ANKARA - Tutsak Cihan Alkan’ın 4 buçuk yıl önce gönderdiği mektup muhatabına yeni ulaşırken, 4 buçuk yıl önce yazılan mektubun güncelliğini koruması ise dikkat çekti.
Cezaevlerindeki mutlak tecrit ve iletişimsizlik hali artarak devam ediyor. Tutsakların aile ve yakınlarına mektuplarla ulaştırmak istedikleri hak ihlalleri cezaevin yönetimi tarafından engelleniyor. Mektuplar ailelere ya yıllar sonra ulaşıyor ya da yok ediliyor. Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde tutulan Cihan Alkan’a gazeteci yazar Hüseyin Aykol’a 16 Ocak 2020 tarihinde gönderdiği mektup, tam 4 buçuk yıl sonra yani 11 Temmuz 2024 tarihinde ulaştı. Ancak söz konusu mektup, “sakıncalı” olduğu gerekçesiyle Aykol’a teslim edilmedi. İdarenin aldığı karara karşı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan başvurudan sonra, “hak ihlali” kararı verilerek “sakıncalı” kararı iptal edildi.
'DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK'
Tam 4 buçuk yıl sonra yerine ulaşan mektupta yazılanlar ise hem cezaevlerindeki durum hem de ülkedeki başta ekonomi olmak üzere birçok sorun açısından güncelliğini koruyor. Alkan mektubunda, cezaevinde yaşadıkları sorunlara dair hazırladıkları dilekçelere yanıt alamamalarını, “Sanki dipsiz bir kuyunun dibine taş atıyoruz” sözleriyle tarif etmiş. Abone oldukları Yeni Yaşam Gazetesi’nin günlük temini konusunda yaşadıkları sorunlara değinen Alkan, “Bir bakıyorsun bir hafta, on günlük gazeteyi toplu getiriyorlar. Garip bir uygulama” diye nitelemiş.
'ALIŞVERİŞ YAPAMAYACAK DURUMA GELECEĞİZ'
Mektubunda, “Bu aralar mektuplarımız sık sık ‘kayboluyor’ ama sorumlu kim belli değil” diyen Alkan, yaşadığı diğer sorunları ise şöyle sıralamıştı: “Sıcak su ihtiyacı karşılanmıyor. Kantin fiyatları dersen ateş pahası! Televizyonlarda enflasyonun yıllık olarak yüzde 11 olduğu söyleniyor ama burada haftalık enflasyon yüzde 30’u bulmuş durumda. Her hafta rutin zam var. Bu gidişle alışveriş yapamayacak duruma geleceğiz. Bir de uzun süredir karşılaşmadığımız bir uygulamayla karşılaştık. Polisler jandarma elbisesi giyerek aramaya katıldı. Polisin jandarma kıyafetiyle gelip aramaya katılmasının hukuki bir yanı yok. Neden yapılıyor, bilemiyoruz tabii. Diğer bir sorunumuz da dilekçelerimizin kaybolması ve dilekçelerimize yanıt verilmemesi. Havalar soğuk. Bunun için pek fazla spor yapma imkânımız olmuyor. Zaten sosyal-sportif faaliyetler ‘sayının kalabalık olması’ gerekçesiyle seyrek aralıklarla yapılıyor. Baharın gelmesi belki biraz spor imkanını yaratacak.”
Alkan’ın 4 buçuk yıl sonra sahibine teslim edilen taahhütlü mektubu için bugünün fiyatıyla 81 lira alınması da dikkat çeken başka bir husus. Mektubunu gönderdiği Aykol’dan kısa sürede yanıt alan Alkan, bu kez 26 Eylül 2024 tarihinde ajansımıza da bir mektup gönderdi. Sözlerine, “O mektupta yazdığım tüm sorunlar hala olduğu yer duruyor” diyerek başlayan Alkan, 2020 tarihli mektubunun güncelliğini koruduğunu ifade etti.
‘BİR NEVİ REVİR KOĞUŞUNDAYIZ’
On dört kişi ile aynı koğuşta bulundukları bilgisini veren Alkan, birçoğunun yaşlı ve engelli olduğunu, az sayıdaki “genç” tutsağın ise hastalıklarla mücadele ettiğini aktardı. Alkan, mektubunda bu durumu “Bir nevi revir koğuşundayız” benzetmesiyle anlattı.
AĞIZ İÇİ ARAMA DAYATMASI
Yanında bulunan tutsak arkadaşlarının yaşadığı sorunlara dikkat çeken Alkan, “Şartlı salıverilme tarihi üç yıldır dolmuş olan Mehmet Paksoy arkadaşımız hep aynı gerekçelerle tutulmaya devam ediliyor. Kadir Kurnaz arkadaşımız aylardır ‘kırık şüpheli’ ayak parmağı üzerinde yürüyor. Ağız içi aramayı reddettiği için hastaneye götürülmediği gibi bir de aramaya karşı çıktığı gerekçesiyle bir ay ziyaret cezası verildi” ifadelerini kullandı.
Bir önceki mektubunda spor hakkı konusundaki kısıtlamalara dikkat çeken Alkan, aradan geçen yıllarda değişen bir şey olmadığını belirtirken, “Herhangi bir kurs, kültürel ve sanatsal etkinlikten yararlanamıyoruz. Bu yönlü taleplerimiz ‘güvenlik gerekçeleriyle reddedildi. Son talebimize yanıt dahi verilmedi” dedi.
‘HAPİSTEKİ İNSAN DAYANMALI’
“Her iki mektubumu karşılaştırdığımda dört buçuk yıldan sonraki tablo kendiliğinden açığa çıkıyor” diyen Alkan, “Bizim yakada yeni bir şey yok” sözlerini kullandı. Televizyon ve gazetelerden kendilerine yansıyan güncel olayları takip ettiklerini belirten Alkan, “İnsan kendi sorunlarını unutuyor. Küçücük kız çocuklarına, bebeklere, kadınlara yapılanları; yaşanan açlık, yoksulluk ve sefaleti; yakılıp yıkılan ormanları, koca kentleri görünce üzerine taş bile yağdırılsa ‘hapisteki insan dayanmalı’ diyor. Her şeye rağmen dayanacağız” mesajını verdi.
MA / Fırat Can Arslan