VAN - Serhat bölgesine özgü yöresel bir ayakkabı olan reşik ustası Abdulmecit Emen, bu geleneğin tek sürdürücüsü olmaktan oldukça memnun.
Keçi kılı ve kendirden yapılan reşik, Serhat Bölgesi’nde yaşayan Kürtlere özgü yaklaşık 600 yıllık bir geçmişi olan yöresel bir ayakkabı. Bu ayakkabının tek ustası ise, Van’da yaşayan Abdulmecit Emen isimli bir ayakkabı tamircisi ve üretici.
31 yıldır bu mesleği yapan Emen, tek sürdürücü olduğu reşik’lerin nasıl yapıldığını ise, 25 yıl önce dükkanına gelen Sündüs isimli bir kadından öğrenmiş.
“Reşik” isminin, siyah keçi kılının renginden geldiğini tahmin ettiğini belirten Emen, bu ayakkabıları yapmayı nasıl öğrendiğini ise, şu sözler anlattı: “Yalnızca babamın bu ürünleri giydiğini biliyorum. O dönemler çok kıymetli bir ürün olan reşik’leri insanlarımızın kullandığını biliyorum. Bu meslek bitme aşamasına gelmişti. Kimse bilmiyordu. Bir gün Bahçesaray’dan Sündüs adında 75 yaşında bir kadın geldi. Reşik’i getirerek; 'Bunu elle yapıyorum. Sen bunun tabanını bana yapabilir misin?' dedi. Kendisine, 'Bunlardan yapabilecek misin?' diye sordum. Bana; ‘Ben yaparım. Sana da öğretebilirim. Benden başka da kimse zaten bunu yapamıyor’ dedi. Ardından bunun yapımını bana da öğretti. Zaten mesleğimiz de ayakkabıcılık olunca hemen öğrendim.”
ÇİFTİ 100-150 TL
Ürettiği reşik’lerin insan sağlığı açısından da faydalı olduğunu dile getiren Emen, bu ayakkabıların koku yapmadığını ve en az 50 yıl kullanılabileceğini ifade etti. Bir ayakkabı için yarım gün emek harcadığını ve yaptığı bu ayakkabıları çifti 100-150 TL arasında sattığını söyleyen Emen, “Reşikleri genelde folklor ekiplerine satıyoruz. Onların talepleri çok oluyor. Tabanını da genellikle deriden istiyorlar. Reşik yaparken tamamen el emeği kullanıyoruz. Teknoloji kullanmıyoruz” dedi.
RENKLİ İPLERLE İŞLEMELER YAPILIYOR
Reşik yapımı hakkında da bilgiler veren Emen, “Bizlere 30 santimetre genişliğinde gelen tiftikleri elimizdeki ayak numarası ve kalıplara göre kesiyoruz. Daha sonrasında ise, kök boyalarla yapılan renkli iplerle üzerinde işlemeler yapıyoruz. Özellikle kadınların kiras ve fistanları ile erkeklerin şal û şapiklarına uygun renklerden desenler veriyoruz. Yine tiftiklerin üzerine ayakkabı ve elbiselere uygun olan kemerler yapıyoruz ve ayakkabı ile kemerleri birbirine uyum hale getiriyoruz” dedi.
Yok olmak üzere olan bu geleneği devraldığı için son derece mutlu olduğunu ifade eden Emen, bu geleneği kendisine öğreten ve yaşamını yitirmiş olan Sündüs anneye de minnettar. Emen, bugün bu geleneği yanında çalışan çıraklarına öğretme çabasında.