ANKARA - Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Hülya Eryetli, “Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar” başlıklı Cumhurbaşkanı Kararnamesi’nin ardından kültür ve sanat alanında işten çıkarmaların süreceğini söyledi.
Resmi Gazete’de 26 Aralık 2019’da yayımlanan “Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar” başlıklı Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile kültür ve sanat alanında çalışan emekçilere sözleşme imzalanacağı söyledi. Aynı tarihte Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Hepsinin iş güvenliği endişesi giderilmiş, çalışma hayatları devletimizin güvencesi altına alınmıştır” açıklaması yapmıştı.
30 Aralık 2019’a kadar kültür ve sanat alanında çalışan emekçiler görev yaptıkları birimlere sözleşmenin yapılması için başvuruda bulundular. Başvuruların açıklanmasının ardından Kültür, Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası (Kültür Sanat-Sen), 4 Ocak’ta yaptığı açıklamayla, Devlet Tiyatroları (DT) ile Devlet Opera ve Balesi’nde aktif görev alan, kadro bekleyen en az 150 kültür sanat emekçisinin sözleşmesinin yenilenmeyerek, işten çıkarıldığını kaydetti.
‘SEVİNÇ HÜZNE DÖNÜŞTÜ’
Bakan Ersoy’un açıklamalarının ardından çalışanların bir beklentiye girdiğini ifade eden Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Hülya Eryetli, 150 kişinin işten çıkarılmasıyla birlikte sevincin hüzne dönüştüğünü aktardı. İşten atılmaların 150 kişiyle sınırlı kalmayacağını düşündüklerini ifade eden Eryetli, “Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü de 478 sözleşmenin imzalanacağını duyurdu ama toplamda kaç kişi sözleşmeli çalıştırıldığı bilgisini vermediği için önümüzdeki günlerde oradan da işten çıkarılmaların olması muhtemel” dedi.
‘AMAÇ SANATI BİTİRME’
İşten çıkarılma kararının resmi yollardan duyurulmadığını ve gerekçelendirilmediğine dikkati çeken Eryetli, “Türkiye’de rejim değişikliği ile birlikte her şeyin alt üst olduğunu görüyoruz. Arkadaşlarımıza işten çıkarıldıklarını gönderdikleri sarı zarflarla bildirdiler. Bu kabul edilebilir bir şey değil” ifadelerini kulandı.
Eyerli, işten çıkarılmalarla amaçlananın, sanat ve kültür alanını tamamen güvencesiz istihdam biçimine dönüştürmek olduğunu söyledi. Eryetli, “150 kişinin işten atılmasıyla sanat ve kültür alanında emek veren diğer arkadaşlarımızın da motivasyonunu, iş barışını, geleceğe olan kaygısını her şeyini etkilemiştir. Dolayısıyla amaç, devlet koruma şapkası altında sanatını icra eden insanların sanat yapmasını bitirme çabasıdır” diye belirtti.
‘BÜROKRAT YAKINININ ALINDIĞINI DUYDUK’
İşten çıkarılan emekçilerin yerine kimlerin alınacağı meselesinin de tam olarak belli olmadığına vurgu yapan Eryetli, şöyle devam etti: “Devlet tiyatrolarında sözleşmesi yenilenmeyen bir arkadaşımızın yerine hemen bir bürokratın yakınının alındığını duyduk. Ama henüz teyit etmiş değiliz, araştırıyoruz. Diğer yandan sözleşme imzalayan arkadaşlarımızın da yine bir sene sonra ne olacakları belli değil. Hiçbir şekilde güvenceleri yok. Arkadaşlarımız kölelik düzeninde çalıştırılıyor. Oysa sanat üretimi temel ihtiyaçlar bittikten sonra başlar. Temel ihtiyaçları karşılanmayan bir insanın sanat üretmesi, yaratıcı yönünü ortaya çıkarması mümkün değil.”
‘BUNA KARŞI DURACAĞIZ’
İşten çıkarılmaların ardından kamuoyundan büyük tepkilerin geldiğini anımsatan Eryetli, tepkinin daha da büyüyeceğine inandıklarını söyledi. Eryetli, sözlerini şöyle tamamladı: “Siyaset, kültür ve sanattan elini çektiği zaman kültür sanat kendi yolunu bulacaktır. Şu an en ağır bir biçimde taşeronlaşma ve tamamıyla şirketler eliyle kültür ve sanat alanını endüstriye dönüştürmek isteyen, gelir getirisi olarak gören zihniyete maruz kalmış durumdayız. Kesinlikle bütün imkanlarımızla karşı durmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz.”
‘İŞSİZLİK MAAŞLARI YATMAYACAK’
İşten çıkarılan kültür sanat emekçilerinin bundan sonra takip edecekleri hukuki mücadeleyi anlatan Kültür Sanat-Sen Genel Hukuk ve Toplu Sözleşme Sekreteri Deniz Özsaygı ise, süreli sözleşmeliler, misafir sanatçılar, kamuda özelleştirme politikalarıyla birlikte istihdamın tamamen parçalı bir hale geldiğini belirtti. Sanat kurumlarında yaklaşık 1990 yıllardan bu yana çok parçalı farklı istihdam şekillerinin yaratıldığını kaydeden Özsaygı, şunları ifade etti: “Puantaj dediğimiz sistem ile çalıştırılıyorlar. Bu sistem çalıştıkları günün ücretini alma üzerine kurulu. Şu an işten çıkarılan arkadaşlarımızın primleri yatmadığı için işsizlik maaşını bile alamayacaklar. Bir diğeri sadece 100 gün sağlık hizmetinden yararlanabilecekler onun dışında bir güvenceleri yok.”
‘DAVA AÇACAĞIZ’
İşten çıkarılan 150 kişinin haricinde işlerine devam eden kişilerin sadece bazılarına kadro verildiğini, çoğunun yine güvencesiz puantajlı çalışmak zorunda bırakıldığını vurgulayan Özsaygı, “Bu süreçte sendika olarak arkadaşlarımızın yanındayız. Her platformda, KESK’in temellerinin kurulduğu, fiili meşru ve hukuksa mücadelemizi devam ettireceğiz. Arkadaşlarımıza hukuk desteği sağlayacağız ve aldıkları ret dilekçelerine istinaden dava açacağız” dedi.
‘GÖZÜNÜN ÜSTÜNDE KAŞ VAR DİYEREK ELEDİLER’
İşten çıkarılanlar arasında bulunan ve ismini vermek istemeyen Devlet Tiyatroları’nda çalışan bir emekçi, 8 yıldır aynı alanda çalıştığını belirterek, şunları dile getirdi: “Yıllardır aynı kadroyla çalışıyorum. İş konusunda hiçbir sıkıntı ve ya şikayet almadım. Böyle bir şey ile karşılaşınca şok oldum. ‘Gözünün üstünde kaş var’ diyerek elediler. Başka birilerine yer açmak için biz işimizden olduk. Kış mevsimi ve şuan tam ayın ortasındayız. Bunu özel sektör yapmaz. Gerekli açıklamalar yapıldığı zaman hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm personel işe alınacak denildi. Kazanılmış hakkımızı istiyoruz. Mesela benim 2 ay sonra çocuğum doğacak. İşimize güvenerek hayatımıza şekil veriyoruz, birçok arkadaşımız kredi çektiler borçları var. Son dönemde sıkça duyduk, insanlar işi olmadığı için intihar ediyorlar. Biz işten atılan kişiler bence intihara itilen kişileriz. Çünkü ne yapacağız? Sudan çıkmış balık gibiyiz.”
MA / Zemo Ağgöz