geçen yasa sebebiyle hukuki süreç buna bağlı olarak ilerliyor. Tabi ki Özerk Yönetim bu süreç içerisinde pek çok değişim yaptı, en son 2019 ve 2020 yıllarında gerçekleşti bu değişimler.”
Aynur, zaman içinde mevcut sözleşmenin yenilenmesi ihtiyacının açığa çıktığını ifade ederek, “Kadınlar için sistem içindeki rolleri, ekonomik, siyasi, askeri, kültürel alanda yeni düzenlemeler yapıldı. Sözleşmenin önsözünde eşbaşkanlık sistemine dair, ‘Kadın ve erkeklerin eşitliğine dair esas prensiplerine bağlı olması zorunlu kılındı’ ibaresi yer alıyor. Rojava Devrimi’nin bir kadın devrimi olduğu bir kez daha sözleşmede de yer aldı. Kadın sistemi olarak adlandırdığımız konfederatif sistemde en büyük kazanımlardan biri de, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Kadın Meclislerine bağlı olacak şekilde komünlerden tutun kantonlara, oradan özerk yönetim meclislerine kadar kadın temsilcileri belirlendi. Bu sistem içerisinde kadınlar doğrudan yönetim içerisinde söz hakkına sahip olabilecekler. Diğer bir kazanım, kadınlar Kanun yapıcı, Yürütme ve Adalet Meclisinde yer almaya başladı” dedi.
KADIN HAKLARI GENİŞLETİLDİ
Aynur, oluşturulan sözleşmelerle kadın haklarına dönük yasalarda yer alan pek çok noksanlıkların giderildiğini belirtti. Son sözleşmenin dünyanın hiçbir yerinde yapılmayan düzenlemeler ve değişimler içerdiğini ifade eden Paşa, “Tüm bunlar kadınların Rojava Devrimi ile kazandıkları haklarının korunması ve daha geniş alanlara yayılması için yapıldı. Artık kadınlar kendilerinin de değişimin dönüşümün içerisinde yer aldığının farkında ve buna göre hareket ediyorlar. Kadınlar, kazanımlarına sahip çıkmakta kararlı” diye noktaladı.
YARIN: Filistinli kadınların mücadelesi
MA / Ceylan Şahinli