Termik santral hasta etti: Zehir soluyoruz

MEREŞ - Elbistan-Afşin Termik Santrali nedeniyle zehir soluduklarını belirten Salman Cırık, “Hastalıksız insan kalmadı. 11 torunumda da hastalıklar var. Artık dumandan bıktık” dedi. 
 
Mereş'teki Elbistan-Afşin A Termik Santrali'nin ihalesini alan Çelikler Holding, santrallerin çevre üzerindeki olumsuz etkilerine yönelik tepkilere rağmen ek iki ünite daha yapmaya hazırlanıyor. Santrallerin faaliyete girdiği 1980'li yıllardan bu yana Elbistan ve Avşîn'de (Afşin), hava, toprak ve su kirliliği had safhaya ulaşırken, kirlilik ve santrallerin sağlık üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle iki ilçede de genç nüfus göçü sürüyor. Göçün başka bir nedeni ise hava, su ve toprak kirliliğinin neden olduğu tarım ürünlerindeki verim düşüşü olarak görülüyor. Özellikle termik santralin yaydığı toz ve duman, santrale yakın yerleşim yerlerinde yaşayanların en büyük şikayeti. 
 
YER ALTI SULARI DERİNLERE ÇEKİLDİ
 
Santrallin işletilmesinde kullanılan kömür havzalarının kurutulması için iki ilçede açılan 200 sondaj kuyusundan çekilen 10 milyon ton su bölgedeki yer altı suyunun daha derinlere çekilmesini de beraberinde getirmiş durumda.  Geçmişte 20 metreden itibaren çıkan su şimdi 200 metreden çıkarılabiliyor. Uzmanlar, yer altı sularının giderek öldüğü ilçe için, susuzluk krizinin kapıda olduğu uyarılarını yapıyor. 
 
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın raporlarına da yansıyan hava kirliliğine dair, Elbistan havasının yer yer hassas gruplar için tehlikeli olabilecek bir safhaya geldiğini kaydediliyor. Bölge sakinleri, tüm olumsuz etkisine rağmen santralin genişletilmesi çabasına karşı çıkıyor. Santral ve çevresinde Avşîn’in Çoğulhan, Alemdar, Karagöz, Karahüyük, Sinekli, Çomudüz, Bakraç, Büğet, Berçemik (Berçenek), Lorşin (Altınelma), Tanır kırsal mahalleleri ve Elbistan'ın Til (Akbayır), Karahüyük, Ağlıca, Doğan, Kuşkayası kırsal mahalleri var. Söz konusu mahalleliler, yapılması planlanan ek ünitelere karşı tepkili. 
 
KÖYLERİ 100 HANEDEN 26 HANEYE DÜŞTÜ
 
 
Avşîn'in Berçenek mahallesinde yaşayan halk ozanı Âşık Mahzuni Şerif'in (Şerif Cırık) kardeşi Salman Cırık (73) ve eşi Zehdet Cırık da bu mahallelilerden. Yüzlerce yıl önce Elbistan'ın Hasankendi köyünden yayla olarak kullandıkları Berçenek'e göç ettiklerini anlatan Salman Cırık, bir zamanlar 100 hane olan köylerinin bugün 26 haneye düştüğünü, kalanların da yaşamlarının büyük tehditler altında olduğunu ifade etti. Kardeşi Mahzuni Şerif'in yaptığı evinde eşiyle birlikte yaşam mücadelesi veren Salman Cırık, tarım ve hayvancılık yaparak geçindiklerini söyledi. 
 
'HER HASTALIK VAR'
 
Cırık, "Burada anamızdan doğduk doğalı zehir yutuyoruz" diyerek termik santral sebebiyle yaşamlarının zorlaştığını belirtti. Termik santralin kuruluşundan bu yana 7'sinden 70'ine hastalıksız insanın kalmadığını kaydeden Salman Cırık, "Hala da zehir yutuyoruz. Ben 50 kiloyu alıp 100-200 metre götürürdüm. Şimdi evimdeki bir tas ayranı kalkıp da alıp içemiyorum. Çünkü nefes darlığı, KOAH, kanser, kalp her şey var" ifadelerini kullandı. 
 
Bağlarında, bahçelerinde ektikleri mahsullerden gıda yerine "zehir" aldıklarını ifade eden Salman Cırık, "Bu durumun herkesin bilmesini istiyoruz. Burada Aşık Mahzuni Şerif'in evinde, eşi dostu barındırmak, bir meyvesini, yemeğini vermek isteriz, fakat vereceğimiz yemek ve meyvelerden zehir aldıkları için cesaret edip veremiyoruz. Yaşamak çok zor, bizim de gidecek bir yerimiz yok. Bağımızı bahçemizi kurutanlar beterini görsün" diye beddua etti. 
 
11 TORUNUMUN 11'İ DE HASTALIKLA DOĞDU
 
Köylerinin kıraç bir köy olduğunu, geçmişte de zor şartlar altında geçimlerini sağladıklarını belirten Salman Cırık, termik santral ardından geçimlerinin bir o kadar daha zorlaştığını ifade etti. Emekli maaşı ile geçinmeye çalıştıklarını söyleyen Salman Cırık, "11 torunum var, 11'inde de hastalıklar var. Hep bu külü yuta yuta bu günlere geldik. Artık dumandan bıktık. Kül ocaklarını yutmak istemiyoruz. İki ünite yapılacakmış. Kesinlikle biz bunu istemiyoruz. Eğer buna razı olan kişi varsa bu memleketi, bu yöreyi sevmiyordur" diye konuştu. 
 
'HASTALIKTAN GERİ KALMIYORUZ'
 
 
Eskiden köylerinin daha güzel bir yer olduğunu, şimdi duman sebebiyle nefes alamadıklarını belirten Zehdet Cırık ise, "Şimdi dumanlar yüzünden ne bağ bahçe dikebiliyoruz, ne de evde çamaşır serebiliyoruz. Bir kurutmalık yapamıyoruz. Hastalıktan zaten geri kalmıyoruz. Pencerelerin etrafını siliyoruz, bir iki saate bir bakıyoruz sanki üstlerine kömür yağmış gibi siyah. Hayvanlarımız çayır çimen yiyorlar ama yedikleri şey kül aslında. Bir şey ekip biçemiyoruz. Küçücük bir bahçemiz var oradan ne çıkarsa o. Çocuklarımız burada kalamadı, evler dağıldı. Köyde kalanların tamamı eşiyle birlikte yaşayan yaşlılar. Yeni üniteler yapılmak isteniyormuş, biz bunları istemiyoruz" şeklinde konuştu. 
 
MA / Ceylan Şahinli - Bilal Babat