Unutulmasın diye: Li Xirarê Tofan Rabû

img

MARDİN - Derik’te 1993 yılında, 9 kişinin öldürülmesi olayını "Li Xirarê Tofan Rabû" adlı kitabıyla kaleme alan yazar Adil Başaran, benzer durumların devam ettiğini belirterek, "İnsanlar bu köyde neler yaşandığını bilsinler istedim" dedi. 

Mardin’in Derik ilçesine bağlı Dumanlı (Xirarê) köyünde 16 Şubat 1993 yılında askerler tarafından yapılan baskın sırasında aralarında bir kız çocuğunun da bulunduğu 9 kişinin öldürülmesi olayı, Kürt yazar Adil Başaran tarafından "Li Xirarê Tofan Rabû" adlı roman ile kaleme alındı. Geçtiğimiz günlerde ilk baskısı Ber Yayınları tarafından yapılan kitapta, yaşamını yitirenlerin aileleriyle yapılan söyleşiler ve anılarının yanı sıra dönemin tanıklarının ifadelerine yer verildi. 
 
Hayatını kaybeden kişilerin köylüsü olan ve olaydan bir gün önce köyde bulunan Başaran, 25 yıl önce yaşananlara dair tanıklıklarını ve kitabını Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
 
'3 KİŞİ YAKILARAK, ÖLDÜRÜLÜYOR'
 
Asker ve korucular tarafından yapılan baskından bir gün önce köyde şiddetli bir yağmurun başladığını aktaran Başaran, yağmurun yolu kapaması riskine karşı o günün akşamında alışveriş için Kızıltepe ilçesine gittiklerini belirtti. Olayda hayatını kaybeden arkadaşı Ahmet Çeviren tarafından yolcu edildiklerini söyleyen Başaran, "Biz o gece yola çıkarken, sabahında böyle bir şey olacağı aklımızın ucundan bile geçmedi” dedi. 
 
Sabahleyin köye baskın olduğu bilgisini aldıklarını dile getiren Başaran, "Köyde 3 PKK’linin olduğunu ve operasyonun onlara dönük olduğunu söylemişlerdi. Ancak tüm köyü ateş altına almışlardı. Açılan ateş nedeniyle ilk etapta Seydo Çeviren ile oğulları Ahmet (26) ve Yusuf (22) ile kızı Abide (17), yeğeni Ramazan Çeviren (28), köy azası Mehmet Necat Arıs’ı öldürmüşlerdi. Diğer 3 kişi ise, yaralı olarak bir evin içine atılıyor. Sonra ev üstlerine yıkılarak, ateşe veriliyor. Zaten olaydan sonra köylülerin çoğu köyü terk etmek zorunda kaldı” sözleriyle o gün köyde yaşananlara değindi.
 
‘AKRABALARIMI VE KÖYLÜLERİMİ KAYBETTİM'
 
Yaşananları kaleme alırken duygusal olarak çok fazla etkilendiğini ve zor bir süreçten geçtiğine dikkat çeken Başaran, bunun başlıca nedenini ise, “Çünkü bu olayda kaybettiklerimiz aynı zamanda akrabalarım ve köylülerimdi" şeklinde açıkladı. "Bunun yanında çok acı bir şekilde katledilmişlerdi" diyen Başaran, "Katledilenlerin hemen hepsi ile anılarımız, yaşanmışlıklarımız vardı. Zaten o gece Kızıltepe’ye gitmemiz gerekmese, o yağmur yağmasa belki bugün biz de o katledilenlerin arasında olabilirdik. Bu nedenle kitabı anı roman tarzında ele almamın daha uygun olacağını düşündüm" dedi. 
 
‘UNUTULMASIN DİYE’
 
Olayın yaşandığı tarihte özgür basının bugünkü gibi gelişkin bir ağının bulunmadığını ve olayın TRT’de "Dumanlı’da 9 terörist öldürüldü" şeklinde haberleştirildiğini hatırlatan Başaran, kitabı yazmaktaki amacını ise şu sözlerle açıkladı: "Halbuki bunlar bizim akrabalarımızdı ve sivil insanlardı. İnsanlar çok fazla sahiplenemedi. Aslında bugün de çok fazla sahiplenildiğini düşünmüyorum. Bu nedenlerden ötürü bu olayı kaleme alma gereği duydum. Ne olursa olsun kitaplaştırılması gerektiğini düşündüm. İki satır bir şey dahi olsa, insanlar bu köyde neler yaşandığını bilsinler istedim. Unutulmasın diye. Ben de kitabımda yeteri kadar bu olayı anlatamadım. Ama daha geniş bir ekip oluşturup, bunun üzerine çok daha fazla şey yazabilmeyi isterdim." 
 
‘AYNI ZİHNİYET DEVAM EDİYOR’
 
Olayla ilgili geçtiğimiz yıl Jandarma Genel Komutan Yardımcılığına terfi ettirilen Musa Çitil ile birlikte dönemin bazı üst düzey askerleri ve köy korucularının yargılandığını kaydeden Başaran, dosyanın 90'lı yıllarda yaşanan katliamlara ilişkin açılan davalar gibi beraat ile sonuçlandırılarak, kapatıldığına dikkat çekti.  Benzer durumların halen yaşandığını ve bugün de sivil oldukları bilinmesine rağmen insanların öldürüldüğünü belirten Başaran, şöyle devam etti: “90’lı yıllarda hukuk zaten yoktu. Adalet şahısların, grupların elinde kalmıştı. Bugün de hukuktan ve adaletten bahsedemiyoruz. Talimatla insanlar alınıp ve bırakılıyor. Devlet bu şekilde idare ediliyor. İnsanlar açık bir şekilde öldürüldü ama sorumluları elini kolunu sallayarak gezebiliyorlar. Bugün de o günlerden farklı değil. Hatta neredeyse o dönemlerden daha fazla haksızlık yaşanıyor. O gün TRT vardı, bugün ise TRT'ye diğer medya kuruluşları eklenmiş. Aynı zihniyet ile devam ediyorlar.”
 
‘DAHA FAZLA YAZIP ANLATMAMIZ GEREKİYOR’
 
“Sadece Kürtlere karşı değil, Türklere karşı da aynı politikayı uyguluyorlar” diyen Başaran, son olarak şunları söyledi: “Buna karşı bizim daha fazla bunları yazmamız ve anlatmamız gerekiyor. O günleri birileri yazmalı. Aynı zamanda bugünleri de birileri yazmalı. Ki yazılacaktır. Çünkü bizden sonrakilerin yaşananları öğrenmeye hakları var.”
 
MA / Ahmet Kanbal