İSTANBUL - Sanatçı Canan’ın feminizmin, "Kişisel olan politiktir” düşüncesinden yola çıkarak kadın odaklı eserlere ev sahipliği yaptığı “Kaf Dağı'nın Ardında” adlı sergi, 24 Aralık'a kadar devam edecek.
İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde bulunan Arter Sanat Galerisi'nin ev sahipliğini yaptığı Sanatçı Canan'ın "Kaf Dağı'nın Ardında" isimli sergisi, 12 Eylül'den bu yana sanatseverlere kapılarını açtı. Küratörlüğünü Nazlı Gürlek'in yaptığı sergi, 24 Aralık'a kadar devam edecek. Yoğun ilginin olduğu sergide; heykel, fotoğraf, baskı, nakış, video, yerleştirme ve minyatür gibi çeşitli dallarda üretilmiş eserlere de yer veriliyor. Arap ve Fars mitolojisinde efsanevi Kaf Dağı'ndan ilham alınarak hazırlanan sergide, dikkat çeken bölümleri arasında sanatçının kendi bedenini kullandığı yapıtlar da yer alıyor.
SERGİ ÜCRETSİZ
Ayrıca sanatseverler, sanatçının yeni üretimleriyle beraber, farklı içeriklerle hazırlanan 3 ayrı bölümde içsel bir yolculuğa çıkıyor. Kibele, Hayvanlar Alemi, Çeşme, Ay Işığında Yıkanan Kadınlar, Şahmeran, Hezeyan, Kuş Kadın, Araf, Şeffaf Karakol, Dışarıda Çok Kötülük Var, Şehretün’nar, Garaibü’l –Mevcudat gibi başlıklarla sunulan eserler ile sergiyi gezip hikayelerini dinlemek mümkün. Sergi süresince düzenli aralıklarla rehberli sergi turları düzenleniyor. İzleyiciler, ücretsiz sesli rehberleri kullanarak sanatçının yapıtları hakkında ayrıntılı bilgi edinme imkanı buluyor. Salı ve Perşembe saat 11.00-19.00 saatleri ile Cuma-Pazar 12.00-20.00 saatleri arasında sergi ücretsiz gezilebiliyor.
SERGİDE KENDİ BEDENİNE DE YER VERİYOR
"Kaf Dağı'nın Ardında"nın giriş katında izleyiciyi karşılayan "Kibele" adlı fotoğraf, ana tanrıçayı sanatçının kendi bedeniyle temsil eden ve ilk kez sergilenen bir otoportresi. Sanatçının yine kendi yüzünü kullanarak resmettiği minyatürlerden "Şahmeran" ve tüm cinlerin anası "Şehretün'nar" Cennet, Araf ve Cehennem olarak kurgulanan üç sergi katındaki farklı bilinç halleri arasında izleyiciyi yönlendiriyor.
KADIN ODAKLI ESERLER
Sergide çokça yer alan mekansal yerleştirmelerin ilki, İstiklal Caddesi seviyesindeki katta bulunan "Hayvanlar Alemi". Parlak renkli ve payetli kumaşlarla kaplı ejderha, yılan, Anka Kuşu gibi ancak masallarda var olabilecek türden hayvan ve yaratıkların bir araya gelerek oluşturduğu bu masal alemi, Arter'in cam bir vitrinle sokağa açılan kısmına yerleşirken, hem dışarıdan hem de binanın içinden izlenebiliyor.
AY IŞIĞINDA YIKANAN KADINLAR
“Cennet” başlığı altında aynı kata yerleştirilen bir diğer yapıt ise, "Ay Işığında Yıkanan Kadınlar" adlı video. Burgazada'da dolunaylı bir gecede çekilmiş olan bu videoda, bir grup genç kadın yazlık elbiseler içinde, başlarında çiçeklerle adanın tepesinde önce dolunaya doğru kurtlar gibi uluyor. Neşeli kahkahalar eşliğinde deniz kenarına yaptıkları yürüyüşten sonra denizin içinde son bulan bu gizemli ritüel, uzaktaki şehir manzarasıyla karşıtlık oluşturuyor.
DİKKAT ÇEKEN ESERLER
Tülden bir silindir şeklinde tavandan yere doğru uzanan ve kendi ekseni etrafında yavaşça dönen "Cennet" adlı başka bir eserde, yeni iş, ışık-gölge oyunu aracılığıyla görünen ve görünmeyenler, gerçek ve kurgusal dünyalar arasında bağlar kuruluyor. Yerleştirmede kadın, erkek ve çift cinsiyetli figürler, gökkuşağının yedi rengi ve masalsı yaratıklar eşliğinde dönerlerken, çıplak bedenlerinin gölgeleri de duvarlarda geziniyor. Duvardaki gölgeler, eril ve dişil özellikleriyle birbirlerine karışırken, onlara yaklaştıkça bizim gölgelerimizle de karışmaya başlıyor.
KİŞİSEL İFADELERLE DONATILMIŞ BİR ODA
“Dışarıda Çok Kötülük Var” her köşesi sanatçının kendi el yazısıyla kaplanmış küçük bir oda. Bir akıl hastanesi odasını hatırlatan bu mekandaki metinler, Kaf Dağı'nın ardı kadar uzakta olduğu düşünülen sevgi dolu ve iyi bir dünya özlemini ifade ediyor. Nevresimler ve duvarlar dahil odadaki tüm yüzeyleri sözcük sözcük, harf harf kişisel ifadelerle donatan Canan, aşk, erotizm, sevgi ve doğa özleminin artık neredeyse delilik gibi görüldüğü bir dünyada izleyiciyi farklı bir bilinç halini deneyimlemeye davet ediyor.
ŞEFFAF KARAKOL
“Şeffaf Karakol”, Canan’ın feminizmin "kişisel olan politiktir" düşüncesini kendi bedenini işlerinde kullanarak sınamaya başladığı erken döneminden bir heykel ve gravür dizisi. 90’lı yılların siyasi ortamında iktidarın karakolların şeffaflaştırılmasına yönelik söylemine cevaben ürettiği bu iş, aynı zamanda bilinç ve bilinçdışının birbirleriyle çekişmesini konu ediyor. Aynı ismi taşıyan ve 1998-2008 yılları arasında yapılan bu gravürler ve heykeller, ilk kez Kaf Dağı'nın Ardında sergisinde bir arada gösteriliyor.
HAMİLELİK DÖNEMİ ESERİ
Canan’ın hamilelik döneminde ürettiği Kibele’yi takip eden “Çeşme” adlı video, sanat tarihinde sıkça işlenmiş bir konu olan çeşmeyi kadın bedeni üzerinden yorumluyor. Doğum yaptıktan sonra çektiği bu videoda Canan, kadın bedenini erotik obje ya da kutsal anne çağrışımlarından koparıyor. Anne sütünün fizyolojik işlevinin ötesinde, bebek ile anne, doğa ile insan arasında bağ kuran niteliğine işaret eden Canan, bu yapıtta süt damlatan iki memeyi bedenden soyutlayarak birer çeşme gibi gösteriyor.
‘CEHENNEM KORKULARIMIZDAN OLUŞTURUYORUZ’
Sanatçı Canan ise sergiyi hazırlarken vermek istediği mesajlara dair şunları söyledi: "Kaf Dağı'nın ulaşılmaz bir dağ değil, kendimizi bulma yolculuğunda bize eşlik eden hayvanlar, cinler, melekler bizim kafamızda yarattığımız kavramlar olarak geçiyor. Cin, diye tanımladığımız şey içimizde yaşadığımız korkular, melekler ise kurtarıcılarımız; ama kendimize yeterince güvenirsek o zaman meleklere, kurtarıcıya veya bir kahramana hiç bir zaman ihtiyaç duymayacağız. Bunlardan yola çıkarak 3 katı farklı şekilde kurguladım. En üst katı 'cehennem' bölümüne ayırdım, cehennemin kat olarak var olduğunu; ama aslında cehennemin olmadığını göreceksiniz, çünkü cehennemi biz korkularımızdan oluşturuyoruz."
MA / Necla Demir