Akarsel'i anlattı: Bedel veren kadınların rüyasını gerçekleştiriyordu

İSTANBUL - Silêmaniyê'de katledilen Nagihan Akarsel’i anlatan mücadele arkadaşı Necibe Karadağ, "Nagihan bedel vermiş kadınların rüyasını gerçekleştiriyordu. Bu yüzden mücadelesi sahiplenildi" dedi. 

Federe Kurdistan Bölgesi’nin Silêmaniyê kentinde 4 Ekim 2022 tarihinde katledilen Jineolojî Araştırma Merkezi üyesi ve gazeteci Nagihan Akarsel’in mücadelesini arkadaşları sürdürüyor. Katledildiği sırada çalışmalarını yürüttüğü Kürt Kadınları Kütüphane, Arşiv ve Araştırma Merkezi'nin açılışı 24 Haziran 2023’de gerçekleştirildi. Akarsel'in projesini tamamlayan arkadaşlarından Jineoloji Akademisi üyesi Necibe Karadağ ile konuştuk. 
 
İLK YÜZ YÜZE TANIŞMA
 
Akarsel ile Federe Kürdistan’da 2018 yılında jineolojî çalışmalarına dair yürütülen tartışma esnasında tanıştığını belirten Karadağ, “Kuzey ve Doğu Suriye’nin Serekaniyê kentinde, Til Xelef kültürüne ait arkeolojik ve tarihi yerlerin olduğuna dair tartışmalar yürütüyorduk. Çünkü Til Xelef, Kurdistan’ın bir parçası ve buraya yönelik bir proje hepimiz açısından önemliydi. Yani yüz yıl önce buradan çalınan kültürümüz,  Almanya'nın Berlin kentindeki Pergamon Müzesi’nde değer buluyordu. Kürtler olarak bu kökler üzerinde tartışmaya ihtiyacımız vardı. Nagihan Akarsel bu anlamda çok iyi bir araştırmacıydı, bu yüzden de çok göz önündeydi. Kuzey ve Doğu Suriye’ye dair derinlikli tartışmaları ve yoğunlaşması vardı. Bu anlamda projemiz için önemli bir kaynaktı. Yıllar önce Kurdistan topraklarından kültürümüzü çalmışlardı. Dört parça Kurdistan’ın hikayesini anlatmamız gerekiyordu. Nagihan heval ‘kültürümüzü, tarihimizi nasıl yeniden yazarız’ diye büyük yoğunlaşması olan biriydi. Benim için önemli bir tanıklıktı ve O’nunla ilk tanışmam bu şekildeydi” diye belirtti. 
 
ÇALIŞMALARI RAHATSIZ ETTİ
 
Daha sonra Akarsel ile 2019 yılında yollarının yeniden kesiştiğini söyleyen Karadağ, ikinci buluşmalarının da Federe Kurdistan Bölgesi’nin olduğunu kaydetti. Karadağ, “Kürt Kadınları Kütüphane, Arşiv ve Araştırma Merkezi’nin projesine dair analizlerimiz oldu. 2021 yılında Federe Kurdistan’da jineolojî alanında sistemli bir çalışma yoktu ancak bu çalışmaları nasıl yürüteceğimize dair sosyolojik saha çalışmalarımız vardı. Buna dair materyaller hazırlamak istiyorduk. Bu anlamada jineolojî kurslarını denedik. Bunlar için hem materyaller hazırladık hem de sosyoloji tartışmalarımız oldu. Yaklaşık bir ay boyunca bu proje üzerinde çalıştık ve önemli kaynaklar elde ettik. Bu kaynakları toplamak ayrıca büyük önem taşıyordu. Nagihan, bu anlamda çok değerli bir çalışmaya imza attı. Farklı kaynaklara ulaştı ve bunları derledi. İşte Nagihan Akarsel’in bu çalışmaları işgalcileri rahatsız etti” ifadelerini kullandı.
 
KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ YOĞUNLAŞMASI 
 
Akarsel’in tarihi, arkeolojik ve sosyolojik çalışmanın ötesinde toplumu analiz etmek açısında muazzam kaynaklara ulaştığını belirten Karadağ, bu anlamıyla Ferede Kurdistan’ın Germiyan, Şikefta Zerze ve Hewreman bölgelerini ziyaret etmeyi planladığını aktardı. 2021’den 2022’ye kadar birlikte çalıştıklarına dikkati çeken Karadağ, “Federe Kurdistan’da halk büyük acılardan geçti. Özellikle 1990’lardan sonra binlerce kadın öldürüldü, binlercesi yakıldı. Nagihan Akarsel için tüm bunlar hayati sorunlardı. ‘Kadınlar neden kendini yakıyor? Neden kendini öldürüyorlar?’ diye çok sorguluyordu. Bu durum onda büyük acıların yaşanmasına neden oluyordu. Bundan dolayı da sürekli bir arayış içindeydi. Ona göre Federe Kurdistan’daki kadınlar büyük bir enerjiye sahiplerdi ve bu enerjinin özgürlüğe kanalize edilmesi gerekiyordu. Kadınların, kültürünü, toprağını tanıması ve bunun bilincine vararak özgürlüğe kanalize edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Bunun da ancak örgütlenmeyle mümkün olduğunu düşünüyordu” dedi. Akarsel’in kişilik özelliklerine değinen Karadağ, sohbet ettiği herkesi can kulağıyla dinlediğini ve bunun da kişiye özel hissettirdiğini söyledi. Her gördüğü kadınla mutla sohbet ettiğini belirten Karadağ, “Mutlaka hal ve hatırlarını sorardı. Konuştuğu kişileri özel bir çabayla dinlemesi benim için çok ilgi çekiciydi. Çünkü kadınları anlamak istiyordu. O’nun için anlam ilişkinin akışını sağlamaktı. Bölgedeki erkek egemenliğini yıkmak ve bunun yerine özgür kadın bilincini geliştirmek kolay değildi. Ancak Nagihan arkadaş, kurduğu ilişki tarzıyla bunu sağlayabiliyordu. Kadınların topluma yön vermeleri konusunda cesaretlendirici rol ve misyonu vardı” diye belirtti. 
 
YAZMA AŞKI 
 
Akarsel’in her zaman planlı, işini ciddiye alan ve hedefine ulaşıncaya kadar mücadeleden vazgeçmeyen biri olduğuna dikkati çeken Karadağ, “Planlı biri olmasına rağmen her zaman şunu söylerdi: ‘Kendi planlamalarımız var ama burası Ortadoğu, planlar her an değişebilir.’ Öngörüsü güçlü, yazma aşkı büyüktü. Aynı şekilde okumaya karşı da çok istekliydi. Kalemi güçlüydü. Çok şiirsel bir dili vardı. Bilinç ve hislerini birbirine bağlamayı iyi biliyordu. Kitabında ‘Jineolojî bilimi beynin kalbe bağlanmasıdır’ diye yazmıştı. Her gün mutlaka kitap okuyor ve mutlaka etrafındaki insanlarla paylaşırdı. Sadece paylaşmakla kalmıyordu, tartışmaya açıp daha fazla ne eklenebilir, nasıl zenginleştirilebilir diye düşünüyordu” dedi. 
 
SON GÖRÜŞME 
 
Akarsel ile katledilmeden kısa bir süre önce bir araya geldiklerini dile getiren Karadağ, yaptıkları bu son görüşmeyi şöyle anlattı: “Nagihan katledilmeden birkaç gün önce görüştük. Bu buluşmada uzun uzun anılarından bahsetti. Özellikle cezaevinde kaldığı süreci, arkadaşları ve yaşadıklarını anlattı. Annesiyle ilgili anılarını anlattıkları beni çok etkilemişti. Annesi Nagihan’a, cezaevinden çıktıktan sonra köye yanına gelmesini söylemiş.  Nagihan da ‘Köyde hiç ağaç yok. Ben ağaçlar ve yeşillik olmadan ne yaparım köyde’ demiş. Bunun üzerine annesi, köydeki evinin tüm çevresine fidanlar ekmiş. Partinin ekolojiye önem verdiğini bildiği için köyde bu yönlü çalışmaları olmuş. Yine Efrîn’de yaptığı arkeolojiyle ilgili çalışmalara dair anılarını anlattı. Efrîn’in tarihi ve doğasının önemine dair uzun uzun konuştu. Her şeyi uzun uzun anlatmak istiyordu. Bende ‘Neden şimdi her şeyi bu kadar uzun ve derin derin anlattın’, ‘Sen hiç bu kadar uzatmazsın’ dedim. Oda gülerek, ‘Bunlar benim için çok değerli içimden geldi seninle paylaşmak istedim’ dedi. Daha sonra Kuzey ve Doğu Suriye’deki mücadeleye yoğunlaşmamız gerektiğini söyledi. Bunun içinde mutlak Jineolojî kurslarını geliştirmemiz gerektiğini vurguladı.  Bu tartışmamızdan birkaç gün sonra şehit düştü.”
 
‘ÖLÜNCE KELEBEK OLMAK İSTİYORUM’
 
Akarsel’in doğaya ve hayvanlara karşı her zaman duyarlı olduğunun altını çizen Karadağ, “Bir ara Yaresan Bölgesi’ne gitmişti. Orada yaşayan ressam Salar Mecit, Nagihan’a kendisi için bir tablo çizmek istediğini söylüyor. Nagihan arkadaş da ‘bana kelebeklerin olduğu bir tablo çiz’, ‘ölünce kelebek olmak istiyorum’ demiş. Şehit edildikten sonra taziyesinde O’nun ve bilgenin fotoğraflarının olduğu bir masa vardı. O sırada gerçekten daha önce hiç görmediğim kadar büyük ve kanatları rengarenk bir kelebek masaya kondu. Kelebeğin çekilmesi için muhabir arkadaşı çağırıncaya kadar kelebek uçtu. Kelebeği görünce kelebekler üzerine yaptığımız sohbet geldi aklıma çok etkilendim.
 
KADINLAR MÜCADELESİNİ DEVR ALDI
 
Heval Nagihan’ın hayalleri ve hedefleri kadınlar tarafından gerçekleştirildi ve mücadelesi devir alındı. Katliam sadece Federe Kurdistan’da değil bütün Kurdistan’da kadınların büyük öfkesine neden oldu. Bu saldırı Nagihan’ın Federe Kurdistan’da oluşturduğu hafızayı yok etmeye yöneliktir. Çünkü Kurdistan’daki tüm kadınlar için önemli bir projeydi. Birçok akademisyen, yazar, siyasetçi hatta eski peşmerge kadınların yanı sıra kendi yaşamında bedel vermiş mücadele etmiş tüm kadınların rüyasını gerçekleştiriyordu. Bu kadınlarla ilişkilendi ve projeye dahil etti. Bu yüzden katledilmesi o kadınları da sarstı. Nagihan’ın ölümü Federe Kurdistan’daki kadınların mücadelesini yükseltti. Kadınlar, kültürüne, hafızasına sahip çıkarak, jineolojî projesini tamamladı” ifadelerini kullandı. 
 
GÖRÜŞME YERİNE GİDEMEDİ 
 
Akarsel ile katledildiği gün görüşmek için randevulaştıklarını söyleyen Karadağ, “Nagihan ile bir gün önce telefon üzerinden konuşup ertesi gün için buluşmak üzere sözleştik. Hatta ‘yarın geleyim birlikte geçelim’ dedim. ‘Hayır yarın kütüphanenin bahçesinde otururuz görüşmemizi orada alırız’ dedi. Bu Nagihan’la son konuşmamız oldu. Kütüphanenin bahçesinde çok güzel çiçekler ve bitkiler vardı. Nagihan ne zaman kütüphaneye gelse çiçekleri suluyordu. Birde bahçemizde büyük bir siyah dut ağacı vardı, onu çok seviyordu. Ertesi gün buluşma saatimiz biraz geçmişti, onu beklerken kurşun seslerini duydum irkildim. Sanki içimden bir şey koptu. Kötü bir şey olduğunu hissettim. Hemen Nagihan’ı aradım telefonu çalıyordu fakat kimse açmıyordu. Birkaç dakika sonra araba, ambulans ve siren sesleri geldi. Hemen dışarı çıktım ve onun arabasının etrafının sarılı olduğunu gördüm. Saldırı olmuştu ve Nagihan arkadaş şehit düşmüştü” diye belirtti. 
 
‘KATİLLER KDP’YE SIĞINDI’
 
Katliama dair yürütülen süreçte sadece tetikçinin cezalandırıldığını söyleyen Karadağ, şöyle devam etti: “Bilindiği gibi katil yakalandı fakat katile yardım ve yataklık eden kişiler Hewler’e KDP’ye sığındı. Resmi kurumlardan alınan bilgilere göre, katil ve ona yardım eden kişilerin Federe Kurdistan dışındaki güçler tarafında organize edildiği ve içerde de yardım aldığı yönünde. Önümüzdeki günlerde mahkemenin kararına dair bir basın açıklaması gerçekleştireceğiz. Kadınların büyük çabaları oldu, birçok yerde imza toplandı. Yüzlerce akademisyen, yazar ve sanatçının yanı sıra çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve demokrasi güçleri imza kampanyasına katıldı. Avrupa Konseyi’ne ve Irak Başbakanı Muhammed Şiya Sabbar Es-Sudani’ye mektup gönderildi. Mektuplarda Kurdistan’da kadınlara yönelik yaşanan katliamlara işaret edildi. Yani taleplerimiz kadın katliamların durdurulması, faillerin cezalandırılması, katliama yardım eden kişilerin yargılanmasıdır. Mücadelemiz devam ediyor, kadınlar Nagihan’ın hayallerini yarım bırakmadı ve mücadelesini devraldı.”
 
MA / Esra Solin Dal