'Roboski’de bir katliam olduğunu, iliklerine kadar yaşamalı’

img

VAN - 5’inci Babel Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen Roboski Katliamı’nı anlatan Bîra Mi Têtin belgeselinin yardımcı yönetmeni Adar Baran Değer, “Belgeseli izleyen herkes, Roboski’de bir katliam olduğunu, iliklerine kadar yaşamalı” dedi.

Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde, 28 Aralık 2011 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 19’u çocuk 34 kişinin yaşamını yitirmesinin üzerinden 6 yıl geçti. Katliamın ardından yönetmen Selim Yıldız ve beraberindeki arkadaşları, aylarca Roboski köyünde kalarak yaşananları kaydetti. Katliam temasıyla çekilen Bîra Mi Têtin” (Hatırlıyorum) isimli belgesel 12 Aralık günü, İtalya’nın Cagliari Bölgesine bağlı Sardinya Adası’nda gerçekleşen 5’inci Babel Film Festival’inde Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. 
 
'ROBOSKİ EN BÜYÜK ACIYDI'
 
Belgeselin yardımcı yönetmeni Adar Baran Değer, belgeselle olan ilişkilerinin, yönetmen Selim Yıldız tarafından Roboski’de çocuklarla yapılan fotoğraf sergisi ve atölyesiyle başladığını söyledi. Belgeselin çekim aşamasında Roboski’de yaşananlara tanıklık ettiklerini dile getiren Değer, “Hayatımızda çok fazla katliam gördük ve tanık olduk. Bir önceki nesil bizden daha fazla katliama tanıklık etti. Belki de 'bitti' dediğimiz noktada, yeni katliamlar görmeye şahitlik etmeye başladık. Roboski bunlardan en büyüğü en acısıydı” dedi.
 
‘İZLEYEN HERKES KATLİAM OLDUĞUNU HİSSETMELİ’
 
Belgeselin kurgusunu yapmanın zorluğuna değinen Değer, “Roboski’deki yaşamı görmek açısından hafıza tazelemek, bir yandan işin trajik tarafını yansıtırken bir yandan da kendi dünyamızdan çıkıp bunu kurgulamak, insanlara izletecek bir noktaya getirmek lazım diye düşündük. Ama kendimizi kendimize anlatmaktan artık çıkmamız lazım. Orada bir katliam var. Dünyanın neresinde olursa olsun bir insan izlediği zaman bunu anlamalı, hissetmeli, Roboski’de bir katliam olduğunu iliklerini kadar yaşamalı” diye belirtti. 
 
‘İTALYA’DA ÖDÜL TÜRKİYE’DE SANSÜR’
 
Katliamların sıradanlaştığı bir dönemde Roboski’yi herkese göstermekle sorumlu olduklarını belirten Değer, Roboskî Katliamı’nın kurgusunu yaptıkları esnada Ankara’daki katliamın gerçekleştiğini söyledi. Değer, belgeselin Türkiye’de sansüre uğradığını, İtalya’da ise ödül aldığını dile getirdi. Değer, “Sonrasında bazı alternatif film festivalleri, filmlerimizi kabul etti. Festivalde, belgesel gösterimimizden bir gün önce Roboski’de bombalama sonucu 1 insanı daha kaybettik. İnsanlar, artık Kürdistan’ı, coğrafyayı, bizleri biliyorlar ve farlı bir yaklaşım sergiliyorlar. İnsanların bizi anlamaya yönelik bir çabaları var. Filmin katıldığı festivalde sadece Kürt filmi olarak Roboski yoktu. Kobanê’de ve Cizre’de çekilen filmler vardı. Kürdistan’da tüm acılara karşı bellek tazelemeye yönelik filmler ve belgeseller vardı” diye konuştu. 
 
‘ROBOSKİ’Yİ UNUTMAMALIYIZ’ 
 
Belgeselde, “Şu kadar insan katliama uğradı” gibi acıların üzerinden gitmektense daha çok oradaki gündelik yaşam üzerinden ve katliamda ağabeyini kaybeden Sinan adlı bir çocuğun sınır ticaretine devam etmesini konu alan bir kurgu yaptıklarını söyleyen Değer, son olarak şunları söyledi: “Belgeseli izleyen insanlar, bu noktada daha öznel bir açıdan anlayabildiklerini bize iletti. Bize de Jüri Özel Ödülü layık görüldü. Unutmamak ve biraz da demoralize olmamak, son birkaç yıldır bütün bu baskı politikasına boyun eğmemek, 'unutursak kalbimiz korusun' demek lazım. Roboski’yi unutmamak, katliamları unutmamak lazım. Biz Roboski’yi unutursak yeni katliamlar görürüz. Yaşamak için gerçekten unutmamak lazım.”