ANKARA - Eğitim Sen, 2025 Eğitim Bakanlığı bütçesinin zorunlu eğitim harcamalarını karşılamaktan çok uzak olduğunu belirtti.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), 2025 bütçesinde, Eğitim Bakanlığı için ayrılan miktara dair yazılı açıklama yaptı. 2025 bütçe planlamasında eğitime ayrılan payın yetersiz olduğunu vurgulanan açıklamada, bütçenin Uluslararası Para Fonu (İMF) önerilerinin dikkate alınarak hazırlandığı belirtildi. Bütçenin Meclis'e sunulduğu günlerde ülke ekonomisinde ağır bir krizin yaşandığının ifade edilen açıklamada, "2025 yılı için Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan pay 1 trilyon 452 milyar lira olarak belirlenmiştir. MEB bütçesinin 2024 yılında 1 trilyon 92 milyar lira olduğu dikkate alındığında, yıllık enflasyon oranının oldukça altında, yüzde 33’lük bir artış yapıldığı anlaşılmaktadır. Önerilen MEB bütçesi, eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunlarına çözüm üretmenin çok uzağındadır" ifadelerine yer verildi.
'VERGİLER YÜZDE 50 ARTIRILMAKTADIR'
Bütçenin IMF önerileri dikkate alınarak oluşturulduğuna savunulan açıklamada, "Kemer sıkma programından başka bir anlama gelmemektedir" denildi.
En yüksek bütçenin eğitime ayrıldığına dair söylemlere işaret edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Bu bütçe önümüzdeki yıl ekonomide ve eğitimde bizleri bugünlerden çok daha zor koşulların beklediğinin habercisidir. 2025 MEB bütçesinin zorunlu eğitim harcamalarını karşılamaktan çok uzak olduğunu bugünden söylemek mümkündür. Her bütçe döneminde olduğu gibi bu yıl da bütçede 'En yüksek pay eğitime ayrılıyor' söylemi devam etmektedir, oysa artan öğrenci sayılarına karşın bütçede oransal bir artış olmaması kamusal eğitimin niteliğine büyük zarar vermektedir. Nitekim AKP hükümetleri döneminde, eğitim bütçesinin milli gelire oranı OECD ortalaması olan yüzde 5’in yarısına bile ulaşmamıştır."
'YÜZDE 71 PERSONEL GİDERİ'
MEB bütçesinin yüzde 71’inin personel giderlerine yüzde 9’unun ise sosyal güvenlik pirim giderlerine ayrıldığına işaret edilen açıklamada, mal ve hizmet alım giderlerinin payının ise yüzde 8 olduğuna işaret edilerek, sermaye giderlerinin yüzde 9,73 cari transfer giderlerinin ise yüzde 2,15 olduğu vurgulandı. Açıklamada bütçenin MEB’e ayrılan kısmının yetersiz, eğitim ve okullara ayrılan bütçenin ise oldukça yetersiz olduğu vurgulandı.
Açıklamada bütçeye ilişkin şu talep ve önerilerde bulunuldu:
"*Bütçe sistemi tüm eğitim kurumlarını kapsayacak şekilde bütünlüklü olarak oluşturulmalıdır. Tüm okulların ihtiyaçlarına yönelik çalışma yapılmalı ve bu doğrultuda ödenek ayrılmalıdır.
*Okulları adeta bir pazar yerine dönüştürmüş olan piyasacı anlayıştan derhal vazgeçilmelidir. Kamu kaynaklarından özel okullara aktarılan destek ve teşvikler, devlet okulları için harcanmalıdır.
*Öğretmenler arasında farklı kariyer basamakları yaratarak ayrımcılığa ve rekabete yol açan uygulamalara son verilmelidir. Eşit işe eşit ücret anlayışıyla bütün eğitim ve bilim emekçilerinin ekonomik iyileştirmelerden ayrımsız bir şekilde yararlanması sağlanmalıdır.
*Derinleşen yoksulluk sebebiyle öğrenciler temel haklarından yoksun kalmakta, yetersiz beslenme bir “gizli açlık” haline dönmektedir. Bu sebeple eğitimin bütün kademelerinde öğrencilere günde en az bir öğün ücretsiz yemek ve temiz içme suyu sağlanmalıdır.
*Tüm kamu emekçilerine, ücretsiz okul öncesi kurumlar ve kreşler için bütçeden pay ayrılmalıdır.
*En fazla kadın emekçilerin olumsuz etkilendiği esnek ve güvencesiz istihdam biçimleri son bulmalı, güvenceli, tam zamanlı hak kayıpları yaratmayan çalışma esas alınmalı, eşdeğer işe eşdeğer ücret politikası hayata geçirilerek, parçalı istihdam politikalarından vazgeçilmelidir.
*2025 yılı için 651 milyar lira olarak belirlenen sosyal yardımlar, bütçenin yalnızca yüzde 4,4’üne tekabül etmektedir. Bu haliyle toplumsal eşitsizliklere çözüm üretmekten oldukça uzak olan sosyal yardımlar, başta aile ve çocuk yardımı olmak üzere ihtiyaçları karşılayacak şekilde artırılmalıdır.
*Ataması yapılmayan öğretmenlerin tamamı kadrolu olarak atanmalıdır. Okullarda temizlikten sorumlu personel haftanın 5 günü ve yılın 12 ayında görevlendirilmelidir. Bunun yanında kadrolu, güvenceli ve insanca bir ücret kapsamında bir program oluşturulmalıdır.
*Tüm eğitim ve bilim emekçilerine, yılda iki kez ve en az bir maaş tutarında eğitime hazırlık ödeneği verilmelidir."