Katledilen kadınlar anıldı: Bize dayatılan yaşamı kabul etmiyoruz

ÊLIH - Êlih’te 8 Mart dolayısıyla katledilen kadınlar için yapılan anmada konuşan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, "Bize dayatılan yaşamı kabul etmiyoruz" dedi. 
 
Êlih'te Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında katledilen kadınları andı. TJA, Heskîf (Hasankeyf) ilçesinde yaşamını yitiren Rojvelat Kızmaz şahsında katledilen tüm kadınları andı. Anmaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu'nun yanı sıra çok sayıda kadın katıldı. Açıklamada, Jîna Emînî, Rojvelat Kızmaz, Nagihan Akarsel ve Gülistan Doku’nun fotoğrafları taşındı. 
 
Etkinlikte konuşan Türkoğlu, Kurdistan’da genç kadınlara yönelik "kadın kırımı" yaşandığını söyledi. Türkoğlu, "Kadın yoldaşlarımız kaybettiriliyor, Gülistan Doku şahsında bu yaşandı. Kadın yoldaşlarımız intihara sürüklenmeye çalışılıyor, şüpheli ölümlere neden oluyorlar. Erkekler cezasızlık politikasıyla ellerini kollarını sallayarak bu toplumun içerisinde dolaşmaya devam ediyorlar. İpek Er şahsında bunlar yaşandı. Musa Orhan şahsında da cezasızlık politikası bu ülkede gün be gün yaşanıyor. Yine Rojvelat’ın kaybolması, kaybettirilmesindeki hakikati hep birlikte bulmaya çalışacağız” diye belirtti. 
 
‘MAKUL KADIN OLMAK ZORUNDA DEĞİLİZ’
 
Türkoğlu, "Erkek-devlet bize şunu söylüyor; kadınlar yaşamasın. Yaşayacaksa da benim istediğim gibi yaşasın. Bize makul kadın olmayı dayatıyorlar. İşte tam da ölüm budur, katliam budur, cinayet budur” ifadelerini kullandı. Kadınların kendi kimlikleri ve kültürleriyle yaşaması için mücadele ettiklerinin altını çizen Türkoğlu, "Birilerinin makul kadını olmak zorunda değiliz. Kadınlar birilerinin istediği gibi yaşamak zorunda değiller. Kadınlar, özgürlük ve eşitlik içinde yaşasınlar" diye kaydetti. 
 
'YAŞAM HAKKINI SAVUNUYORUZ'
 
Kadın cinayetlerinin politik olduğunu vurgulayan Türkoğlu, "Kadınlar şahsında toplum çökertilmeye çalışılıyor. Bizler kadın özgürlük mücadelemizi verirken elbette ki herkesin özgürlüğünü de savunuyoruz. Bu toplumun özgürlüğünü savunuyoruz. Bu toplumda biz egemen olan erkeklikle mücadele ediyoruz. Egemen olan akılla mücadele ediyoruz. Egemen olanların aslında topluma karşı yaptıkları gasp kültürüne karşı mücadele ediyoruz. Yaşam hakkını savunuyoruz. Özgür ve eşit yaşam hakkını savunuyoruz. Emeğimizi, kimliğimizi, kültürümüzü korumak istiyoruz. Bu ülkede eşit ve onurlu bir şekilde yaşamak istiyoruz. Bu ülkede savaş rejimi devam ettiği sürece bu ülkede hiç kimse eşit, özgür ve onurlu yaşayamıyor. Savaş rejimi devam ettiği sürece bu iktidar herkesin emeğini gasp ediyor, ekmeğini gasp ediyor" şeklinde konuştu. 
 
'CEZAEVLERİNDE KIRIM YAŞANIYOR'
 
Türkoğlu, şöyle devam etti: "Toplumun her kurumunda neredeyse bir kırım politikası devreye giriyor. Çalışma hayatınızda katlediliyorsunuz ama buna iş kazası diyorlar. Bulunduğunuz alanlarda mücadele ettiğinizde, yaşam mücadelesi veriyorsunuz, ekmek kavgası veriyorsunuz ama ayrımcılığa maruz kalıyorsunuz. Kadınları yoksullukla bir şekilde yok etmeye çalışıyor, özne olmalarına engel olmaya çalışıyor. Siyaset yapmak istiyorsunuz ama makul siyasetçi değilseniz, cezaevine gönderip tutsak politikasını hayata geçirmeye çalışıyorlar. Hatta cezaevinde de aynı özel savaş politikalarını uygulayıp irade kırmak için her türlü yöntemi hayata geçirmeye çalışıyorlar. İşte tam da burada cezaevlerinde de bir kırımın yaşandığını belirtmek lazım. 
 
Bize dayatılan bu yaşamı kabul etmiyoruz. Bizler özgür kimliklerimizle yaşamak istiyoruz. Bu egemen erkek-devlet aklıyla da mücadelemizi büyüteceğiz. Kadın arkadaşlarımızı anıyoruz, anarken de onların bu duruma maruz kalmalarına sebep olan erkek devletin kendisine de hesap soracağımızı tekrar belirtiyoruz."
 
Açıklama “Jin, jiyan, azadî" sloganıyla son buldu.