İZMİR - Avusturya-Macaristan İmparatorluğu topraklarında ancak göç ettiği İzmir'de yaşayarak müziğiyle kentte yer edinen Madam Marta Amati’nin hayatına ilişkin sergi Bet İsrael Sinagogu'nda açıldı.
İzmir Konservatuarı’nın kurucularından, keman virtüözü Madam Marta Amati’nin hayatını anlatan sergi Konak'ta ilçesinde bulunan Bet İsrael Sinagogu'nda açıldı. Fotoğraf Sanatı Derneği (İFOD) ve İzmir Musevi Cemaati'nin tarafından düzenlenen sergide Amati'nin düğünlerde piyano çaldığı köşede piyanosu, öğrencilerine ders verirken fotoğrafları ve Berge Arabian'ın fotoğrafları da yer alıyor. Açılışa Amati’den ders alan müzik öğrencileri de katıldı. Açılışta konuşan Rita Ender, Amati'nin hayatına dair kaleme aldığı kitap üzerinden de yola çıkarak bazı bilgiler paylaştı.
Madam Amati'nin 18 Temmuz 1902’de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu topraklarında dünyaya geldiğini ancak zamanla bölgede yaşananlardan kaynaklı İzmir'e göçtüğünü belirten Ender, Amati'nin babasının soyadının “Schwenk” olduğunu ancak Türkiye'de bunun kayda alınmadığını söyledi.
SOYADININ NEREDEN GELDİĞİ BİLİNMİYOR
Ender, Madam Amati'nin soyadının şekillenmesine ilişkin iddiaları şöyle aktardı: “İtalyanca’da ‘sevilen’ anlamına gelen ‘Amati’ bir sevgiliden mi gelmişti, yoksa sadece bir sahne adı mıydı? Bir keman markasını soy isim olarak taşıması tesadüf müydü, kader mi? Söylenenlere göre bir dönem İtalya’da bulunan Madam, orada ilişkisinin de olduğu, kendisine konserler organize eden menajerinin soyadını almıştı.”
AMATİ'NİN HAYATI KİTAPLAŞTI
Amati’nin ölümünden sonra sinagogun müzeye dönüştürülen kısmında asılı bir fotoğrafını gören Ender, uzun süren bir araştırmanın sonucunda derlediği hikayeyi “Madam Amati - Avrupa’dan İzmir’e bir keman ikonu” ismiyle kitaplaştırdı.
Marta Amati Almanya’da yükselen faşizmden kurtulmak için orada yaşayan bir Türk askerle anlaşmalı olarak evlenerek Türkiye'ye geldiği bilgisini de paylaşan Ender, Amati’nin sakladığı anılarının arasında bu askerin fotoğrafının da olduğunu aktardı. Ender, Amati'nin 1930’ların sonunda İstanbul’da olduğuna dair kanıtın dönemin Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir ilan ile anlaşıldığını belirtti.
Rita Ender’in yaptığı araştırmalara göre Amati, 1950’lerin başından itibaren İzmir’e yerleşir ve ömrünün sonuna kadar aynı evde, aynı sokakta müziğiyle yaşar. 17 Ekim 1989’da ölümünün ardından Paşaköprü Hristiyan Mezarlığı’nda bulunan kimsesiz rahibelerin gömüldüğü bir mezara defnedilir. Kemanı ise bir öğrencisi tarafından Budapeşte’ye yollanır.
MÜZİĞİYLE MUSEVİLERİN YAŞAMINA YER ALDI
Amati, İzmir’de uzun yıllar yaşayan Musevilerin hemen hemen hepsinin en güzel günlerinde sinagogda çaldığı piyano ve kemanla yerini alır. İzmir’de 1462'nci Sokak’ta İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi’nin karşısındaki tahta cumbalı evde oturan Amati, akşamları evinin sokağında keman çalar.
Sergi bugün ve yarın sanatseverler tarafından gezilebilecek.