DİYARBAKIR – Diyarbakır’da Kürt folklor bilimci Prof. Dr. Celilê Celil’in katıldığı, ‘Li Ser Folklora Kurdan’ (Kürt Folkloru Üzerine” konulu panel düzenlendi.
Diyarbakır’da Pale Huner Kültür evi ve Wardoz yayınları tarafından ‘Li Ser Folklora Kurdan’ (Kürt Folkloru Üzerine” konulu panel düzenlendi. Pale Huner Kültür Evi’nde düzenlenen panele Kürt folklor bilimci Prof. Dr. Celilê Celil, Kürt Folkloru Üzerine araştırmalar yürüten Bahoz Baran’ın yanı sıra çok sayıda sanatsever katıldı. Bir ulusun en önemli varlık gerekçesinin kendi dili ve folklor olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Celilê Celil, “Folklorun düşmanı zamandır, zaman içinde kullanmadığımız her sözcük bir gün kaybolacaktı. Folklor zaman kaybı olmadan derlenmesi, kayıt altına alınması gerekir” dedi.
‘KÜRT COĞRAFYASINDA NİCE SHAKESPEARE VE FİRDEFSİLER VARDIR’
Huner Kültürevi ve Wardoz yayınlarının hassasiyet gözeterek Kürtçe Fokloru, üzerine bir panel düzenlemesini önemli bulduklarını söyleyen Prof. Dr. Celilê Celil, bir ulusun en önemli varlık gerekçesinin kendi dili ve folklor olduğunun belirtti. Kürtçenin de Kürt halkının var olma gerekçesi olduğunun altını çizen Celil, mevcut kapital modernist yaklaşımın tüm alanında tek tipleştirmeyi esas alan politikanın folklor konusunda kendini dayattığına dikkat çekti. Celil, “Kürt coğrafyasında bulunan zenginlikler muazzam bir sanat ve edebiyat kaynağını barındırıyor. Bu coğrafyasının her köşesinde bir edebiyatçının izlerini bulmak mümkün. Kürtlerde folklor ve edebiyata öncülük edecek nice Firdevsi’ler, Shakespeare’ler vardır” ifadelerini kullandı.
‘BANA GÖRE HER KÜRT BİR DENGBEJDİR’
Babasının Kürt alfabesini öğrendiğini ve kendilerine öğrettiğini belirten Celil, daha sonra köylere gittiğini ve köylerde pek çok şey öğrendiğini söyledi. Erivan’da Tarih Fakültesi’ne kayıt olduğunu ve tarihçi olduğunu ancak Kürt folklor bilimi ile ilgilenmeye başladığını anlatan Celil, 1954’te Petesburg’ta Kürdolojiyi okuduğunu söyledi. “Kürt folkloru varlık sebebimizdir” diyen Celil, kendilerine gelen misafirleri ile birlikte kimi zaman halay çektiklerini söyledi. Celil, “Bana göre her Kürt bir dengbêdir. Dengbêjlik yüreğimizin sesidir” diyerek bugünkü kuşağın dengbêj geleneğini bilmemesini, dilini öğrenmemesini eleştirdi. İmkan olması halinde dengbêjlerin bir dernek kurup iki haftada bir köy köy dolaşmasını ve bu geleneğin sürdürülmesi gerektiğini ifade eden Celil, Almanya’da Horasan’da, Hakkari’de Kürt folkloruna ilişkin yaşadıklarını anlattı.
‘FOLKLORUN DÜŞMANI ZAMANDIR’
Kayıt ve derleme konusunda herkesin elini çabuk tutması gerektiğini ifade eden Celil, “Folklorun düşmanı zamandır. Folklor zaman kaybı olmadan derlenmesi, kayıt altına alınması gereken bir alandır” dedi. Bu kayıtların yarın bir gün oluşturulacak Kürdoloji Enstitüleri için önemli bir kaynak olacağını, yine romancı, tiyatrocu veya sinemacılar için de önemli bir arşiv olacağını bildirdi.
Yazar ve araştırmacı Bahoz Baran ise, Kürt halkına dayatılan teslimiyet ve yok olmanın Kürt halkının diline ve kültürüne sahip çıkmasıyla iflas ettiğini söyledi. Bir ulusun yok oluşunun öncelikli olarak dilinin yok edilmesiyle başladığının altını çizen Bahoz, bölgedeki tarihsel asimilasyon politikalarının bugün de sürdüğünü öne sürdü.