‘Mîrzayê Biçûk’ Batman’da sahnelendi

img
BATMAN – Şa Performans tiyatro ekibi tarafından hazırlanan “Mîrzayê Biçûk” adlı Kürtçe oyun, İstanbul’daki prömiyeri ardından Batman’da tiyatro severlerin karşısına çıktı. 
 
Şa Performans tiyatro ekibi tarafından Fransız yazar Antoine de Saint-Exupéry’in “Le Petit Prince” adlı eserinden uyarlanan “Mîrzayê Biçûk (Küçük Prens)” adlı Kürtçe oyun İstanbul’daki prömiyerin ardından bölge turuna çıktı. Bölge'de ilk olarak Batman Yenisahne’de yapılan gösterimi çok sayıda tiyatro sever izledi. Dilşah Ceylan, Deno Özer ve Tuncay Özel'in rol aldıkları oyun kentte 2 gün üst üste izleyiciyle buluştu. 
 
Batman’daki gösterimi ardından “Mîrzayê Biçûk”, Diyarbakır’da Amed Şehir Tiyatrosu'nda ve Mardin’de de sahnelenecek. 
 
ÇOCUKLAR İÇİN DAHA FAZLA OYUN
 
Oyunun adaptasyonu yapan Çetoyê Zêdo oyun hakkında bilgi vererek, “Mîrzayê Biçûk” oyunu Kürtçe dilinin kurmancî lehçesiyle uyarlandığını belirterek, oyunda kimi toplumsal mesajlar da verdiğini ifade etti. Oyunun çocukların yanı sıra büyüklerin de izlemesi gerektiğini söyleyen Zêdo, oyunun “büyükleri” eleştirdiğini ve anlam vermek gerektiğinin altını çizdi. 
 
Zêdo, oyunu kolektif bir çalışma ile hazırladıklarını dile getirerek, bölge illerinde çocuklar için daha fazla oyun hazırlanması gerektiğini söyledi. 
 
KİTABIN KONUSU
 
Dünyanın en çok okunan kitaplarından biri olan Mîrzayê Biçûk’ın konusu şöyle: “Eserde bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılır. Sahra Çölü'ne düşen pilotun Küçük Prens'le karşılaşması ile başlayan kitap yirmi yedi bölümden oluşuyor. Küçük Prens'in yurdundan ayrılıp 6 ayrı gezegene yaptığı gezileri anlatan bölümlerde bazı tipik yetişkin yaşam biçimlerinin eleştirisi yapılıyor. Kralın gezegeni; otorite tutkusunu, sanatçının gezegeni; kendini beğenmişliği ve sanatçının toplumla yitirmiş olduğu iletişimsizliği, sarhoşun gezegeni; umutsuzluk ve buna dayanan unutma isteğini, iş insanının yaşadığı gezegen; amaçsız sahip olma tutkusunu, fenercinin gezegeni; anlamsız ve sorgulamaksızın yerine getirilen görev duygusunu, coğrafyacının yaşadığı gezegen ise bilimi kimin için yaptığını unutan bilim insanı ve bilim anlayışını sembolize eder.”