RIHA - Berîtan'ın teslimiyete karşı özgürlüğü seçtiğini belirten Zenubya Kadın Topluluğu Meclisi'nden Jiyan Dêrik, "Bugün kadınlar onun ruhuyla hareket etmeye devam ediyor" dedi.
Gülnaz Karataş ya da Berîtan… Kürt kadın mücadelesinin öncü isimlerinden. Aslen Dêrsimli olan Berîtan, Çewlîg’in Bongilan (Solhan) ilçesinde 1971 yılında doğar ve liseye kadar eğitimini Xarpêt’te tamamlar. 1989 yılında üniversiteye başladığı İstanbul’da arayışları onu aktif mücadeleye katar. Baskıya gelmeyen-katı kurallara karşı dik başlı özellikleriyle öne çıkan Berîtan, 1989 Newrozu'nda Kürt olduğu bilincine varır. İlk zorlu deneyimi, gözaltında gördüğü işkencelere karşı gösterdiği direnç ve kısa süreli cezaevi olur. 1990 yılında nişanlısıyla birlikte özgürlük mücadelesine katılan Berîtan, 92 yılının Ekim ayında günlerce asker ve peşmergelere karşı savaşır. Yanağından, kolundan ve göğsünden yaralanan Berîtan, sonuna kadar direnir ancak etrafındaki çember git gide daralır. Direnişinden peşmerge komutanları etkilenir ve teslim olması karşısında ona hiçbir şey yapılmayacağı söylenir. Berîtan’ın buna cevabı ise (25 Ekim 1992) silahını parçaladıktan sonra Xakurke’nin Lelikan kayalıklarından kendini aşağı bırakmak olur. Zılgıtlarla yürüdüğü kayalıklardan atladığında henüz 21 yaşındadır. Direnişi, teslimiyet ve işbirlikçiliğe en net yanıt olurken, 54 yılın ardından memleketi Dêrsim’de ele geçmemek için kendini uçurumlardan atan Bese ve Zarifelerin çığlığı olur Xakurke’de…
Ölümünden sonra doğan Berîtanlar, onun yüreğiyle mücadeleye katıldı. Kuzey ve Doğu Suriye’de, kapitalist eril sisteme alternatif inşa edilen yeni yaşama öncülük eden kadınlar da, işte bu geleneğin sürdürücüleri olarak mücadele veriyor.
DİRENGEN KADIN KİMLİĞİ
Zenubya Kadın Topluluğu Meclisi üyesi Jiyan Dêrik, Berîtan’ın direngen ve mücadele ruhunun köklerinden geldiğini belirtti. Dêrik, “Dêrsim, tarihte Osmanlı’nın yaptığı katliamlara, Türkiye’nin kuruluşunda gerçekleştirilen kırıma karşı direngen kişilikleri barındıran bir coğrafya idi. Berîtan da direngen kadın kimliğini bu coğrafyadan aldı. Bu tarihsel kimlikle hareket içerisinde yer aldı. Berîtan, Güney Savaşı’nda Dêrsim gibi her türlü saldırıya maruz kaldı. Yaralandı, teslim alınmak istendi ama geri adım atmadı” dedi.
Berîtan’ın PKK’ye katılmasından bir sene sonra “Güney Savaşı”na ve dolayısıyla buradaki hem işgale hem de ihanete tanıklık ettiğini söyleyen Dêrik, “KDP’nin, Türkiye ve bölgedeki hegemon diğer güçlerle ittifakını gördü. Onların ağır silahlarına karşı savaştı. Pek çok arkadaşının ölümüne şahitlik etti ve savaşın bütün kirli yüzünü gördü. Ancak düşmanın teknik ve silah üstünlüğüne rağmen bu savaşta kadının iradesi kazandı ve düşmana geri adım attırdı. Berîtan bu savaşın ardından ‘Kürtlerin Jeanne d’Arc’ı’ olarak anılmaya başladı. Çünkü Berîtan sergilediği duruş ve iradeyle Kürdistan’da Jeanne d’Arc'ın ruhunu diriltmişti. Arkasından kimsenin ağlamamasını vasiyet ederek, ‘Ben özgürlüğe yürüyerek özgürlük halayı tutacağım’ demişti. Osmanlı fikriyatıyla hareket eden ve kadını ‘ganimet’ olarak gören Türkiye ordusu ile ihanet çizgisine teslim olmadı. Berîtan, teslim olmamanın da simgesi oldu. Öyle ki silahını bile ele geçmemesi için kırdı ve ‘Bijî Serok Apo’ diyerek kendisini aşağıya attı. Kendi deyimiyle özgür bir hayatı seçti” ifadelerini kullandı.
‘JIN, JIYAN, AZADÎ DİRENİŞİN MİRASI’
Berîtan’ın eyleminin sadece Kürdistanlı kadınları değil Ortadoğu’daki pek çok kadını etkilediğini belirten Dêrik, eylemi sonrası dönemin peşmerge komutanının da silahını bıraktığını anımsattı. Dêrik, şöyle devam etti: “Berîtan‘ın eylemi ‘birakujiye’ dur demişti. Şehadetinin ardından kadın ordulaşmasına geçildi. Bugün kadın ordusu Berîtan‘ın ruhuyla hareket etmeye devam ediyor. Başûrda kadınlar çocuklarına Berîtan ismini vermeye başladı. Berîtan burada özgürlüğün ve kardeşliğin simgesi oldu. Ordulaşan kadınlar, bugün hala ağır silahlara ve hatta kimyasallara karşı Berîtan‘ın mücadelesini sürdürüyor. Başûr’da ‘ihanet çizgiyi’ sürdürenler kadınları katlediyor. Ancak hiçbir zaman boyun eğilmedi. ‘Jin, jiyan, azadî’ felsefesi de bu direnişin bir mirasıdır. Berîtan’ın çizgisinde mücadele eden kadınlar, sadece Kürt kadınları için değil dünya kadınları için bir miras bırakmış oldu.”
MA / Ceylan Şahinli