Dinlediği plakla antikaya merak saldı: Bir okyanus gibi

img

URFA – Dinlediği plakla antikaya ilgi duymaya başlayan Yakup Yazar, “Bajar” adlı dükkanında analog tarihi eserleri göstererek “Antika, kendi başına bir okyanustur” dedi.

Dinlediği plaklar üzerine antikacılığa merak saran Yakup Yazar, sigorta işletmeciliğinin yanı sıra Urfa’nın Haliliye ilçesi Yenişehir semtinde açtığı “Bajar” adlı antika dükkânında tarihi plakları, gramofonları ve eski tarihli eşyaları topluyor. Dükkanda 1928 yılında el yapımı olan bir mücevher kutusu yer alırken, gramofonlar, plak çalarlar, eski radyolar, gaz lambaları, deniz fenerleri, masa çakmakları, kurmalı saatler, taş plaklar da mekanı süslüyor. 1940 yılında Palan Döken Plak Şirketi tarafında çıkarılan Diyarbakırlı Mahmut Kızıl’ın “Lawikê metine” şarkısının yer aldığı plak ise, dükkanın değerlileri arasında yer almış. 
 
‘PLAKLARI DİNLEYEREK BU İŞE BAŞLADIM’
 
Asıl işi sigortacılık olan Yazar, hobi olarak yaptığı bu işe plak dinledikten sonra ilgisinin arttığını söyledi. Ticari yönünden daha çok manevi olarak değerli olan eserlerle uğraşmanın kendisine zevk verdiğini dile getiren Yazar, “Plaklar dinleyerek müziğin tadını almaya başladım. Plakları toplamaya başladım. Böylelikle antikaya yönelik güzel edinimler oluşmaya başladı. Antikaların yaşayan ruhu olduğunu insanlara anlatmaya çalışıyorum. Antika eşyaların kullanılamayacak durumda olduğu düşünülür ama makineleşmeden dolayı el emeği ürünler kayboluyor. Urfa’da eski bir gramofonun tamiratını yapabilecek kimseyi bulamıyoruz. Ta ki ben bu işi yapmaya başladığımda yanıma gelenler artmaya başladı. Örneğin bugün piyasada taş plak üretimi yok. Var olan taş plakları muhafaza edebilirsek daha iyi olacağını düşünüyorum” diye konuştu.
 
‘DİJİTALLEŞME SANATI YOK EDİYOR’
 
Üniversiteli gençlerin antikaya ilgi duyduğunu, 90 – 100 yıllık gramofonların en fazla ilgiyi çektiğini hatırlatan Yazar, gramofonun insanlar arasında plakçalar olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığını, gramofonun tamamen analog bir sistemle çalıştığını vurguladı.  Yazar, “Gramofon plakçalar değil. Gramofon tamamen analog, elektrik bağlantısı olmayan bir cihazdır. Şimdilerde çoğu insan popülerlik için antikaya yöneliyor, bu doğru değil. Antika kendi başına bir okyanustur. Bunu anlattıkça insanlar sevmeye başladı. Dijitalleşme sanatı yok ediyor. Eski zamanlarda yapılan aletler gerçek madenlerle yapılmış, sağlam olur. Çok eski zamanlarda yapılan aletler bugüne kadar geliyor ve hala çalışabiliyor” dedi.
 
‘KÜRTÇE PLAKLAR YOK OLMUŞ’
 
1940 yılında Palan Döken Plak Şirketi tarafından imal edilen Diyarbakırlı Mahmut Kızıl’ın “Lawikê Metina” plağını gösteren Yazar, “Bu Kürtçe plak maalesef günümüze kadar gelmiş nadir plaklardan sadece bir tanesi. Kürtçe plaklar zaten devletin uyguladığı baskılardan dolayı yok olmuş” dedi. Yazar, sözlerini şöyle tamamladı: “Gramafon, plakçalarlar, eski radyolar, eski gaz lambaları, eski deniz fenerleri, masa çakmakları, eski kurmalık saatler elektrikle çalışmazlar. Plakçalar hariç diğerleri manuel çalışır. Örneğin Alman yapımı saatler var, bir kere kurulumu yapıldığında 8 gün çalışabiliyor. İnsanların eski eşyalara değer vermeleri, atmamaları gerekiyor. Burada bulunan eserlerin hepsi aslında tarihtir, insanlarında buna saygı duyması gerekiyor.”