ANKARA – YPJ’li kadın savaşçıları anlatan Soeurs d'Armes’ın yönetmeni Caroline Fourest, “Film, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı utandıracak şekilde, cihatçıları dehşete düşüren ve bizi IŞİD'ten kurtaran bu Kürt savaşçılarının hikayesini anlatıyor” dedi.
Kuzey ve Doğu Suriye’de Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) üyesi kadınların DAİŞ’e karşı savaşını konu alan “Soeurs d'Armes/Kadınların Silah Kardeşliği” filmin yönetmenliğini yapan Caroline Fourest, DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
Fourest, 9 Ekim’de vizyona girecek filmin konusu hakkında şunları söyledi: “Bu her şeyden önce fanatizme karşı direnme kaynağı olan kadınlarla ilgili bir film. Soeurs d'Armes, IŞİD tarafından sürülen ve köleleştirilen Zara isimli bir genç Ezidi'nin hikayesini anlatıyor. Zara, IŞİD'den kaçmayı başarıyor. Uluslararası bir askeri birlik içinde savaşa katılıyor. Film bu savaşın bir metaforu. Film herhangi bir grubu ya da bir yeri anlatmıyor. Soeurs d'Armes filmi, fanatizmin şiddeti ve kadınların direnişi arasındaki bu sembolik yüzleşmeyi gösteriyor. Ben bu konu üzerine 20 yıldır çalışıyorum. IŞİD erkeklerinin bir kadın tarafından öldürülme fikrinden ve Kürt kadın savaşçılarından korktuklarını, dehşete düştüklerini anladım. Çünkü bir kadın tarafından öldürüldüklerinde cennete gidemeyeceklerine inanıyorlar. O yüzden bu sembolik devrimin gücünü ancak bir sinema filmi ile gösterebileceğimi düşündüm.”
‘ERDOĞAN PANİKLEDİ’
Filme yönelik olumsuz tepkileri cevap veren Fourest, “İnternet trollerinin yalancı yorumlarının aksine bu film kesinlikle PKK'dan bahsetmiyor. Fragman kısa sürede 800 binin üzerinde izlendi. Bu da onları huzursuz ediyor. Film, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı utandıracak şekilde, cihatçıları dehşete düşüren ve bizi IŞİD'ten kurtaran bu Kürt savaşçılarının hikayesini anlatıyor. Ama Erdoğan’ın paniklediğini anlıyorum. Bu film dünyanın Kürtlere ne borçlu olduğunu hatırlamasına yardım edecek. Bunu tam da Kürtlerin katledilebilmesi için onların bizler adına verdiği mücadelenin unutulmasının tercih edildiği bir dönemde yapacak” ifadelerini kullandı.
FİLM FAS’TA ÇEKİLDİ
Fourest, filmin Fas’ta çekildiğini belirterek, “Kürdistan'da da birkaç sahne çekmeyi çok istedim. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi işbirliğine çok açıktı. Hiçbir şart koşmadılar. Senaryoyu görmeyi talep etmediler. Bizim için bu soykırım hikayesini tam olarak anlatmak çok önemliydi. Çünkü Suriye gibi Irak'ta da IŞİD'e kaşı savaşan tüm Kürtleri betimlemeyi amaçladım. Bu filmde hiçbir grup isimlendirilmedi. Benim için, kendi içlerinde bazen bölünmüşlükleri ve farklılıkları olsa da Kürtlerin hep birlikte bizi ortak bir düşmandan kurtarmış olduğunu göstermek önemliydi” dedi.
Filmin yapımı için mail açıdan zorlandığını anlatan Fourest, “Burada teröre karşı savaşan Amerikan askerlerini değil, kadınların ve Kürtlerin terörle savaşını anlatıyoruz. Projenin başında bir Fransız devlet kanalı olan France 2'nin desteğini aldık ama alışılagelmiş hiçbir devlet teşviki almadık. Çünkü film bir ilk uzun metraj için çok riskli ve çok iddialı olarak değerlendirildi. Ben tutkumun peşinden gittim. Filmin bu yoğunluğunu ve şiddetini, bizi IŞİD'den kurtaran herkesin cesaretine ve kahramanlığına saygımı göstermek adına yapmak istedim. Hem kişisel olarak hem de ekonomik açıdan çok risk almak zorunda kaldık. Ama filmi çekmeyi başardık” ifadelerini kullandı.
IŞİD’E KARŞI SAVAŞMAK...
Fourest, hükümet yanlısı medyanın kendisi hakkında kullandığı “İslam düşmanı”, “Terör propagandası yapıyor” gibi söylemlere de şöyle cevap verdi: “IŞİD'e karşı savaşmak İslam'a saldırmak demek değildir. İslam, IŞİD değil. Bu, kökten dincilerin klasik bir propagandası: Fanatiklere karşı ne zaman kendinizi savunsanız sizi ‘İslamofobik’ olmakla suçluyorlar. Bana gelince, Hristiyan kökten dinciler ve ırkçı aşırı sağ ile 10 yılın üzerinde mücadele ettikten sonra, Müslüman Kardeşler'in ve Tarık Ramadan’ın köktenciliği üzerine çalışmaya başlayınca bu saldırılar ortaya çıktı”
Fourest, ”Türk troller istediklerini söyleyebilirler. Film kendi adına konuşacak. İslam ve İslamcılık arasındaki şeyleri iyi ayırt etmek gerekiyor” dedi.
TÜRKİYE’DE GÖSTERİME GİRMEYECEK
Fourest, filmin Türkiye’de gösterime girmeyeceğini belirterek, “Bu filmi görmek isteyen Türkiyeli Kürtler, sınırı geçerek Kürdistan'a, Süleymaniye'deki festivale, Kobani'ye ya da Avrupa'ya gitmek zorunda” dedi.
FRANSA VE İTALYA’DA İZLENEBİLECEK
Fourest, filmin Fransa ve İtalya’da izlenebileceğini söyledi. Almanya’da da bir dağıtımcı bulmak için uğraştıklarını belirten Fourest, “Umarım bu filmi 1 milyona yakın Kürt'ün yaşadığı ve hayatta kalan birçok Ezidi'nin tedavi gördüğü bir ülkede göstermenin ne kadar önemli olduğunu anlayan bir iki cesur kişi çıkar. Yoksa onlar da filmi Strasbourg'da, Fransa'da başka bir şehirde yada Mısır'da izlemek için sınırı geçmek zorunda kalacak. Mısır'daki El Guna Film Festivali'nin açılışını yapacağız. Bu filmin bir çok Arap ülkesinde gösterime girmesi ancak Almanya'da ve ABD'de girmemesi çılgınlık olur. Bu iki ülke ticari sebeplerden filme en kapalı iki yer. Ama filmin her yerde gösterilmesi için uğraşacağım. Tüm Kürtler, Araplar, Avrupalılar, Amerikalılar, kadınların ve Kürtlerin cesaretine gösterilen aynı saygı etrafında bir araya gelebilsinler diye” ifadelerini kullandı.