İSTANBUL - Sinema filmlerinin değerlendirilmesi ve desteklenmesine ilişkin kanunda yapılan düzenlemeleri değerlendiren sinemacılar, özellikle yasanın 6 ve 7'nci maddesinin sansür anlamına geldiğini söyledi. Sinemacılar, "Sektörün merkezinde olmayan, muhalif film üreticileri fiili olarak engellemeyle karşı karşıya kalacaktır" dedi.
Sinemada yapımcılarla işletmeciler arasındaki anlaşmazlığı sona erdirmek adına AKP tarafından Meclis'e sunulan ve sansür tartışmalarına neden olan “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 17 Ocak'ta Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Yasaya göre, proje geliştirme, ilk uzun metrajlı kurmaca film yapım, uzun metrajlı sinema film yapım, ortak yapım, senaryo ve diyalog yazım, animasyon film yapım, kısa film yapım, belgesel film yapım, çekim sonrası, dağıtım ve tanıtım ile yerli film gösterim destek türlerinde yapılan başvuruları değerlendirmek ve desteklenecek olanları belirlemek üzere, sayısı 4’ü geçmemek üzere “Destekleme kurulları” oluşturulacak.
Yine dizi film ile yabancı film yapım destek türlerinde yapılan başvuruları değerlendirmek ve desteklenecek olanları belirlemek üzere de "Dizi ve Yabancı Filmleri Destekleme Komisyonu" oluşturulacak. 8 üyeden oluşacak komisyon, ülke içinde üretilen veya ithal edilen sinema filmlerinin, ticari dolaşıma veya gösterime sunulmasından önce değerlendirilmesi ve sınıflandırılmasını yapacak. Uygun bulunmayan filmler, ticari dolaşıma ve gösterime sunulamayacak.
Değerlendirme ve sınıflandırması yapılmamış olan sinema filmleri, festival, özel gösterim ve benzeri kültürel etkinliklerde ancak “18+” yaş işaretiyle gösterilebilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı, kamu kurum, kuruluş ve kamu tüzel kişilerine sinema donanım desteği verebilecek, ihtiyaç sahibi sinema sanatçılarına veya sinema sektörü çalışanlarına maddi destek sağlayabilecek.
Kanun değişikliğinin sinema sektörünü nasıl etkileyeceğini yönetmenler Ezel Akay, Devrim Tekinoğlu ile oyuncu Orhan Aydın değerlendirdi.
‘ZATEN YAŞ İBARESİ OLAN İŞERETLER KULLANIYORUZ’
Bu sinema yasasının daha öncede var olduğunu söyleyen yönetmen Ezel Akay, mevcut yasa üzerinde düzenlemeler yapıldığını ve kendilerini telaşlandıran şeyin de denetlenmeden ve değerlendirmeden geçemeyen filmlerin gösterime sokulmayacağına yönelik olan 5224 sayılı kanunun 7'nci maddesi olduğu ifade etti. Akay bu maddeye dair endişelerini şöyle aktardı;“Görünüşe göre pornografik filmler için konmuş bir yasa fakat yasanın kendini ifade etme tarzı tamamen muğlak. Biz bunun değişmesini istiyoruz. Denetleme değerlendirme puanı almayan filmler festivallerde özel gösterimlerde gösterilebilir. Ancak 18+ ibaresiyle gösterilebilir yazıyor. Dolayısıyla değerlendirme yetki belgesi almayan filmler festivallerde özel gösterimlerde gösterimi sağlanmış olacak. Oradaki 18+ ibaresi çok saçma. Bu ibare, cinsel içerikli olan ve çocuk yaşlarındakilere uygun olmayan filmler için konuluyor. Zaten bu tarz bir film olduğunda zaten yaş ibaresi kullanılıyor."
‘HANGİ KRİTERE GÖRE FİLMLER UYGUN BULUNMAYACAK?’
Bu yasanın 6'ncı maddesine göre gösterime girecek filmlerin de "Destekleme Kurulu" tarafından belirleneceğine dikkat çeken Akay, bu kurulun var olan siyasi iradenin etkisiyle karar vereceği vereceğine dikkat çekti.
'KRİTERLER NELERDEN OLUŞACAK?'
Akay, "Bu siyasi iradenin yönetmenlik yapıldığında da şu sorulara cevap vermesi elzem olacaktır: Uygun bulunmamak ne demek? Hangi kritere göre filmler uygun bulunmayacak? Bu kriterler neylerden oluşuyor? Bu soruların açık bir şekilde cevaplanması gerekir. Bu kriterler bilinmeden bir yapımcı milyonlarca lira para harcadığı bir filmi gösterimi girmeyecek diye endişe duyar ve filmi çekmez” diye konuştu.
‘BAKANLIK SİYASİ İRADE DEMEKTİR’
Kurulun onayını alan filmlerin ayrıca destekleme kurumuna başkanlık eden bakanlık tarafından da onaylanması durumunun da altını çizen Akay, “Kurul onay verirse bakanlığın beğenmeyip tekrardan kurula gönderilmesini ister. Kurul tekrar değerlendirmeye tabi tutar. Bakanlığa tekrar yollarsa, bakanlık ikinci defa ret ederse film gösterime sokulmayacak. Bakanlık demek siyasi irade demektir. Son derece antidemokratik bir uygulama, bu kabul edilemez” ifadesinde bulundu.
‘SİNEMANIN KÖRELMESİNE NEDEN OLUR’
Muğlaklığın giderilmesi gerektiğini söyleyen Akay, sözlerine şöyle devam etti: “Yasa maddesinin böyle muğlak kalması Türk sinemasının körelmesine, sanat eserlerinin azalmasına neden olur. Yapımcılar ve yönetmenler olarak nasıl bir yöntem uygulayacağız? Yapımcıya senaryoyu götürdüğünde 'Kurul bunu kabul etmez' diyor. Bu 1960’ların sansür uygulamalarını dönmek demektir. Ben böyle bir yasasının olmaması gerektiğine düşünüyorum. İktidar değişse başka bir iktidarın eline geçse de bu yine tehlikeli bir maddedir. Ben bunu tehlikeli ve birazda anti demokrasiye alışmış ülkemizin kaderi olarak görüyorum.”
‘SANATIN ÖZGÜR İRADESİNE SANSÜRDÜR’
Yasada “Değerlendirme ve sınıflandırma sonucunda uygun bulunmayan filmler, ticari dolaşıma ve gösterime sunulmayacak” maddesinin sanatın özgür iradesine yönelik sansür maddesi olduğunu belirten yönetmen Devrim Tekinoğlu, “Sektörün merkezinde olmayan, muhalif film üreticileri fiili olarak engellemeyle karşı karşıya kalacaktır. Muhalif filmlerin ekonomik destek alınması bir tarafa, bağımsız olarak ürettikleri filmlerin gösterimi için salon bulması bile imkânsızlaştı. Bu yasayla bağımsız sinema filmi yapımcıları ve muhalif film yapımcıları sinema sektörü içinde film gösterimi yapması sonlandırılmış olacak” dedi.
‘SANSÜRE VE YASAKCILIĞA HAYIR!’
Söz konusu yasanın 12 Mart ve 12 Eylül darbe süreçlerinin sansürcü bir yasası olduğunu dile getiren oyuncu Orhan Aydın şunları söyledi: “Sinema gibi alanlar, hem sanatsal yapımcılar hem de sanat alımlayıcıları için bir özgürlük alanıdır. Sansür ve yasakçılık bu özgürlük alanını yok etmek için yapılır. Burada yapılan budur. Bunda övünülecek ve alkışlanacak bir durum yoktur.”
'YASAYI ÇÖPE ATMAK LAZIM'
Bu denetleme kurulunun da Saray’da oluşturulan 11 kişilik kurul tarafından denetleneceğini belirten Aydın, “Bu ülkenin onurlu ve erdemli sanatçıları için kabul edilir bir şey değil. Bugün eğer Atıf Yılmaz, Zeki Ökten ve Yılmaz Güney gibi sanatçılar yaşıyor olsaydı, bu yasayı yırtıp çöpe atarlardı. Yapılması gereken de budur. Sansürcülüğe ve yasakçılığa hayır” ifadesinde bulundu.