AMED - Barış Anneleri’ni ziyaret eden DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, "Kürt sorununun çözümü için tecrit kaldırılmalı, Abdullah Öcalan özgür olmalı, Kürt sorunu demokratik yollarla çözülmeli" dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Amed'in Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Barış Anneleri Meclisi üyelerini ziyaret etti. Bayındır'a ziyaretinde DBP Kadın Meclisi Sözcüsü Berivan Bahçeci, DBP il Eşbaşkanı ve Rezan ilçe başkanları, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan milletvekili Gülderen Varlı, MYK üyeleri de eşlik etti. Anneler Bayındır ve beraberindeki heyeti kapıda karşıladı. Ziyarette annelere Şirnex'in Silopiya ilçesinde barış çadırı kurmak istedikleri için uğradığı darp ve gözaltı nedeniyle geçmiş olsun dileklerini ileten Bayındır, kısa bir konuşma yaptı.
ANNELERİN DİRENİŞİNİ KUTLADI
Annelerin Silopiya direnişini kutlayan Bayındır, "Sizi 3 günlük dik duruşunuz için ziyaret ettik. Sizleri kutluyoruz. Bir yandan içimiz yandı size dönük saldırılarda bir yandan da gösterdiğiniz direniş bizleri onure etti. Biliyoruz anneler sadece Silopiya'da değil birçok yerde direniş gösteriyorlar. Bu düzenin parçalanması için anneler bu mücadelenin öncülüğünü yıllardır yapıyor. Meclis’ten cezaevlerine kadar annelerin direnişi sürüyor. Anneler bir yolun öncülüğünü yaptıklarında sonuç almayana kadar durmuyorlar. Açlık grevlerinde 2019'da annelerin direnişiyle bu sonuca vardı. Ne kadar zor ve zahmetli günlerden geçilse de umudumuz ve inancımızı daha fazla artırmalıyız. Bu devlet 10 yıldır başka bir politika önüne koymuştu. Amaçları Kürt mücadelesini söndürmekti. Ama bunu başaramadılar" dedi.
Kürt mücadelesinin başta anneler, kadınlar, gençler olmak üzere inananlarla tarihi bir duruş sergilediğinin altını çizen Bayındır, "Bizler büyük bedellerle, büyük direniş gösterdik. Bu başarı, bu büyük direniş önümüzü açtı. Hedef birliğimizi, direnişimizi, örgütlülüğümüzü daha da büyüterek bu mücadeleyi daha ileriye taşımak önümüzde duruyor. Her alanda hukuki, diplomatik açıdan somut kazanç elde etmek için mücadeleyi artırmalıyız. Kürdistan'da ne olursa olsun büyük bedellerle buraya getirdiğimiz mücadeleyi asla sonlandırmayacağız. Kürt halkı ancak direniş ve mücadele ile kazanır" ifadelerini kullandı.
'NET BİR AKIL YOK'
Türkiye siyasetinde Erdoğan ve Bahçeli'nin 1 Ekim'den bu yana bazı söylemler gerçekleştirdiğini hatırlatan Bayındır, şunları söyledi: "Bu sadece devlet zihniyeti ya da Kürt meselesi için bir adım atılma meselesi değildir. Bunun sebebi, plan ve projeleri asimilasyon, Kürt halkını dağıtma açısından oldu. Türk devleti büyük bir çıkmaza girmiştir. Ekonomik, askeri, diplomasi açısından çıkmaza girmiştir. Kürt halkının mücadelesi bir çıra gibi Ortadoğu'da büyüyerek, sürekli yanıyor. Aralıksız büyük bir mücadele veriliyor. Ortadoğu'da en örgütlü mücadele Kürt halkındadır. Devlet Bahçeli ve Erdoğan'ın sadece söylemle bile dili dönmüşse bunun sebebi budur. Şimdiye kadar bizler bunu bir çözüm süreci, barış süreci olarak göremeyiz. Bizlerde takip ediyoruz. Erdoğan ve Bahçeli konuşmalarında da Kürt sorununun çözümü için net bir akıl yok. Herkes kendine göre bir sınır belirliyor. Kendi sınırları içinde hepsi konuşuyor. Kürt halkının isteği nedir, devlet bu isteklere karşı kendini nasıl değiştirecek, anadil, statü tanımı, cezaevlerindeki durum, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ise her haliyle devam ediyor. Silopiya'da siz annelere dönük saldırılarda da Ankara'da farklı konuşuyorlardı ama sizlere saldırdılar. Onların derdi onurlu bir barış olsa sizlere saldırmazdır. Bu onların ikiyüzlülüğünü her açıdan gösteriyor" dedi.
'EN BÜYÜK CEVABI MİTİNGDE VERDİK'
Amed'de 13 Ekim’de yapılmak istenen ”Özgürlük” mitingine karşı devletin her yerde yasaklama ilan ettiğini hatırlatan Bayındır, "Kürt halkı tüm saldırılara rağmen özgürlük ve barış çağrısını yaptı. O miting için gösterilen ısrar çok iyiydi. Birçok şehirde engellenen on binlerce kişi yolu gösterdi. Bu duruş bizler için önemliydi" şeklinde konuştu.
13 Ekim’de çözümün yolunun gösterildiğini dile getiren Bayındır, şunları söyledi: "İki mesaj verdik. Tecridin kaldırılması ve Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü ile Kürt sorununun demokratik çözümü. Bu çözüm anayasa değişikliği ile olabilir, meclis olabilir ama mesajımız mitingde netti. Devlet içinde bir şeylerin değiştiğini biliyoruz, buna karşı mücadelemizi büyütmeliyiz. Devlet kendilerine yeni bir yol arıyor. Bu yol şimdiye kadar barış, kardeşlik için çizilmedi, sadece konuşmalarda kaldı. Konuşmalarla çözüm olmadı. Bizler buna karşı mücadeleyi büyüterek cevap vermeliyiz. Bizler 50 yıldır bu mücadeleyi yürütüyoruz, Kürtlerin mücadelesi bugün bütün dünya ezilenlerine de moral oluyor. Bu nedenle Kürt sorununun çözümü için her şeyi gözlemlemek lazım. Bugün Kürt mücadelesi büyük bir özgürlük barındırıyor. Kürtler kendi mücadelelerini büyütürlerse özgürlük için büyük bir fırsat var. Ne olursa olsun bu mücadeleyi söndürmek istiyorlar. Bunu konuşmalarla bu mücadeleyi düşürmeye çalışıyorlar. Onlar ne derlerse desinler bu mücadelemiz hak ve hukukuyla devam edecektir. Bizler bu mücadeleyi büyüteceğiz. Amacımız direniş büyümesi, mücadelenin büyütülmesidir.”
Ardından söz alan Barış Anneleri de Silopiya'da uğradıkları şiddeti aktararak, barış için savaşın sonlanması gerektiği mesajını verdi.