DERSİM – Hakkında açılan davada yargılanan Yönetmen Kazım Öz, bir filmin senaryosunu yazarken, kendisini 15 yılla yargılandığı bir süreç içerisinde bulduğunu belirterek, “Sanatçılar baskı altına alınarak toplum korkutulmak isteniyor” dedi.
Yönetmen Kazım Öz hakkında “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması 1 Ekim’de Tunceli 2’nci Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmada Öz’ün adli kontrol talebinin devamına karar verilerek duruşma ertelendi. 2010 yılında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) siyaset akademisi ve Gezi direnişine katılmakla suçlanan Öz, hakkında “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
20 yılı aşkın süredir sinema üzerinde çalışan, kendi filmleri dışında onlarca filmin yapım ve kurgusunda yer alan yönetmen Öz ile hakkında açılan dava, Türkiye’de yaşanan sürecin sanata yansıması, sanatçı ve sanatın üzerindeki baskıları konuştuk.
‘DELİLLERİN BOŞ OLDUĞUNU ISPATLADIM’
Kazım Öz, hakkındaki davanın 2010 yılından bu yana toplanılan bir takım zorlama delillerin üzerine açıldığını belirterek, ilk duruşmada detaylı bir savunma yaptığını, iddianamede olan birçok delilin boş olduğunu ispatladığını anımsattı. Buna rağmen adli kontrol talebinin kaldırılmadığını ve davanın ertelenmesinin üzücü olduğunu söyleyen Öz, “Siyaseten sert bir dönemin olduğu bir süreçten geçiyoruz. Maalesef bir kez daha Türkiye’de yargının ne kadar siyasallaştığını, önyargılı olduğunu, mahkemeler başlamadan önce kararların verilip bitirildiğini görmüş olduk” dedi.
‘PROVOKASYONLAR GELİŞİYOR’
Öz, hakkındaki somut delilerin “DBP siyaset akademisi gizli eğitimi, Gezi direnişi ve Sakine Cansız cenazesine katılmak” olduğunu anımsatarak, “Türkiye’de bir çözüm süreci yaşandı. Bu sürecin başında Sakine Cansız ile birlikte 3 Kürt siyasetçi kadın vahşice katledildi. Süreci bitiren olaylardan biriydi. Onların katliamı ile bunun sinyali verildi. Türkiye’de ne zaman bir barış ve çözüm umudu gelişmiş olsa karanlık eller devreye giriyor. Bir takım cinayet ve provokasyonlar gelişiyor” diye belirtti.
‘SANSÜR VE YASAKLAMALAR OLDU’
Sakine Cansız’ların katliamı ile başlayan sürecin gittikçe kötüye gittiğine dikkat çeken Öz, “İddianamede de cenazesine katılmak bir suç olarak görülüyor. Buna cevap verdim. Bu vahşi cinayetler Türkiye’de savaşı isteyen bazı güçlerin oyunuydu. O günden bu yana Türkiye’de atmosfer çok sert. Halk çok mutsuz. Ekonomik çöküntü başladı. Sanat alanında çok ciddi sansür otosansür, yasaklamalar oldu. Sanat objektiftir. İçerisinde bulunduğumuz süreç sanattın rolünü de elinden almış durumda” diye aktardı.
KÜRTLERLE İLGİLİ FİLM
Öz, bu süreçte Kürtlerle ilgili bir film yapan ya da bir oyuncu buna dair bir açıklama yaptığı zaman hemen hedef tahtası haline getirildiğini ifade ederek, “Değerli bir oyuncumuz Füsun Demirel bir açıklamasında ‘bir filmde gerilla annesini oynamak istiyorum’ dedi. Türkiye’de dizilerde men edildi, tehdit edildi. Türkiye’de sanatçılar bu noktaya geldi. Toplumun geleceği için sanatın özgür olması gerekir” diye konuştu.
‘SANATÇILAR ÜZERİNDE TOPLUM KORKUTULDU’
Şu anda Türkiye’de sadece sanat ve sanatçıların hedef alınmadığını veya baskı altında olmadığını söyleyen Öz, “Demokratik tüm kurum ve kuruluşlar hedef halinde. Bundan sanat ve sanatçılarda nasibini alıyor. Sanat her koşul ve dönemde toplumun daha tarafsız yaklaştığı bir alandır. Türkiye’de sanatçıların baskı altına alınarak, susturularak, toplum korkutulmak isteniyor” diye konuştu.
‘YENİ BİR FİLMİN ÇEKİMLERİNE HAZIRLANIYORUM’
Çalışmaları hakkında bilgi veren Öz, şu anda üzerinde çalıştığı yeni film projesinin olduğunu senaryosunun tamamlandığını, kışın çekimlerini yapacağını söyledi. Yargılanma sürecinin çalışmalarını da etkilediğini sözlerine ekleyen Öz, “Senaryo yazımı sırasında, kendimi savunma yazarken buldum. Bu da bir sanatçı açısında kötü bir örnek. 20 yıldır film yapıyorum. Bu süre içerisinde filmlerim de yargılandı. Birçok filmim gizli veya açık bir şekilde sansüre maruz kaldı. Her zaman zor bir sinema pratiği yaşadım, yaşıyorum” dedi.
‘KOŞULLARIM ORTADAN KALDIRILABİLİR’
Şimdi de bir filmin senaryosunu yazarken, kendisini 15 yılla yargılandığı bir süreç içerisinde gördüğünü belirten Öz, “Filmi çekebilecek miyim? Yoksa hapse mi gireceğim diye, tereddüt yaşıyorum. Şu anda filmi çekmem için hızlanmam gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de filmi çekemeyebilme koşullarım da ortadan kalkabilir. Ne olacağını kestiremiyorum” diye konuştu.
ADALETSİZLİĞİ ANLATAN FİLM
Öz, yaşadıklarının bir film değeri taşıdığını, Türkiye’de adalet ve adaletsizliği anlatan bir filme ihtiyaç olduğunu, bunun üzerine yoğunlaşacağını söyledi.
‘YAŞADIKLARIMIZI SANATLA ANLATALIM’
Türkiye’de sanatçıların, yaşadıkları koşulların etkisi ve baskısı altında kalmayarak çalışmalarını sürdürmeleri gerektiğinin altını çizen Öz, şunları söyledi: “Sanat Hitler faşizminin en dorukta olduğu dönemde de üretim yaptı. Avrupa’nın çok demokratik olduğu bir dönemde de üretti. Her iki dönemde de çok güçlü sanat eserleri ortaya çıktı. Sanatçılar olarak ülkede yaşanan atmosfere çok da takılmamalıyız. Zorluklar ve baskılara takılmayarak önümüze bakmalıyız. Her süreç bizim için sanatın konusu olmalıdır. Sanatla anlatmalıyız yaşadıklarımızı. Sürecin içinde olup anlamaya, temas halinde olmalıyız.”
MA / Semra Turan