'Öcalan’ın paradigması dünyaya sürgün veren gür bir ağaca dönüştü'

img
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik komployla sonuç alınıp alınmadığının anlaşılması için 25 yıllık sürece bakılması gerektiğini belirten tutsak Selver Yıldırım, "Öcalan’ın paradigması yenilmek şöyle dursun tüm dünyaya sürgün veren gür bir ağaca dönüştü” dedi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999 tarihinde küresel güçlerin ortaklığında gerçekleşen uluslararası komployla Türkiye’ye getirilmesinden bu yana İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde mutlak tecrit altında tutuluyor. 3 yılı aşkın süredir Abdullah Öcalan ve beraberinde tutulan tutsaklardan hiçbir haber alınamıyor. 3 yılı aşkındır devam eden iletişimsizlik altında tutulan Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin boyutunu ve paradigmasını 4 Nisan vesilesiyle 25 yıldır cezaevinde tutulan Selver Yıldırım ile konuştuk. 
 
Ağır hasta tutsaklar listesinde olan ve Sincan Kadın Cezaevi’nde tutulan Yıldırım’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
 
İmralı Cezaevi sisteminde “hukuk” adı altında tanımlanan uygulamaları nasıl yorumlayabiliriz?
 
‘Liderdir, her şeye güç getirir’ diye baktığımız için yaşatılan zulmü kanıksıyoruz, şartlarını normalleştiriyoruz. Hukuksuzluk bu kadar güçlü ve bu kadar uzun sürmüş ise bunda bizim bu tavrımızın payı var.
 
Egemen bir yapı bir halkı, bir grubu kültürel soykırım yoluyla kendisine katmak ya da fiziki soykırım ile kendisi için tehlike olmaktan çıkarmak isterse elbette ona normal hukukun ötesinde, üstünde ‘özel’ bir hukuk uygular. Bizim hukuksuzluk dediğimiz hukuk… Türk devleti de Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt halkına bu her iki soykırım tipini de içeren özel bir hukuku uyguladı. Epey mesafe de kat etti. Tam da sonuç almaya yakın olduğunu düşündüğü anda bu halkın ölmek istemeyen yanı Sayın Öcalan şahsında çığlık çığlığa dile geldi adeta ve yaşama tutundu. Onun, ‘İğne ile kuyu kazmak’ diye nitelediği çabalarıyla ölümcül durum tersine çevrildi. Yüzlerce yıllık Türk devleti geleneği söylendiğine göre tarihinde ilk defa bir isyan karşısında bu kadar çaresiz kaldı. Onu bastırmayı başaramadı. Giderek kendi yenilgisini hatta tükenişini bu isyanda gördü. Bu yüzden büyük zalimliklere, hukuksuzluklara girmekten geri durmadı. En büyük zulmü de isyanın lideri olarak Sayın Öcalan'a uyguladı, uygulamaya devam ediyor. Açıkçası değil yaşamak, bir anlığına empati yaparken bile insanın katlanmakta zorlandığı bir tecrit ve işkence durumu yıllardır sürüyor. 
 
Evet, önderimizdir, çok güçlüdür, inanılmaz direngendir ama sonuçta o da bir bedendir, bir insandır ve bizim gibi canı acıyor. Lider de olsa, etten kemikten bir insan olduğunu fazla unuttuğumuz için, ‘Liderdir, her şeye güç getirir’ diye baktığımız için yaşatılan zulmü kanıksıyoruz, şartlarını normalleştiriyoruz. Hukuksuzluk bu kadar güçlü ve bu kadar uzun sürmüş ise bunda bizim bu tavrımızın payı var. Günü kurtaran, namusu kurtaran çabaların ötesine geçmediğimiz sürece de öyle olacak. Zaten İmralı kapılarını açacak olanın, yoldaşları ile birlikte halkı olduğunu biliyor ve bekliyor.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim ve 15 Şubat komploları ile Ortadoğu'ya bir operasyon başlatıldı. Öcalan bu süreci, Ortadoğu'ya yönelik müdahale öncesinde kendisinin “tasfiye” edilmesi olarak tanımlıyordu. Bugün bu çerçeveden Ortadoğu ve Kürdistan'a baktığımızda komplonun başarıya ulaştığını söyleyebilir miyiz?
 
Sovyet bloku ile batıdan oluşan çift kutuplu dünya dengesi hem de geleneksel dini, kültürel değerleri nedeniyle Ortadoğu coğrafyası kapitalist sömürüye görece kapalı durumdaydı. Sovyet sisteminin çöküşü, ardından gelen Körfez Savaşı ile bu nispeten korunaklı durum bozuldu. Yeraltı, yerüstü zenginlikleri ve stratejik coğrafik konumu nedeniyle tarihi boyunca sayısız işgal yaşayan Ortadoğu, bu sefer de "BOP" denilen proje ile hem de demokrasi, insan hakları gibi en güzel insanlık değerleri kullanılarak sömürüye açılmak istendi. Süreçler bilindiği için ayrıntıya girmek istemiyorum. Ayrıca kendisini dünyanın tek hakimi ilan eden bir sistem, herhangi bir toprak parçasının kendi hegemonya alanının dışında kalmasına tahammül edemez, etmesi düşünülemez. 
 
Sayın Öcalan'ın önderlik ettiği Kürt Özgürlük Hareketi, temsil ettiği komünal, demokratik değerlerle, üstelik epey de başarılı görünürken, bu amacın önünde engel konumundaydı. Bu yüzden yüzyılın başında yaptıkları anlaşmalarla bıçakladığı Kürt halkını, ikinci kez bıçaklamak anlamına gelen uluslararası komployu gerçekleştirmekten çekinmediler. Komplonun başarıya ulaşıp ulaşmadığı geçen 25 yıllık sürede kimin ne duruma geldiği bakılarak anlaşılabilir. Rojava Devrimi ile kendini kalıcılaştırdı; dünya halkları tarafından daha çok tanınmaya, benimsenmeye, umut olarak görülmeye başlandı. Yenilmek şöyle dursun tüm dünyaya sürgün veren gür bir ağaca dönüştü. 
 
Komplocu ortaklara bakalım bir de; Hepsi ya savaşta ya da savaşın eşiğinde. ABD'nin, Rusya'nın, İsrail'in, AB’nin hali ortada. İç sorunları kriz, dış sorunları savaş üretiyor. Ortadoğu'ya düzen vermeye gelirken kendi düzenlerini kaybettiler ve uzun vadede yenilmekten kurtulamayacaklar. Halkın deyişiyle; dönüp sahibini vuruyor kötülük.
 
Mutlak tecrit altında, kısıtlı iletişim imkanları ile ortaya koyduğu paradigma ile ezilen, yok sayılan, emekçi ve devletsiz halklar başta olmak üzere birçok kesim tarafından Öcalan’ın düşünceleri mücadele gerekçesi olarak kabul edilmekte. Halkların Öcalan’ı sahiplenmelerinin ana nedeni nedir?
 
Soruyu iki yönden ele alacağım. Birincisi, Önderlik artık hepimizin macerasına dönüşmüş olan kendi macerasını AİHM’e sunduğu savunmalarında anlatır. Kapitalist Modernite karşısındaki zorlanmaları ile anlam arayışı onu Kürt kimliği ile karşı karşıya getirir. Yani birey olarak kendi sorununu çözmek istiyorsa, önce Kürtlük sorununu çözmelidir. Uzun uğraşlardan sonra yaşanan tıkanmalar onu sorununun dünya sorunlarından ayrı olmadığı noktasında taşır. Eğer Kürtlük özgür yaşanacaksa, dünya halkları da özgürleşmeden olmaz. Böylece evrensel çözümlere ulaşır. 
 
İmralı süreci bu arayış ve ulaşılan çözümlerin doruk noktasıdır ve ‘Üçüncü Doğuş’ olarak tanımlanır. 
 
İkincisi, doğal toplumdan bir sapma olarak tarif edilen ataerkil devletçi sistemin en çığırından çıkmış uç noktası olarak kapitalizmin dünyayı getirdiği hal ortada. Sorunların kördüğüm olmadığı tek bir yaşam alanı ve mekan yok. Ekonomiden ekosisteme, siyasetten ahlaka, kadın sorunundan erkek sorununa, hatta metafizik düşünsel alana kadar kriz yaşanmayan tek yer yok.  Bu kriz durum mentalitesine göre herkes çözüm üretmeye çalışıyor. Geniş bir coğrafyada etkili olan reel-sosyalizm -uzun yıllar insanlık için en büyük umut kaynağı olmuş- tam ve bütünlüklü bir çözüm üretemedi hatta kendisi sorunların parçası, bir kaynağı durumuna düştü. Önderliğin dile getirdiği gibi, burjuva düşünce yapısını aşamadı ve yıkılmaktan kurtulamadı.
 
50 yılı aşan emeğine elbette müthiş zekası eşlik ediyor. Hakeza tüm insanlığı kendisinde sentezleme noktasına vardıran büyük insanlık sevgisi. Buna tüm canlıları ile birlikte doğayı da eklemek gerekir.  
 
Dünyanın hemen her yerinde çeşitli direniş hareketleri gelişti, ancak köklü ve bütünlüklü çözümler üretilemedi. Bundandır ki özgür halkların önderi Sayın Öcalan'ın zindan koşullarında geliştirdiği perspektifler giderek daha çok dikkat çekmeye başladı. Savunmaları birçok dile çevrildi. Onun bizzat zeminini hazırladığı ve fikirlerinin adeta test edildiği yerde dönüşen Rojava Devrimi de düşüncelerinin daha da dikkatle izlenmesine, benimsenmesine sebep oldu. Ondan önce mücadelenin dağ koşulları (fiziki zorlukları ve gizlilik sorunları nedeniyle) başka insanların gidiş gelişine fazla açık değildi. Rojava Devrimi bu engeli kaldırdı. Dünyanın her yanından insanlar gelip incelemeye başladılar, gittikleri alanlara taşırdılar. Böylece yaya yürüyen tanınma ve büyüme durumu deyim yerindeyse koşmaya başladı. Uçuşa geçmesi de öyle görünüyor ki uzak değil.
 
Toplumun her kesimi bu fikirlerde kendisini buldu. Çünkü sorunların hem bireyleri, hem grupları ilgilendiren tekil yönleri hem de bu tekilliklerin evrensel boyutları bir bütünlük içinde çözümlendi. Örneğin; kadın sorunu erkek ile, erkek devlet ile, devlet ataerkillik ile, ataerkillik sınıflı uygarlıkla bağ içinde birbirinden ayrıştırılamaz ele alınıyor, aynı yöntemle çözümler üretiliyordu. Böyle olunca kurtuluş ne kadının, ne ulusun, ne sınıfın tek başına birinin öncelikli diğerinin ikincil olduğu değil, hepsinin birlikte ve birbiriyle bağ içindeki kurtuluşu oluyordu. Böyle ki Sayın Öcalan önce birey olarak kendisinin sonra kurup geliştirdiği hareketi dünyanın bir laboratuvarına dönüştürdü. Sorunlar ilk önce onda en şiddetli haliyle yaşandı, acısı çekildi ve çözümü-çaresi geliştirildi. Sonra dışa, topluma taşırıldı. Nietzsche diyor ya, ‘Kanla yazılan ezberlenmek ister.’ Sayın Öcalan, kanı da aşarak kendi deyimiyle hücre hücre kendisini eriterek canıyla yazdı tüm eserini. Bugünlerde bol bol ‘dünya lideri’ çıkıyor. Ucuzca başkalarının emeği üzerine konarak ‘dünya lideri’ olunuyor. Gerçek peygamberlerin çıkış dönemlerinde sahte peygamberlerin çoğalması misali. 
 
Özgür halk önderinin halklar tarafından benimsenmesi, önder olarak görülmeye başlanmasının, düşüncelerinin mücadele vesilesi yapılmasının arkasında böyle bir adanmışlık var. 50 yılı aşan emeğine elbette müthiş zekası eşlik ediyor. Hakeza tüm insanlığı kendisinde sentezleme noktasına vardıran büyük insanlık sevgisi. Buna tüm canlıları ile birlikte doğayı da eklemek gerekir. Biraz romantikleştirerek söylersem: O dünyayı aradı, dünyanın O'na ihtiyacı vardı. Sevgiyle, özlemle hatta ölümüne sahiplenilmesinin sebebi budur.
 
Atina ve AİHM savunmaları farklı ülke ve üniversitelerde ders konusu yapılırken, Türkiye ise Abdullah Öcalan'a hem fiziksel hem de fikirsel bir tecrit uyguluyor. Bunun altında hangi nedenler yatıyor?
 
Gelişimler öyle gösteriyor ki dünya üniversiteleri giderek daha fazla önemsemeye, Türk devleti de onurlu ve gerçek bir barışa yanaşmadığı sürece daha fazla korkmaya devam edecek.
 
Önderliğimizin fikirlerini erkenden anlayıp uygulamak bizim için her zaman bir handikap olmuştur. Fakat bu anlamda durumunun avantaja dönüştüğü bir yer var. Türk Devleti için onun zamanında anlayamamak gerçek bir felaket olmuştur, kendisi için. Sanırım bu fikirleri dar bir aydın kesimin ya da küçük grupların ilgisini çekecek, ötesine geçemeyecek, hele devlete fiske bile vuramayacak entelektüel sayıklamalar olarak gördü. Önemini anlayıp tedbire başvurduğunda ise artık çok geçti. 
 
Özellikle Rojava Devrimi, bu düşünceleri uyguladıklarında ataerkil-devletçi kapitalist sistem için ne kadar tehlikeli olabileceklerini gösterdi. Aslında bir kurnazlığa da değinmem gerekiyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi savunmalarında geliştirilen birçok çözüm önerisini devlet, deyim yerindeyse, çalarak kendisi hayata geçirmek istedi. Zaten iktidarın bu kadar uzun süre ayakta kalmasının en temel sebeplerinden biri de budur. Anladırlar ki atı alan Üsküdar'ı geçecek. Derinden anlayıp uygulama kapasiteleri olmadığından Üsküdar'ı geçemeden çamura saplandılar. Bu yüzden can havliyle kitaplarını yasakladılar, aile ve avukat görüşlerini yıllardır yaptırmıyorlar, telefon görüşmesine izin vermiyorlar, posterleri yasak, hatta ismin önüne kötü bir sıfat ekleyerek söylemezseniz ceza konusu yapıyorlar. 
 
Neyse ki dünya üniversitelerinde kitaplarının ders olarak okutulmasını henüz engelleyecek güçte değiller. Gelişimler öyle gösteriyor ki dünya üniversiteleri giderek daha fazla önemsemeye, Türk devleti de onurlu ve gerçek bir barışa yanaşmadığı sürece daha fazla korkmaya devam edecek.
 
MA / Dicle Müftüoğlu

Diğer başlıklar

04/04/2024
16:35 Binlerce kişi Êlih Belediyesinde: Bizim olanı aldık
16:29 DEM Parti’nin adayına itiraz eden CHP’li ihraç edildi
16:26 Adalet Nöbeti eylemcileri Abdullah Öcalan’ın doğum gününü kutladı
16:10 Kürkçüler Cezaevi’nde 'bayraklı' provakasyon girişimi
16:00 Peyas kayyımı 5 taşınmazı devretti
15:45 Zeydan'ın memnu haklarının iadesine karar veren mahkeme hakkında inceleme
15:45 Amara Yürüyüşü halk toplantısıyla son buldu
15:21 AKP’li başkan seçimi kaybedince yardım kartlarındaki parayı geri çekti
15:20 Wan’ın eşbaşkanları sokak temizliğine katıldı
15:04 Tutuklu Hatice Yıldız’ın sağlık durumu ağırlaştı
14:58 Adana'da gözaltına alınan çocuğa Çatak'tan çıkmama cezası
14:51 Azadiya Welat gazetesi çalışanı Alataş mezarı başında anılacak
14:38 4'ü gazeteci 132 kişinin gözaltı süresi uzatıldı
14:35 4 Nisan'ı surlara astıkları pankartla kutladılar
14:19 Tahliye edilen 30 yıllık tutsak Yıldırım: Bugün aydınlık bir gündür
14:14 Direnişin güzel gülüşlü çocuğu tutuklandı
13:47 Polis şiddetine uğrayanlara 'şiddetten' soruşturma
13:39 Wan’da iki günün bilançosu
13:36 Cizîr kayyımı 772 milyon 414 bin TL borç bıraktı
13:22 Beykoz ve Tuzla’da mazbata CHP adaylarına verilecek
12:58 DEM Parti: Jandarmaya teslim edilen Ali Veli nerede?
12:34 Amed Barosu’na ‘Ermeni Soykırımı’ ifadesine 4’üncü dava
12:25 Darp edilerek gözaltına alınan Kahyaoğlu yaşamını yitirdi
12:14 Bekir Kaya’dan mesaj: Direnişiniz halklar için umut olmuştur
12:13 Özerk Yönetim: Türkiye bölgede DAİŞ’nin önünü açıyor
11:59 AKP'lilerin saldırısına uğrayan gazeteci Kaya: Can güvenliğim yok
11:51 Avukatlarından Öcalan’la görüşme başvurusu
11:37 Amara Yürüyüşü: Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünün zamanı geldi
11:22 YSK, Wan kararının gerekçesini bugün yazacak
11:19 Kadir İnanır taburcu edildi
11:17 Mêrdîn'de çok sayıda gözaltı
11:16 Peri’de seçimler yeniden yapılacak
10:55 Abdullah Zeydan'dan teşekkür mesajı
10:52 'Wan'da dayanışma ve mücadele kazandı'
10:49 Wanlılar kent temizliğine başladı
10:43 Tarsus'ta bir kadın katledildi
10:37 Adana’da hamile kadına polis şiddeti
10:06 Kışanak'tan Wan halkına kutlama: Tarih yazdınız
09:44 Tutsakların eylemi yeni aşamada
09:20 KDP’nin alıkoyduğu gazeteci Ahmet’ten 163 gündür haber yok
09:16 'Öcalan’ın paradigması dünyaya sürgün veren gür bir ağaca dönüştü'
09:04 Şirnex merkez seçimleri: Hile karıştırıldı, yenilenmeli
09:04 '4 Nisan Kürt halkının yeniden doğuşudur'
09:00 Meclislerle ekolojik yaşam inşa ediliyor
09:00 04 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:17 Yılmaz Êlih’te kitlesel toprağa verildi
07:58 Gençlerden 4 Nisan kutlaması
03/04/2024
23:53 Adana'da 4 kişi serbest bırakıldı
23:11 Newroz gerekçesiyle gözaltına alınan 5 kişi serbest
22:51 Wan kutlamasında Abdullah Öcalan’ın doğum günü kutlandı
22:44 Hatimoğulları: Direne direne kazandınız
Bakırhan: Bekir Kaya’ların mücadelesi boşa gitmedi
21:53 Birçok kentte direniş kutlamaları
21:47 Şedal: Büyük direndik
Zeydan: Kimse iradenizi gasp edemez
21:42 Curnê Reş'te DEM Parti'nin itirazı ret edildi
20:48 Mêrdîn'deki kazada bir genç hayatını kaybetti
20:43 Emine Şenyaşar: Wan’daki kalabalığın yanımda olmasını istiyorum
20:39 Şemzînan’da polis aracı bir gence çarptı
20:11 29 işçinin katledilmesi protesto edildi: Sömürü düzenine dur diyecek olan biziz
20:08 KHK eylemi 288'inci haftasında
20:00 3 gazeteci gözaltına alındı
19:47 Wan'da yüz binler direniş kutlamalarında
19:15 Êlih kayyımı 31 Milyon TL’ye AKP’lilere iftar yemeği verdi
19:05 Zeydan kararı Riha’da coşku ile karşılandı
18:44 Wan direndi, mazbata geri verildi
18:40 Esenyurt’ta yüzlerce kişi Wan’daki irade gaspını protesto etti
18:20 Amedspor şampiyonluk yolunda
18:00 16 barodan Wan'daki çocuklara yönelik işkenceye tepki
17:45 İmamoğlu’ndan Wan tepkisi: Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytan olur
17:37 Tecavüz edilerek ölüme sürüklenen Esra Y.'nin ailesi gözaltına alındı
17:34 BES-AR: Yıllık enflasyon 104,01
17:18 Ankara Hurdacılar Sitesi'nde yangın
17:11 Seçimi kaybeden AKP'li Berge mazbata almak için başvurmuş
17:03 Serekanîyê’de geçersiz oylar yeniden sayılıyor
16:58 Adalet Nöbeti eylemcileri Amara'da olacak
16:54 3 yaşındaki Lina'nın katillerine indirimsiz ceza
16:41 Adana’da Abdullah Öcalan'ın doğum günü kutlandı
16:31 Karamollaoğlu: Van halkı kararını vermiş, başkanını seçmiştir
16:27 Mazbatayı alan eşbaşkanlar: Wanlıların yanındayız
16:20 Wan halkına dört bir yandan destek: Sivil darbeden vazgeçin!
16:13 Leyla Güven kardeşinin cenaze törenine katıldı
16:05 Amed'de Wan için yürüyüş
15:56 Avrupalı Sosyalistler Partisi’nde Wan açıklaması: Erdoğan’ın parmağı var
15:44 Ciwan Haco’dan Wan paylaşımı: Haksızlık karşısında susmayın
15:34 Wanlılar 2 gündür irade gaspına karşı eylemde
15:31 Leyla Zana: Gün direniş günüdür
15:12 Açlık grevindeki tutsaklar: Yeni aşamaya geçiyoruz
15:03 Bakırhan: Bu yanlış yoldan dönün
Hatimoğulları: Mazbata verilene dek mücadeleye devam
15:00 Oyların yeniden sayıldığı GOP'ta CHP'den çağrı
14:43 DFG: Gazetecilere saldırılara son verin
14:27 Rapor: Açlık grevindeki tutsakların ihtiyaçları karşılanmıyor
14:24 Sağlık emekçileri vergide adalet istedi
13:48 Bedlîs'e ilişkin itiraz henüz sonuçlanmadı
13:36 AKP’nin seçim darbesi dünya basınında
13:14 Hukukçular adliyelerden seslendi: Faşizme karşı Kürt halkının yanında yer alın
13:07 TJA: 4 Nisan kutlu olsun
13:05 DEM Parti Curnê Reş’te İl Seçim Kurulu'na itiraz etti
13:03 Şirnex seçimlerinin gerçek sonuçları DEM Parti binasına asıldı
12:27 Eski AKP'li bakan Çelik: Siyasetin yargı eliyle dizayn edilmesi tarihe gömülmelidir
12:08 Yeni Şafak sokağa çıkan silahlı AKP'lilerin şiddetini savundu
11:58 Bakanlığın derneklere kayyım atama yetkisi iptal edildi
11:55 Çocukları gözaltına alınan aileler: Ne ölümden ne cezaevinden korkmuyoruz
11:32 Keçiören’de DEM Parti binasına saldırı
11:29 Wan'da onbinler irade gaspına karşı direnişte
10:55 Sönük: Êlih’te ‘jin, jiyan, azadî' felsefesine yenildiler
10:54 Ekoloji Birliği'nden Wan halkına destek
10:41 DFG: 6 gazeteciye saldırı, 153 habere erişim engeli
10:37 DEM Parti, Wan için YSK'ye başvurdu
10:35 TÜİK Mart ayı enflasyonunu açıkladı
10:27 AKP'li isimden çağrı: Vanlıların kararına saygı duyulmalı
10:18 Wan’da kepenkler açılmadı
10:15 Eren: Yaşananlar planlı bir senaryo
10:12 İradeleri gasp edilen Qilebanlılar: Onların kölesi değiliz ve direneceğiz
10:11 'Barış ve özgürlük için yönümüzü Amara'ya çevirelim'
09:55 Parti temsilcilerinden Wan tepkisi: Direnişin parçasıyız
09:52 AKP'liler saldırıları görüntüleyen gazetecileri linç etmek istedi
09:38 İşkence gören mültecinin annesi: Oğlumdan haber alamıyorum
09:33 Yıl yıl 'Güneşe Yolculuk' kutlamaları
09:17 Cezaevlerindeki ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eylemi 129’uncu günde
09:06 KDP tarafından alıkonulan gazeteciden 162 gündür haber yok
09:06 Geçinemeyen yurttaşlar: Sorumlusu iktidar
09:05 Ceza Hukukçusu Kanar: Türkiye yasa devleti olmaktan çıkmaya başladı
09:03 Dağ ve Karaoğlan’ın failleri 15 yıldır bulunmadı
09:00 03 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:33 Tayvan'da 7,4 büyüklüğünde deprem
08:06 Kendi ailesinden AKP'li Arvas'a tepki: Sende onur yok!
01:10 Zeydan kararını imzalayan hakimin ilk hukuksuzluğu değil
00:33 AKP ve DEVA arasında 'taşımalı' seçmen kavgası: 1 ölü, 2 yaralı
00:10 AKP’nin itirazıyla Gaziosmanpaşa’da oylar yeniden sayılacak
00:04 Uçar: AKP’nin verdiği mazbata hırsızlık mazbatasıdır
00:00 DEM Parti YSK belgesini paylaştı: Karar yürürlüğe girmiştir
02/04/2024
23:48 Uluslararası alandan Kürt halkının iradesini tanıma çağrısı: İktidar maskaralık yapıyor
23:35 Seçimleri izlemeye gelen enternasyonalist gençler Wan’a gidiyor
23:10 Pirxus’ta DEM Parti yine kazandı
22:44 İstanbul Barosu: Halkın iradesi yok sayılıyor
22:33 Bakırhan ve Hatimoğulları Wan’da: Yarın olağanüstü toplanacaklar
22:18 AKP'nin seçim darbesine karşı halk ayakta
21:33 Fransa Ulusal Meclis Üyesi Frédéric Mathieu: Seçilmiş belediye başkanlarıyla dayanışmalıyız
21:26 Îdir’de halk AKP’nin Wan’daki gaspına karşı sokakta
21:11 Riha Barosu ve ÖHD: Kayyım zihniyetine geçit vermeyeceğiz
21:00 Wan halkı iftardan sonra yine sokakta
20:50 Çukurova'dan Wan'daki irade gaspına tepki
20:41 30 yıllık tutsak Ahmet Çakal tahliye oldu
20:36 DEM Parti’den Kurdistan halkına çağrı: Saat 21.00’de ses çıkaralım
20:34 Demirtaş’tan Wan için mesaj: Halkımız iradesine sahip çıkacaktır
20:30 YSK'den 2009’da emsal karar: Başka aday belirlenmiş
20:17 Ferit Şenyaşar'dan polislere: Yasalar uygulansaydı burada olmazdık
20:09 CHP Wan’a heyet gönderiyor
19:57 Sêrt’te gözaltına alınan 9 kişi serbest bırakıldı
19:46 Giyadîn’de AKP ve MHP’den seçim sonuçlarına itiraz
19:43 TTB Başkanı Sağkan: Bu yöntem hukuka aykırıdır