İZMİR – Yaşadığı köyün duvarlarına yaptığı çizimleri ile köyü sanat galerisine dönüştüren 55 yaşındaki Nuran Erden, köyün hem ressamı hem de çobanı. Erden, çizimleri ile toplumsal olaylara dikkat çekiyor.
Duvarları rengarenk, devasa bir tabloyu andıran Germiyan köyü, İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı bir köy. Duvarların ressamı ise 55 yaşındaki Nuran Erden. Köyde çiftçilik yapan aynı zamanda çoban olan Erden, toplumsal olaylara değindiği çizimleri ile köyün duvarlarını adeta koca bir tuvale dönüştürmüş durumda. Dış cephe boyası ile yaptığı çizimleri aynı zamanda koca bir resim sergisini andırıyor. Erden, çizime başlamasını ve çizimlerini anlattı.
HERŞEY BİR FIRÇA İLE BAŞLADI
Resim yapmaya ilk olarak köydeki küçük bir çocuğun sulu boya takımını alarak başladığını belirten Erden, resim yapmanın hoşuna gitmesi ile birlikte çizime devam ettiğini söyledi. Zamanla çizimlerini daha görünür kılma ihtiyacı duyduğunu ve bir bölümünü atölyeye çevirdiği evinin duvarlarını boyamaya başladığını aktardı. Erden, duvarlara yaptığı çizimleri zamanla tüm duvarlara yansıtmaya başladığını kaydetti. Duvarları boyamanın hoşuna gitmeye başladığını belirten Erden, “2015 yılında sulu boya ile resim yaptım. Sadece bir mavi renk ile resim yapmaya başladım. Mavi, gökyüzü ve denizi yansıtıyor. Sonra kendimi şımarttım. Kalktım bir fırça aldım. Daha fazla renk kullanarak çizimler yapmaya başladım. Ondan sonra birileri bana boyalar verirdi hep. Ben de kendime boyalamaya başladım. Çok güzel oldu. Renk olayım öyle başladı. Şimdi kullandıklarım dış cephe boyası” dedi.
’10 EKİM KATLİAMINA ATFEN AĞLAYAN ÇİÇEKLER YAPTIM’
Köyün duvarlarında toplumsal olaylara değindiğini belirten Erden, “Kadına şiddete ve şiddetin her türlüsüne hayır diyoruz. Resimlerimi yaparken köy halkının yaşadıklarını ve onların anılarını da duvarlara resmediyorum. Artık böyle resimleri herkese anlatmak yerine resimlerin üstlerine yazılar yazıyorum. Yazı daha çok dikkatimi çekiyor. Duvarın karşısına geçince duvar benden ne isterse ben de onu yapıyorum. Bembeyaz bir duvarın karışışına geçiyorum. Sonra da istediğini çiziyorum. Her eve ve her kişiye göre çiziyorum. Herhangi bir ücret almıyorum. Taş ocakları, RES’ler köyü yok ediyor. Onları resmediyorum. 10 Ekim Ankara Katliamı’na atfen ağlayan çiçekler yaptım. Böyle yaparak belki çok ses getirir diye düşündüm” dedi.
KÖY SANAT GALERİSİNE DÖNDÜ
Başka köylerden de teklifler aldığını aktaran Erden, “Bazı köylerden ‘Gel bizim köye de resim çiz’ diyenler oldu. Gidiyorum o köylere 3-4 gün kalıp çiziyorum. Ben köyüme değer veriyorum. Bir resim çok detaylı olursa çok uzun zaman oluyor. Resim yaptığım zaman hiçbir hissi anlatamam. Benim amacım insanları mutlu etmek. Boş duvara bakmak var ve resimli duvarlara bakmak var. Bir resim sergisine kimse gitmiyor bizim köyde ben de böyle yaparak sergi yapıyorum. Köye gelen herkes sergiye gelmiş gibi oluyor” şeklinde konuştu.
‘ÇOBANLIK YAPIYOR PAZARDA ÇALIŞIYORUM’
Resim yapmadığı zamanlar çiftçilik, çobanlık yaparak ve pazarda çalışarak zamanını değerlendirdiğini belirten Erden, resim eğitimi almadığını belirtti. Sadece üniversitede 2 yıl Halıcılık Bölümü okuduğunu belirten Erden, özgürlüğüne düşkün olduğu için de evlenmediğini ifade etti. Kadının sanatına ve kadın sanatçıya hiçbir dönem değer verilmediğini belirten Erden, çizmeye devam edeceğini belirtti.
MA / Ruken Demir – Ayşe Sürme