İZMİR - Geleneksel dokuma anlayışını modern yaklaşıma uygulayan sanatçı Simla Uğur, “Dokuma bir yolculuktur benim için, kadını tutsak eden eril zihniyete bir başkaldırıdır ” dedi.
Doğduğu toprakların geçmişinde var olan dokuma kültürü ile sanatsal yolculuğunu temellendiren Simla Uğur, yaklaşık 20 yıldır sürdürdüğü yolculuğunun çıkış noktasını sanatın doğasında yer alan estetik yaklaşımların yanı sıra yaşama, topluma ve insana dair sorguların oluşturduğu bir sanatçı. Bu yaklaşıma sahip olur Uğur’un eserlerini de sistem içersinde dayatılmış ve alıştırılmış düzenin yok ettiği ve sindirdiği hayatlar oluşturmakta.
Aktif sanat yaşamına Bursa’da aldığı Dokuma teknikleri, Halı ve Kilim desenleme eğitimi ile başlayan sanatçı, bugüne dek 10 kişisel, 100 karma ve 5 uluslararası sergiye imza attı.
Eserlerinde daha çok çözgü iplerini tuval olarak kullanan Uğur, doğal yün, sentetik iplik, yapağı keçe, simli ipler yanında malzeme çeşitliliğini mümkün olduğunca geniş tutma çabası içerisinde.
Çalışmalarını Melih Özuysal ile birlikte kolektif bir çabayla İzmir’in Urla ilçesinde Sanat Sokağı’na yakın bir konumda kurdukları “Sim Art” isimli sanat galerisinde sürdürme hazırlığındaki Simla Uğur’la icra ettiği sanatı konuştuk.
‘DOKULARLA İFADE ETMEYİ ÇOK SEVİYORUM’
Dokumaya olan ilgilisinin nasıl başladığını merak ettiğimiz Uğur’un bu sorumuza verdiği yanıtı şöyle: “Doku her yerde. İnsan hücrelerinden tutun da hava moleküllerine kadar her yerde bir doku söz konusu. Doku birleştirici bir özellik taşıyor aynı zamanda. Bu dokuyu hissetmekle başladım ve 20 yıldır dokumaya çalışıyorum. Dokularla ifade etmeyi çok seviyorum.”
Dokumanın renkler ve formalarla birleştiğinde çok daha etkili bir durumun ortaya çıktığını dile getiren Uğur, kullandığı dokuma iplerinin yanı sıra plastik atıklar, demir metaller, bezler gibi farklı metaryallerin her birisinin hikayesine eşlik ettiğini belirtti.
‘KENDİME ÖZGÜ BİR FORMA TAŞIMAK İSTEDİM’
Milas doğumlu olan sanatçının çalışmalarında Milas kilim ve halılarına özgü motifler de oldukça ağırlıkta. Uğur, bu durumu “Milas kilimlerinin geleneksel yapısı genetik yapımda işlenmiş, kodlanmış gibi hissediyorum. Geleneksel dokuma tekniklerinden çıkarak farklı bir yapıya taşımak istedim. Kendime özgü bir forma taşımak istedim” sözleriyle açıklıyor.
‘ERİL ZİHNİYETİNİN NEDEN OLDUĞU BİR TUTSAKLIK VAR’
Uğur’un çalışmalarında dikkat çeken bir yan, Şahmaran figürünün baskınlığı.
Bunu “Kadın, aslında yaşamın kendisidir. Doğa dişidir. Fakat böyle bir doğa tutsak ediliyor, eril zihniyetinin neden olduğu bir tutsaklık var ve buna bir başkaldırıdır dokumalarımdaki figürler” diyerek açıklayan Uğur, çalışmalarında paylaşımcı ve özgür bir dünya inşa etmeye çalıştığını ifade etti.
15 Haziran’da Arjin ve Ador’un müzik dinletisiyle açılacak olan Sim Art’da resim ve müzik kurslarının yanı sıra Simla Uğur tarafından dokuma kursları da verilecek.